Bir Oyunla Hayatının Aşkını Bulabilir Mi İnsan?
⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓⁓
৳Her şey bir oyunla başlamıştı.
৳Ve bu oyun Eun Bong Hee'yi hiç iyi yerlere sürüklememişti.
Taksiyi ailemle kaldığım eve sürüp bir yandan ağlıyordum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ne suçum vardı benim? Ya da sevdiklerimin ne suçu vardı? Neden bunlar başıma gelmişti?Kendimi sorguluyordum durmadan.Kafayı yemek üzereydim bunları düşünmekten.
Evime geldiğimde taksiyi durdurdum ve indim.Eski anılarım aklıma geliyordu.Hukuku kazandığımda ilk bu evde kutlamıştık.İlk bu evde yürümüştüm,ilk bu evde sevgiyi,saygıyı,güvenmeyi öğrenmiştim.Ağlamam arttı.İçeri girmek için yanımda anahtarım yoktu ama yedek anahtarı her zaman evin önündeki büyük taşın altına koyardık.Taşı kaldırdım ve toprak içinde kalmış olan anahtarı aldım.Ellerim titriyordu.Zor da olsa anahtarı kapı deliğinden soktum ve içeri girdim.
Kokusu bile değişmemişti evimin.Her şey aynı yerindeydi. Yüreğimde resmen kocaman bir alev vardı.Öfke,hüzün,pişmanlık... Aynı anda hissediyordum hepsini.
Evi tamamen dolaştım ve en son tekrardan odama geldim.Saat gece 2'ye geliyordu. Yatağıma kıvrıldım.Ağlamaktan gözlerim ağrımıştı ve şu an bana en iyi gelecek olan şeylerden birisi uyku olduğundan kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.
''Boung hee.Uyan güzel kızım. Hadii! Sonra geç kalacaksın. Soo Bin kahvaltı için seni bekliyor!
Yataktan kaltım ve mutfağa annem ve Soo Bin'in yanına gittim. İkisininde yanağına ufak bir buse kondurdum ve masaya oturdum. Kahvaltı ettikten sonra Soo Bin'le fakülteye doğru yürümeye başladık. Giderken Jung Woo Ve Joon Hyuk'la karşılaştık.Onlar da katılınca grup tamamlanmış oldu.
Fakat bir sıkıntı vardı.Fakülteye bir türlü gidemiyorduk.Yolları mı unutmuştuk? 2 yıldır gidiyorduk ama?Bir anda yolun sonunda bir çift yeşil göz gördüm. Ben yürümeyi kesmiştim ama onlar durmuyordu. Bağıramıyordum da. Sesim kısılmıştı. Onlara doğru koştum fakat beni göremediler.Engellemeye çalıştım ama olmuyordu. Sanki bir anda hayalet olmuştum.Yolun sonuna geldiklerinde ard arda 3 tane silah sesi duyuldu. Ben kafamı koruyup geriye çekilmiştim ama diğerleri..
Diğerleri kanlar içinde yerde yatıyordu.Hemen onlara doğru koştum.Göğüslerinden vurulmuşlardı.
Ben ağlarken yeşil gözler bana doğru yaklaşmaya başlamıştı. Her ne kadar gelme desemde beni dinlemiyordu.Yaklaşıyordu...
''Yaklaşma!''
Yine dinlemedi beni. Tam tokat atacakken...
Gözlerimi açtım. Nefes nefeseydim.Terlemiştim. Ne biçim bir rüyaydı bu?!
Rüyanın etkisi geçtiğinde yataktan kalktım.Yıkık gibiydim. Hatta öyleydim. Yıkık Bong hee.
Oturma odasındaki koltuğun köşesine oturdum.Bir müddet de orada bekledikten sonra aklıma yeni gelen şeyi neden daha önce fark etmedim diye kendime lanet ettim.Soo bin tehlikedeydi ve ben salak gibi oturuyordum. Ailemi koruyamamıştım evet ama ailem gibi olan kişiyi kurtarabilirdim.
Ev telefonundan aradım. Yaklaşık 5 saniye sonra açıldı telefon.
''Soo bin sen misin?''
''B-bong hee??'' Sesi titrek geliyordu.
'' Soo Bin, sesin titrek geliyor.''
''Evde birisi varmış gibi hissediyorum. Yanıma gelir misin?'' dediği cümleyle direk yeşil gözler parladı aklımda.