Heyyoo, kısa bir ara sonrası Caner ve Mine, hazır ve nazır okunmaya hazırdır.
İyi okumalar efenim...
"Allah'ım sonunda bitti!" dedim, göz kamaştıran kumaşlarıma bakarak.
Caner'in aramalarını istemesem de göz ardı ederek Gülçin ile beraber yoğun bir tempoya girişmiş, hem tulumun hem de ceketin kesim işini bitirmiştik. Tüm bunların sadece üç saat sürmesi bile mucize gibiydi. O kadar ince eleyip sık dokumuştuk ki gözlerim bozulmuş bile olabilirdi.
Tulumun neredeyse on yedi parçadan oluşması ve biraz fazla detaylı çizdiğimden hayata geçirmesi zor olsa da başarmıştık.
"Kızım Allah aşkın daha kolay tasarımlar yap. Sen benim başıma bela mısın?" Gülçin alnından damlamak üzere olan terini silerken diğer eliyle de yüzüne rüzgar yapıyordu.
"Çok haklısın biliyor musun?" Gerçekten ne dese hak verecek durumdaydım. "Neyse bugünlük bu kadar yeter güzelim. Saat altı olmadan ben eve çıkayım. Hazırlanmam lazım."
Ayaklanıp çıkardığım ekipmanları yerlerine yerleştirmek için masaya ilerledim.
"Caner'e mi bu hazırlık?" Munzur bakışlarını göremesem bile tahmin etmek beni pekte zorlamıyordu. "Çok süslenme kız. Nazar değer vallahi."
"Sen Caner'i nerden biliyorsun?" dedim, aklıma geldiğinde. Ona ne görücüden ne de Caner'den bahsetmemiştim.
Arkamda rahatsızca kıpırdanmasını koltuktan gelen yayların sesi ile anlasam da ısrarla dönmeyerek cetvelleri bir ve mezuraları bir araya topladım.
"Sana diyorum." dediğimde derin bir iç çekiş sesi ulaştı kulaklarıma.
Elime aldığım malzemeleri dolaba götürürken yandan bir bakış attım güzel arkadaşıma. Umursamaz tavrı ile omuz silkerek kafasını çevirdi. En nefret ettiğim şeylerden biri olan kaale alınmamanın canımı sıktığını bile bile yapıyordu bunu.
"Gülçin, beni sinirlendirdiğinin farkındasındır umarım."
"Of, Meltem Teyze söyledi." dedi tek nefeste. Eee peki bunu söylemek için bu kadar beklemesine ne gerek vardı ki? Annemin böyle bir durumu çoktan teyzemlere, dayımlara falan da anlattığından emindim. Söylemese çatlar çünkü (!)
"Şaşırmadım." dedim bende en az onun kadar umursamazca. "Niye ille de beni çileden çıkartana kadar bekliyorsun?"
Çekmeceleri doldurduktan sonra geriye sadece eve çıkıp hazırlanmak kalmıştı. Tam arkamı dönmüştüm ki atölyenin kırılacak şiddette çalan kapısı kalbimi hoplatıverdi.
"Ay n'oluyor?! Kapıyı kırdın, kapıyı!" Gülçin sinirle bağırarak kapıya doğru ilerlerken bende yavaş adımlarım ile onu takip ettim.
Açılan kapıdan zınk diye içeri giren annem nefes nefese kalmış, soluklarını düzene sokmaya çalışıyordu. "Neredesin kız sen!"
Sitemkar tavırlarına karşılık göz devirerek masama geri döndüm. Çalıştığımı bilmiyormuş gibi her defasında bu denli sitem etmesi ciddi anlamda sinirlerimi tepeme çıkarıyordu.
Telefon ve cüzdanımı aldığım gibi Gülçin'in yanına ilerledim. Bir kolumu boynuna sararak yarım sarılmam eşliğinde "Şans dile bana." diye fısıldadım.
"Şansa ihtiyacın yok, fıstık gibisin. Etkilersin sen çocuğu. Kapta gel beybi." dedi o da fısıldayarak.
"O konuda değil, anneme katlanabilmem konusunda." diyerek uzaklaştığımda küçük kahkahasına bende gülümseyerek karşılık verip anneme döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nereden Bilebilirdim?
Dla nastolatków"Son nefesime kadar seni seveceğim." dedi nefesim kesen gülüşüyle. Bakışlarının ağırlığı ile midem kasılırken bir elimi yeni uzamaya başlayan sakallarına götürdüm. "Söz ver." dedim en az onun kadar şuh bir sesle. "Söz güzelim, söz."