12. Bölüm

4.6K 237 189
                                    

''Sakın bana değme!''

''Sana meraklı değilim Jungkook! Hem asıl sen bana değme!''

''Araya yastık koy!''

Dediği mantıklı geldiği için aramıza yastık koydum.

''İyi geceler.''

''Boş yapma Bong Hee.''

Dediği şeye birazcık sinir olsam da uykum olduğu için sesimi çıkarmadım. Evet Jungkook'la yatıyordum. 'Başka yer olmadığından dolayı'. İlk başta itiraz etsem de Namjoon'un sert bakışlarını gördüğümde susmuştum...

Uyandığımda karşımda bir çift göz görmek hoşuma gitmemişti açıkçası. Zaten o bir çift göz ben bakınca hemen kapanmıştı ama ben de o kadar saf değildim.

''Niye bakıyordun?''

''Seni ilgilendirmez!''

''Beni mi gözet-''

''Sakın Bong Hee ,sakın!''

Sustum çünkü diyecek bir şey yoktu. Ben de kalktım. Tabii üzerimde bana 5 beden büyük olan Jungkook'un pijamaları vardı. 'Yanımda hiç eşyam yoktu ki!' Kapıya doğru giderken Jungkook seslendi;

''Saat dokuzdan önce çıkarsan ceza alma olasılığın %99.''

''Niye çıkamıyorum?'' Konsolun üzerinde duran dijital saate baktım. ''Bir dakika var nede olsa.''

''Bence deneme!''

Biraz bağırdığından dolayı ürkmüştüm. Buraya geldiğimizden beri daha çok bağırıyordu ve daha da fazla ciddileşmişti. Oyalanmak adına balkona çıktım. Manzara harikaydı. 'En azından bana göre'. Üstüm ince olduğumdan üşümüştüm ama belli etmemeye çalıştım.Biraz ilerliyordum ki tiz sesli bir alarm duyuldu.Hemen odaya girdim. Jungkook ayaklanmıştı ve kapıya doğru gitmeye başlamıştı bile. Bende hemen peşine takıldım. Göz ucuyla da saate bakmıştım. Tam dokuzdu.

''Evet Eun Bong Hee! Bugünden itibaren eğitimine başlıyoruz.''

''Ne eğitimi?''

''Bizim gibi olabilmen için eğitimden geçmen gerekiyor.''

''Ya hukuk ne olacak?!''

''Sana onu bırakman gerektiğini söylemiştim.''

''Ama Namjoon-''

''He rneyse! Sana kimin hangi alanda eğitim vereceğini söyleyeyim; Jungkook: Dövüş , Taehyung: Silah , Hoseok: İlkyardım-tedavi , Yoongi; Hackerlık- Virus yayma- Bilgi kaçakçılığı , Ben yani Namjoon: Yüz okuma , Jin: Diller. Sorun var mı?''

''Jimin'in görevi ney?''

''O da ara sıra derslere girecek. Gereken yerde yardım edecek. Başka?''

''Yok.''

''İyi o zaman! İlk dersin Yoongi'yle . Alt kat soldan üçüncü oda.''

Kafamı sallayıp odadan çıktım. Merdivenlerden indim ve soldan üçüncü odaya, yani bilgisayar odasına girdim. Yoongi çoktan masanın başına oturmuştu bile.

''Acele et Bong Hee, 59 dakikamız kaldı.''

''Dersler  bir saat mi?''

''Evet! Hadi gel yanıma!''

Yoongi'nin yanına gidip oturdum. Akıcı bir şekilde konuşuyordu bu yüzden dersi hevesle dinledim. Açıkçası çok zordu, hele ki benim gibi bilgisayarla nadiren uğraşmış biri için.


''Dersimiz bitmiştir. Anladın mı?''

''Evet.''

''Yarın seni bunlardan sınav yapacağım. İyi çalış! Şimdiki dersin silah eğitimi. En alt kat.''

''Bir şey diyemeden kapıyı gösterdi Yoongi. Bende aceleyle en alt kata indim. Taehyung' da bekliyordu beni. Hemen yanına gittim.

''Hazır mısın?''

''Sanırım evet.''

Giymem gereken şeyleri getirdi. Soyunma odasına gittim. Yaklaşık 5 dakika sonra çıktım. Taehyung bana silah uzattı. Elime değen soğuk kabzayla titredim ama bu kısa sürdü. Hemen işime odaklandım. 


''Ders bitti! Yarın sınav olacaksın! İyi çalış! Sıra Hoseok'da. En üst kat,sağdan birinci oda acele et!''

Yine aceleyle en yukarı çıktım. Beklendiği gibi Hoseok beni bekliyordu. 

''Kanla aran nasıl?''

''Baya kötü.''

''Ben aranızı yaparım.''


''Dersimiz bitti' Yarın sınavsın! İyi çalış! Sırada Jin var! Alt kat,soldan ikinci oda.''

Yine aceleyle Jin'in yanına gittim.

''Hangi dilleri biliyorsun?''

''İngilizce.''

''BU KADAR MI?!''

''Ş-şey evet.''

''Fransızca, Rusça, Yunanca , Türkçe , Almanca , Hintçe, Çince, Japonca, İspanyolca.''

''N-neey? Ben hayatta  bunları ezberleyemem Jin.''

''Biz nasıl ezberlediysek öyle ezberleyeceksin sende.''

''Bunların hepsini biliyor musunuz şimdi?''

''Evet!''

''Ta-tamam.''


''Yarın Fransızca öğrendiğin kelimelerden sınav olacaksın! İyi çalış! Sıra Namjoon'da! Üst kat soldan 4. oda!''

Yine üst kata koştum.  Odanın önünde durduğumda nefes nefese kalmıştım.

''Sakinleş ve otur!''

Namjoon'un dediğini yapıp koltuğa oturdum.

''Bugün yalan söylendiğinde hangi hareketler gösterilir onu işleyeceğiz. ''

Başımı sallayıp dinlemeye koyuldum.


''Ders bitti. Son olarak Jungkook var. En alt kat sağdaki en son oda. Acele et!''


Yine ve yine en alt kata indim. Jungkook bekliyordu tabii.

''Acele et Bong Hee!

Hemen Jungkook'un yanına gittim. 

''Ayakkabılarını çıkar ve mindere çık!''

Dediğini yaptım ve mindere çıktım. Jungkook anlamayacağımı zannedip mideme tekme atma eyleminde bulundu. Hemen geri çekildim. Ufak bir mimik belirtmeden yumruk salladı. Ben de kafamı yumruğun altından geçirip kolunu tuttum ve ters çevirdim. Acıyla kıvrandığını görünce kolunu bıraktım . İlk birkaç saniye nefretle baksa da sonra normale döndü bakışları.

''Sandığımdan da iyi çıktın Bong Hee.''

Mahcup bir şekilde başımı yere eğdim. O da bunu fırsat bilip ayağıma vurup beni sırtüstü düşürdü. Bende onun ayağına vurunca o da benim üstüme düştü. Yüzlerimiz dip dibe olunca istemsiz olarak kızardım. Aramızda santimler vardı resmen. Tıpkı uçakta olduğu gibi kalbim yine hızlı atmaya başladı. Ama Jungkook bunu anlamış olacak ki hemen geri çekildi. Bende doğruldum.

''Dersimiz bitmiştir. Çıkabilirsin.''

Spor odasından çıkıp kaldığım odaya gittim. Anında kendimi yatağa bıraktım. Bir gün bile bu kadar zorduysa,ben nasıl devam edecektim?

Doğruluk mu Cesaret mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin