''Neden geldim ki ben!Hayır,neden senin sözünü dinledim!?''
''Yardıma ihtiyacım vardı çünkü! Meraklı değilim bende sana. Hatta seninle aynı havayı solumak bile istemiyorum ama bana yardım edebilecek tek kişi sensin.''
''Dua et ki yakalayacağımız kişi o! Yoksa hayatta gelmezdim. Hele ki bana hakaret eden bir sürtüğün yanına asla!''
''Kapa çeneni de işimize koyulalım!''
Jungkook birşey diyemedi ama onu sinir etmeyi yine başarmıştım.
Evet,yardım istediğim kişi Jungkook'tu. Normal şartlarda onun o tipsiz yüzünü görmek bile istemezdim ama mecburdum yine ve yine.(Aradan 2 hafta geçmişti.)
Bu arada yeşil gözlü p*çin gruptayken bana sözü edilen kişi olduğunu öğrendim. Yani Joon seo. Hem sevdiklerimin hemde hayatımın katiliydi. Bunları düşünürken intikam ateşime biraz daha odun atıyordum.
Jungkook kucağında duran bilgisayarı açtı ve çok hızlı birşeyler yazdı. Ekran karardı ve sonra birden yeşil yazılar çıkmaya başladı.
''Sende bilgisayar dersi almıştın ama bir şey yapmıyorsun bakıyorum?''
''Ben sizin gibi zengin değilim hani! Elimde bilgisayar yok! Ama sizde maşallah sayamadığım kadar bilgisayar var!''
Yine birşey demedi ve önüne döndü. Daha sonra telefonu çaldı. Gizli numaraydı.
''Açma bence.'' dedim umursamayarak.
''Bu seni hiç alakadar etmez!'' dedi ve beni sinire boğarak telefonu açtı.
''Kimsiniz?!''
...
''S-sen nasıl? Nerde dedin?!'' Hoparlörü açtı.İlk defa biraz korku gördüm gözlerinde.
''Sevgilimi rahat bırak!Tam arkanızdayım!''
Ben de bir yandan sessizce bu kim diye soruyordum.
''Bebeğim sevgilinin adını bilmiyor musun? Ben Joon seo.''
Telefondan gelen cevapla dondum. Ama sonra kendime geldim. İntikam alma vaktiydi.Joon seo'yu arabanın dikiz aynasından görebiliyordum. İlk defa maskeli değildi.
''Beni bekle sevgilim. Hemen geliyorum!''
Bunu dedikten sonra hemen arabadan indim. Jungkook'da telefonu kapattı.Bana salakmışım gibi bakıyordu ve durmamı söylüyordu. Bense arabada kalmasını ve ihtiyaç halinde kendisine bağıracağımı söyledim.Tabii sadece Jungkook'un duyacağı şekilde.
Joon seo'nun yanına gittiğimde yanağımda güzel bir sızı hissetmiştim. Tokat attı.
''Sen de onların grubundasın ha! Beni kandırabileceğini mi sandın sürtük!?''
Karnına tekme attım. Aynı zamanda kolunu da çevirdim.
''Ben kandırmam!Direk öldürürüm!''
Kahkaha atmaya başladı.
''Hadi öldür,durma.!''
Böyle sakin kalması iyice sinirimi bozmuştu.Cebimdeki silahı çıkardım ve anlına dayadım.
''Son duanı et! Ya da boşver! Zaman kaybı olur!''
Tetiğe basacağım anda arkadan silah sesi duyuldu. Arkamı dönmemle Joon seo beni ellerimden yakaladı ve silahı yere fırlattı. Bense hala silah sesinin nereden geldiğini anlamaya çalışıyordum.Arabanın oraya baktığımda Jungkook'u kanlar içinde götürülürken gördüm. Bana yardım eden kişi... Jungkook... vurulmuştu... Ama ağlamıyordum. Çünkü onu da kaybetmeyecektim. Joon seo'nun ellerinden çevik bir hareketle kurtuldum ve çenesine yumruk attım. Sinirleri oradan geçtiği için bayıldı. Ve bende yerdeki silahı aldım. Ardından Jungkook'u götüren p*çlere doğru koşmaya başladım.
''Adamı bırakın yoksa eceliniz olurum!''
Patronlarından komut alamayan adamlar Jungkook'u bana verdi ve kaçmaya kalkıştıkar. Peki Boung hee böylece bırakır mı? HAYIR! İkisini birer el ateş ettim. Acıyla inleyip yere yığıldılar. Bende hemen Jungkook'la ilgilenmeye başladım.Fazla kan kaybetmişti. Üstümdeki tişörtü çıkarıp vurulduğu yere sardım. Namjoon'u aradım.Açmayacağını zannetmiştim ama açtı.Hemen lafa girdim.
''Namjoon! Jungkook vuruldu ve kan kaybediyor!Yardıma ihtiyacım var!Acele edin!''
Küfürler savurmaya başladı ama sonra nerede olduğumuzu sordu.Yerimizi söyledikten sonra telefonu kapattım.
Jungkook'un başınıdizime koymuştum. Onu da kaybetmek istemiyordum. Hemde kendi yüzümden. Kendimi hiçbir zaman affetmezdim.Elini tutup dayanmasını söylüyordum ama duyup duymadığı belli değildi.
''Lütfen dayan Jungkook lütfen! Seni de kaybedemem!''
Ağlamamak için kendimi sıkıyordum ama nereye kadardı.
''L-lütfen...''
Sadece bana bakıyordu. Yüzüme. Sulu gözlerden nefret ediyordu biliyorum ama ne yapabilirdim ki?
Bir yandan kalbim acıyordu onun için. O bana iyi davranmamıştı ki hiç. Ama ben onun için endişeleniyordum.Onunla ne zaman yakın mesafede olsam kalbim hızlı çarpıyordu.
Bunların nedenini şimdi anlıyordum.
Ben Jungkook'a aşık olmuştum...
Ve şu an kanlar içinde yatıyordu...
Benim yüzümden...
Jungkook'un gözleri kapandı...
Öylesine atıyorum...(Saçma ama olsundu...)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğruluk mu Cesaret mi?
FanfictionBir Oyunla Hayatının Aşkını Bulabilir Mi İnsan? ⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓ ৳Her şey bir oyunla başlamıştı. ৳Ve bu oyun Eun Bong Hee'yi hiç iyi yerlere sürüklememişti.