BÖLÜM 28

202 14 2
                                    

Serdar Bey Menesse sayesinde bir çok mucizeye şahit olmuştu. Yaşamaz demişler yaşamış, yürüyemez demişler yürümüştü. Tanıdığından belli hep inatçıydı Menesse. Şimdi karşında korku dolu gözlerle kendisine bakan o inatçı kıza dönüp gülümseyerek konuştu.

- Yine bir mucizeye şahit oluyoruz Menesse. Ben kesin gözüyle bakıyordum ameliyata ama herşey yolunda ameliyat olman gerekmiyor. Dedi gülümseyerek Serdar Bey.

Menesse beyninin ona oyun oynadığını düşünüyordu. Aksi halde Serdar Bey'in az önce söyledikleri gerçek olamayacak kadar güzeldi. Bir daha o masaya yatmak zorunda değildi. İlgar' a doğru dönüp "Bir daha o kabusları yaşamayacağım." Deyip sıkıca sarıldı. " Geçti Menesse geçti. Dedi İlgar.

Eve geldiklerinde herkes merakla onlara bakıyordu. Menesse kocaman gülümseyerek. "Artık bitti iyiyim. Çok iyiyim ameliyat olmam gerekmiyor." Dedi.

BİR HAFTA SONRA
Güneş çıkış işlemlerini halledip Fırat'ı almak için odaya geçti. Fırat çoktan hazırlanmış Güneş'in gelmesini bekliyordu.

- Hayatım işimiz bitti artık çıkabiliriz. Dedi Güneş.

Fırat eliyle karşısındaki sandalyeyi gösterip Güneş' in oturmasını söyledi.
Güneş şaşkınlıkla sandalyeye geçince derin bir nefes alıp konuşmaya başladı Fırat.
- Hayatım ben.... Ben onu görmek istiyorum. Görmezden gelmek. Hiç yokmuş gibi yaşamaya devam etmek çözüm değil. O benim kardeşim onu görmek istiyorum. Dedi Fırat.

- Bitanem haklısın ama annenle...

- O kadın benim annem değil. Diye Güneş'in sözünü  kesti Fırat.

- O kadınla yüzleşmeye hazır mısın? Biliyorsun ki kardeşini görmeye gittiğinde o da orda olacak. Korkuyorum Fırat sana birşey olmasından çok korkuyorum. Dedi Güneş.

- Söz veriyorum bana hiçbir şey olmayacak. Sadece kardeşimi görüp ona bir iki cümle söyleyip çıkacağım. Dedi Fırat.

- Peki tamam hadi gidelim. Deyip Fırat'la birlikte Aysel Hanım'ın odasına doğru yola çıktıklar.

Aysel Hanım kocasıyla kızının başında otururken birden odanın kapısı açıldı. İçeriye Fırat' ın girmesiyle şaşkınlıkla oğluna baktı.
Fırat hiçbir şey söylemeden kardeşinin yattığı yatağın yanındaki sandalyeye oturdu.

- Merhaba ben Fırat. Dedi gülümseyerek.

- Ben de Simay.

- Ne kadar güzel bir ismin var Simay. Ben birşeyler duydum. Dedi Fırat.

- Ne duydunuz?

- Ayağını kaybettiğin için hayata küsmüşsün.

- Sen kimsin bütün bunlar seni ilgilendirmez. Lütfen git buradan.

- Ben senin kader ortağınım Simay.

- Nasıl yani sen de mi ayaklarını kaybettin?

-  Eğer izin verirsen sana 10 yaşında karanlığa hapsolan bir çocuğun hikyesini anlatmak isterim. Dedi Fırat.

- Tamam anlat. 

- Kahramanıyla beraber prensesim dediği annesine sürpriz hazırlıyormuş çocuk. Annesini almaya gelirken birşey öğrenmişler meğer annesi prenses değil cadıymış.

- Ben 16 yaşındayım. Masal dinleyecek yaşı çoktan geçtim. Ciddi bir şey anlatacağını sanıp anlat demiştim. Lütfen gider misin? Diye öfkeyle bağırdı Simay.

- Bu masal değil ki gerçek. Sadece masal gibi anlatınca daha az acı veriyor. Dedi Fırat ve Simay' ı dinlemeyerek konuşmaya devam etti.

- Çocuğun babası buna dayanamamış ve kalp krizi geçirip ölmüş. Çocuk da gözlerini kaybetmiş. Artık onun için bütün dünya karanlıktan ibaretmiş. O da bir umut tutmuş annesinin elini ama annesi onu terk etmiş. Çocuk kapkaranlık dünyasında yapayalnız kalmış. Defalarca yıkılmış, düşmüş ama asla pes etmemiş. Her zaman yeniden ayağa kalkmayı bilmiş. Sonunda karanlık dünyasını aydınlatacak bir Güneş doğmuş. Sen de asla pes etme tamam mı? Dedi Fırat.

ODA ARKADAŞIM / TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin