Medyayla birlikte okuyun derim.
By2 Because Of You🦄Bugüüüüün DOĞUM GÜNÜÜÜÜM🎉
İyi ki doğdum ben! Hemen yataktan kalkıp abimin odasına daldım+Kalk Abiiiiii! Bugün doğum günüüüüüüm! Şövalye Ayımı ver bana! Bana veeeeer hadiiiiiii!
-Tamam kalktım.
Dedi ve dolabına gitti. Bana bir büyük kutu ve birde küçük bir kutu verip
-Doğum günün kutlu olsun Prenses!
Elime alınca hemen açtım. Büyük kutuda bir Şövalye Ayı vardı. Hemen alıp sarıldım(İnsanlara sarılınca atak geçiriyorum) Diğer küçük kutuda ise anahtarlık olan Şövalye Ayı vardı.
+Hepsini çok sevdim abiiiii!
Deyip yanağından öptüm. Bugün gösterimiz vardı. Ve ben prenses olacaktım. Hemen üstümü giyinip aşağıya indim. Neyse ki bugün Cumartesi. Ateş sana bir süprizim var dediği için saçlarımı maşa yaptım. Abimin aldığı tacı taktım. Harikayım! Yemek yemedim çünkü yemek yeme dedi. Saate baktım! 13.47! O sırada mesaj geldi.
Ateş:Hazır mısın?
-Evet.
Ateş:Geliyorum. Dışarıda ol.
-Tamam.
Dışarıya çıktığımda oradaydı. Hemen arabaya bindim.Koltukta siyah bir gül vardı. Cidden bunları sevdiğimi nerden biliyor ki? Siyah gülü kokladım. Gerçekti bu ve bunu bulmak kolay değildir. İyi gidiyorsunuz Ateş bey.
Hiç konuşmadık ve beni sahile getirdi. Biraz yürüdükten sonra bir masa gördüm. Orada harika bir masa vardı. Yanına gittiğimizde beni oturttu. Kendi de oturdu. Baya yakışıklı olmuştu.
+Bunlar Harika Ateş. Baya iyi bir arkadaşsın yaaa!
Biraz duraksadı. Neden bilmiyorum sonra da masadan kalktı ve bana birkaç dakikaya buradayım dedi. Geldiğinde elinde bir taç vardı. Cidden çok güzeldi. Bana yaklaşıp saçımdaki tacı çıkardı. Sonra elindeki tacı kafama taktı. Çok zarifti. Sonra da "İyi ki doğdun Prensesim. İyi ki..." dedi. Bana ilk defa prenses dedi. İnatçı kız lakabından kurtuldum. Mutluyum. Yemeğimizi yedikten sonra gösteri için gösterinin yapılacağı salona geçtik. Bu gösterinin amaçlı bizim diğer dansçılarla kaynaşmamızmış.
Oraya geçince hemen hocamızın verdiği elbiseyi giyindim. Öykü de buradaymış. Yanıma geldi ve makyajımı yaptı. Makyaj konusunda hiç iyi değilim. Ateş'in hediyesi olan taç hala kafamdaydı. Çıkarmadım. Telefonun titrediğinde elime alıp baktım. Mesaj bilinmeyendendi. Mesajı okuduğumda telefon elimden kayıp düştü, aynı gözyaşlarım gibi...
Bilinmeyen: Ada; Prensesim,siyahın en güzel tonu,gecenin karanlığı. Bunu böyle öğrenmeni istemezdim ama ben. Ben Bora.
Ağlamayı Ateş'in içeri dalmasıyla kestim. İnsan bir kapıyı tıklatır öküz.
-Ada neden ağlıyorsun? Ne oldu? Kim seni ağlattı?
+B-b-ben Bora'yla konuştum Ateş...
-Nasıl! Ada, lütfen ağ-
Birden içeri hoca girdi.
-Hadi çocuklar sıra sizde.
Hemen yüzümü sildim ve salona geçtik.
Dansı asık suratla yapmışımdır büyük ihtimal. Ama bu benim elimde değildi...
(O adamı saymayın. Bu dans sahnesi)
Buna daha fazla dayanamayıp oradan ayrıldım. Her zaman gittiğim çizgi roman dükkanına gittim. Burası benim üzgün olduğumda veya canım sıkıldığında veya mutlu olduğumda geldiğim bir yer.
-Ne alırsınız?
+Buda soru mu her zamankinden. Büyük boy cips ve kola!
Hemen her zamanki koltuğa oturup çizgi roman seçtim. Okudum,okudum ve bitti. Ödemeyi yapıp biraz yürümek istediğim için dışarı çıktım . Yağmur yağıyor ama umrumda değil! Bir yere oturdum. Sadece düşündüm. Ve o sırada bir anda yağmur dindi sandım ama hala ses geliyordu. Kafamı yukarı kaldırdığımda sarı bir şemsiye vardı. Sola döndüğümde ise! Hadi canım yok devenin nalının renginin tonu! Şövalye Ayı?!
"Sana o kadar ihtiyacım vardı ki Şövalye Ayım!"
Sizce Şövalye Ayı kim?
Bu bölümde güzel şeyler oldu. Diğer bölümde ne yapacağım bilmiyorum ama hallederiz.
Öpüldünüz✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şövalye Ayı
ChickLitBir Prenses kendi Prensini seçemez mi? O kişi Prens olmak zorunda mı? Prensesim ama Prensimi kendim seçemez miyim? Bu soruların cevabını bilmiyorum ama tek bildiğim şey Şövalye Ayı'mı sevdiğim...