Yolda giderken göz yaşlarıma engel olamıyordum. Umut'a bir şey olursa ne olacaktı? Rabia'ya ne olacaktı? Allahım neden çok geliyor bize mutluluk?!
"Rüzgar çok korkuyorum..."
"Korkma iyi olacağını biliyorum. Hep dikkatsizdir o böyle. Korkmayın."
"Rabia nerde?"
"Hastanede."
Kahroldu kesin diye düşündüm. Ve hastaneye girerken Rüzgar'ın elini tuttum. Alnımdan öptü ve korkmamamı söyledi. Umut'un kaldığı odanın önünde Rabia, alnindaki yara bandajı ve yüzündeki şişliklerden dolayı berbat görünüyordu ve ağlamaktan gözleri şişmişti. Koşarak gittim ve sarıldım. "Ağlama Rabia iyi olacak Umut. Ağlama lütfen..." ağlamaya başlamıştım. Ya o odadaki Rüzgar olsaydı? Hayal bile edemezken en yakın arkadaşım yaşıyordu bu durumu. Doktor yanımıza geldi ve konuştu, "Umut bey gayet iyi.. sadece bacağında ve kolunda kırık var. Merak etmeyin" rahatlamıştık. Rabia doktora hiç sormadan odaya daldı ve gözlerini zar zor açan Umut'a sarıldı. Ben de Rüzgar'a sarıldım. Ne korkmuştuk ama... İyi ki daha büyük bir şey olmamıştı. Rabia gülümsemeye başlamıştı. Canim arkadaşım, onu mutsuz görmeye dayanamıyordum.
RABİA
Umutla çok kötü kavga ettikten sonra arabanın içinde sessiz sessiz yola devam ediyorduk. Yine hız yapıyordu ve bir şey demedim. Banu arayıp nerede kaldığımızı sordu, geldiği günden beri bir dakika bile yalnız bırakmıyordu kız bizi. Garezi vardı geri zekalının. Kavgaya kaldığımız yerden devam etmeye başladık. "Umut bak bu yüzük. Biz evlenicez! Hangimiz daha önemli?!"
"Rabia o benim kardeşim ne saçmalıyorsun?!" ikimiz de susmuyorduk ve bir anda hakimiyetini kaybedip direğe çarptı Umut. Kazadan birkaç kırıkla sağ çıkmamız bir mucizeydi aslında. Pişman olmuştum çünkü bencil davranıp onu anlamak istememiştim. Hep yaptığım şeydi bu zaten, kim bilir daha kaç kişiye yapmıştım farkında olmadan. Hatamı telafi edecektim, ben onsuz hiçtim. Koca bir hiçtim evet ya. Aptal ben..
Güzel bir çocukluk geçirdiğim söylenemez, annem ve babam ayrıldıktan sonra hep eksik oldum, yalnız hissettim ve hiç kimse gelip elimden tutmadı uzun süre. Ta ki Umut gelene kadar..
Umut geldi ve her şey değişti, her şey anlam kazanmaya başladı. Ona aşık olmuştum ve o da beni dünyanın en mutlu kadını yapıyordu. Her hareketi, her sözü biraz daha bağlıyordu beni ona. Gülünce ortaya çıkan gamzeleri... Umut mükemmeldi. Her şey güzel ilerliyordu Hilal için de benim için de. O da Rüzgar'la mutluluğu tadıyordu. Ve her zamanki gibi, biz mutlulukla yolumuza devam ederken engeller çıkmaya başladı önümüze. Hilal şüphecilikten ölecekti ve ben de evlilik için eskisi kadar hazır hissetmiyordum kendimi. Nişanlanmak için bile hazır değildim. Haftaya Umut'un ailesiyle tanışmaya gidecektim ve Banu bu kadar gıcık olduğuna göre onların da farklı bir tarafı yoktu. Bir şey eksikti sanki, cesarete ihtiyacım vardı ve bana her konuda yardımcı olabilen Hilal bu konuda hiçbir şey diyemiyordu çünkü tecrübesi yoktu. Ne yapacaktım ben? Bu yaşıma kadar bin bir türlü zorlukla baş etmiştim ve şimdi de bunlar çıkmıştı... Hayat ne kadar zor! Sevdiğin insan yanındayken bile bırakmıyor peşini bu zorluklar..
Kazanın üzerinden iki hafta geçmişti ve planladığımız tatil yalan olmuştu. Yazın ilk haftası yani iki hafta sonra gidecektik tatile. Ve ben de haftaya Umut'un ailesinin yanına İstanbula gidecektim.. Derin düşüncelere dalmışken Umut yanıma geldi ve sarılıp, ''Yine ne oldu?'' diye sordu. ''Umut ne yapacağımı bilmiyorum. Ya ailen beni sevmezse ne olacak? Ya onlar da Banu gibi yaparsa? Lütfen yardımcı ol bana.'' Yüzüme baktı ve ciddi bir şekilde konuşmaya başladı. ''Hayatım, lütfen düşünme böyle şeyleri. Onlar benim ailem ve en az senin kadar korkuyorlar onları sevmemenden emin olabilirsin. Eğer beni seviyorsan yani gerçekten benim kadar çok seviyorsan ailemi de seveceksin. Sevmesen bile sırf bana aşık olduğun için katlanacaksın onlara. Tamam mı? Evlilik budur zaten sevdiğin insan için onca şeye katlanmaktır evlilik. Şimdi rahatla ve sadece geleceğimizi düşün her şey istediğin gibi mükemmel olacak. Sen benim her şeyimsin.'' dünyanın en iyi adamı bana aşıktı. Ve en önemlisi de benimle evlenmek istiyordu. Mutluluktan bayılabilirdim çünkü bu gerçeği tekrar idrak etmiştim. Hilal de ben de ne kadar şanslıydık!! Yine en mükemmeli yakalamıştık ve bizi bekleyen felaketlerden habersiz, hayatın acımasız sınavlarından geçtiğimizi düşünüyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Step Closer (Yakın)
RomanceHer nefesin kendini hayatının erkeğin götüreceğine inanan bir genç kız ve mutluluğu yıllar sonra sevdiği adamda bulan iki yakın arkadaşın hikayesi