Bolum 39

5.3K 306 107
                                    

Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın 

Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın 

Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı

 Beni sensiz bıraktın, beni bensiz bıraktın.

MİNÜR NURETTİN SELÇUK

Banu ve  Rahsande yemek faciasından sonra eve geri dönmüşlerdi .Rahsande 'nin kah ağlayıp kah söylendiği bir akşam geçirmişlerdi.Alkole arası çok ta iyi  olmayan Rahsande limitlerini astiktan sonra adeta kendini kaybetmiş ve  Ereni aramıştı. Banu bir kaç kez engellemeye çalışmış olsada en sonunda pes etmiş ve arkadaşının istediğini yapmasına izin vermişti.Rahşande açılan telefonun ardından karşısındakine ağzına geleni söylemişti.Telefonu kapandıktan sonra burnunu çeke çeke

''Bitirdim işte her şeyi...bir daha beni görmek istemez.Mutlumusun Banu  ?'' demiş sonra kıkırdayarak koltuğa külçe gibi yığılmıştı.

Banu içeriye geçip bir battaniye alıp Rahsande nin üstünü örtüp, salondaki konsolun üstündeki apliğin tuşuna dokunup, ışıkları kapatmıştı.Icinden bir an yarın çok pişman olacak duygusu gecsede içindekileri kusmasinin daha doğru olduğuna kanaat getirmiş etraftaki eşyalarını büyük bir sükunetle toplayıp taksi çağırmıştı. Rahsande nin yanağına küçük bir buse kondurup kapıya doğru ilerlemiş ,kapiyi yavaşça çekip asansöre doğru yürürken  acılan asansörden Eren çıkmıştı.Banu ve Eren şaşkınca birbirine bakmışlar , sessizliği ilk bozan da Banu olmuştu;


''Bak hiç iyi bir zamanlama değil. Zor sakinleşti. Şimdi uyuyor.Lutfen onu rahatsız etme. ''

''Seni anlıyorum....ama seni dinlemeyeceğim.onu görmeden icim rahat etmeyecek.''

''Bak ukala Yalkın bozuntusu ! kızı rahat bırak.Tum ezberini bozdun kızın ,içeridekinin benim arkadaşım olan Rahşende olduğuna bile emin değilim .....onu hiçe saydın, o hiç olarak yaşamaya alışık değil.....işin aslıda hiç olamayacak kadar değerli ve özel biri...Kimse senin ona davrandığın gibi davranamadı..Bu aranızdaki nedir bilmiyorum ama senin ona iyi gelmediğin gibi,yanındakinin ne kadar değerli olduğunu bilemeyecek kadar da ahmaksın.
Yapma .....daha fazla zarar verme....'
'

.................

Murat yüzünde mutlu bir gülümseme ve keyifli bir ıslıkla Ortaylı Mimarlığın güvenliğinden geçip asansöre doğru ilerlemiş Elgiz in odasının kapısı önünde derin bir nefes alıp kapıyı çalmıştı.
Elgiz yorgun ve enerjisiz bir ses tonuyla girmesine onay verdiğinde kapıyı aralayıp içeri adım atmıştı.
-Merhaba
-Hoş geldin Murat...diyerek masasından kalkmış genç adamın elini sıkmıştı.
-Otursana,

-Biraz erken geldim.Seni engellemiyorum umarım ?

-Yok hayır....bende toparlanmaya çalisiyorum.Bir şey içmek istermisin.?

-Olur sert bir kahve alabilirim.


Elgiz  telefonu eline alarak ayağa kalkmış ve Murat icin kahve söyledikten sonra yüzünde ufak bir tebessümle

 -bana 10 dakika izin ver toparlaniyorum 

diyerek masasındaki dosyaları  alıp odasından dışarı çıkmıştı.

Murat beklerken  Elgiz in odasını incelemeye başladı.Genç kadının bu odada geçirdiği sürenin çok ta uzun olmadığını biliyordu.Ancak oda Elgizi' in kişiliğini öylesine yansıtıyordu ki bu bilgiye sahip olmayan birinin bu kadının bu odada onlarca yıl geçirdiğine tanıklık edebilir diye düşündü.Odada herşey oldukça düzenliydi.Standart dekorasyon renklerini sabote eden canlı renklere sahip ancak 5 yada 6 parçayı bulan aksesuarlar Elgiz' in enerjisisnin pasif baş kaldırısını sergilerken gri ve limon renginin hakim olduğu Ortaylı Mimarlığa aynı zamanda garip bir uyumda sağlamış görünüyordu.

AYRILAN YOLLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin