- 'İblis, tüm bu süre zarfınca olayları sığındığı yerden gizlice izliyordur. Çünki, görevi gereği bir kez daha cennete girmesi gerekir ve bu iş için tek şansı pek yakında gerçekleşecektir. Ne zaman ki Adamle Havva cennete geri dönmeye izin alırlar, o da o an peşleri sıra gizlice cennete sızar ve doğruca yasak odalardan birine yönelir. Amacı enerji yada ruh cevheri de denen O'huza'yı almaktır..'
- 'Gizlice sızmasının ne anlamı var ki babaanne?' dedi Vera, şaşırmıştı. 'Yaratan zaten her şeyi bilmiyor mu? Ayrıca, cevheri hala cennetteyken niye almamış ki?'
- 'Gizlice sızmasının nedeni Yaratan'dan gizlenmesi değil, elbette ki Vera.' dedi yaşlı kadın, durumu kendince açıklayarak. 'Dediğin gibi, Yaratan bunu zaten biliyor. Ondan kurtulmasına imkan yok. Yani 'O' istiyor bunları.' derken bir işaret yaptı yukarı. Lakin karanlık odada hiçbir şey seçilmiyordu. 'Hatırlarsan eğer, İblis'in üstlendiği görevi ancak o ikisi biliyordu, değil mi? Anlayacağın, gizlenme nedeni cennetteki diğer sakinlerden, özellikle de bekçilerden başkası değildi. Onların İblis'in hala cennete girebildiğini bilmesi gelecekteki olacaklara mani olabilirdi çünki.'
- 'Hmmm..'
- 'Diğer sorunun cevabı ise, onu ben de bilmiyorum Vera, hah ha. Herhalde, henüz zamanı değildi. Unutma ki, bilgi bile ancak vakitlice kullanılırsa değerlidir. Ne olacaksa vaktinde olmalıdır. Yoksa hiçbir işe yaramaz. Erken olursa pişmez. Geç olursa kalmaz. Anlıyorsun değil mi?'
- 'Hıhı.. Her şey vakitlice olmalı. Bilgi bile vaktinde değerli..'
- 'Peki öyleyse, nerede kalmıştık? Heh.. Olan biten hep okuduğu gibidir İblis'in. Adem ile Havva'nın cennete yeniden kabulü, cennetteki tüm sakinlerin ilgisini çekmiştir. Herkes oraya yönelir. Bu fırsatla İblis kolayca aradığı odaya varır. Lakin odanın başında bir bekçi vardır.'
- 'Acaba nasıl girecek?' diye sordu Vera merakla. İçinde de garip garip olaylar kurguluyordu bununla ilgili.
- 'Zamanında, nedenini hep merak ettiği bir yeteneği vardır İblis’in. Merak eder çünki, bu yeteneği kullanması yasaktır. Kullanamayacaksa madem, niye verilmiştir ki bu yetenek ona? İste, bu gün için. Eğer daha evvel kullanmış olsaydı, böyle bir şeyi İblis’in yapabildiği bilindiği için onun cennete girdiği anlaşılırdı. Bildiğin gibi, bu da epey bir soruna neden olurdu.
İblis yeteneğini kullanabilmek için bir köşede gizlice bekçiyi gözler. İblis gözünü diktikçe bekçiye, onda bir ağırlık göze çarpar. Daha önce kimseye olmamıştır böyle. Anlam veremez. Ansızım uyku bastırır, esnemeye başlar, uyuklar. İblis de hemen ağzından içeri, hop, odaya sızar. İşte bu yüzden esnediğimizde ağzımızı kapatırız Vera.'
- 'Şeytanlar içimize girmesin diye.'
- 'Aynen öyle!' derken yaşlı kadın, bir de parmağıyla küçük kızın burnuna sanki bir öpücük kondurdu. 'İblis, odaya girdiğinde taşı hemencicik karşısında bulur. Kader'in aksine bu taş çok daha basit bir odada muhafaza ediliyordur. En büyük farkı ise bu oda hayat doludur. Böylesine küçük bir odada bu kadar çok tür bitki. Oldukça şaşılasıdır. Oda resmen her renkten çiçeklerle, her boydan bitkilerle doludur. Cennet boyunca gördüğü hemen hemen her tür bitki vardır bu küçücük odada.'
- 'Hepsi nasıl sığıyor ki oraya?' diye sordu Vera, şaşkın şaşkın. 'Küçüçük odada koca bir dünya bitki!'
- 'Tamam, küçük dediysek de oralara göre canım. Yine muhtemelen bizim köy kadar vardır. Belki daha büyük!'
- 'Yuhh!' diye bağırdı Vera, biran için kendisine hakim olamayarak. Hatta yorganını beline kadar indirmiş, neredeyse doğrulmuştu.
- 'Hahha.. Tamam tamam. Sakin ol. Kardeşini uyandıracaksın.'
Vera yerine geri kurulduğunda yaşlı kadın tekrar devam etti hikayeye.
'İblis çok kısa bir sürede taşın yayına varıverir. İçinde bulunduğu odanın her karışını ışıl ışıl aydınlatan taşı önce öyle bir inceler. Taşta göze çarpan ilk şey mavi teninin içerisinde beyaz beyaz dalgalanmasıdır. Çok hoş bir görüntüdür bu, ki onun da hoşuna gitmiştir zaten. Yine de bir sebepten ötürü taşı ellemeye pek gönülsüzdür. İsteksizce uzatır elini. Biran dokundu sanarak geriye çekilse de aslında dokunamamıştır. Şaşırır. Çünki taşın alacası ve yaydığı parıltı olduğundan daha büyük görünmesine neden oluyordur. Olduğundan daha büyük diyorum çünki, esasında cevizden dahi ileri gidemiyordur bu kristalimsi taşın boyutu.. '
- 'Ne? Ceviz kadar mı?' Yine şaşırdı küçük Vera. 'Yasak olacak kadar tehlikeli ve sadece ceviz kadarcık, ha?'
- 'Evet. Evet sadece ceviz kadarcık.' diye cevapladı yaşlı kadın sırıtarak. 'Ama marifet boyda değil Vera. Bunu da sakın unutma.'
Küçük Vera unutmamak için tekrarladı.
- 'Ha anladım! Demek marifet boyda değil.' Ne yazık ki anlayamamıştı.- 'İblis olayı kavradığında tekrar yeltenir. Bu kez daha kararlıdır ama bir yandan hala tereddüt içerisindedir. Eli bir türlü varamaz taşa. Kendisi dayanabilecek olsa da çekine çekine dokunabilecektir ancak..'
"Yaratan - Bak İblis. Bu odadaki cevher etrafa inanılmaz bir enerji yayar. Bulunduğu ortamdaki toprak bereketlenir, hava temizlenir. Yeni yeni canlıların türemesine vesile olur. Hatta, cevher yeteri kadar beslenmişse daha bir çok şeyi mümkün kılabilir. Ama hiçbiri karşılıksız değildir. Bunun için canlıların ruhunu, daha doğrusu ruhun bedene kattığı hayat enerjisini emer. Eğer civarda onu besleyecek azami miktarda ruh yoksa, çoğu ruh için yanında bulunmak bile ölümcüldür. Hele ki temas etmek, ölmesen dahi bir yasak çiğnendiğinden ruhta kötü bir iz bırakacaktır. Buna temas edebilecek kişi çok güçlü bir ruha sahip olmalı. Aksi takdirde parçalanır.
İblis - Yaradan'ım, böylesine müthiş bir yerde ne işe yarayacak ki bu cevher? Hem böyle bir tehlikesi söz konusuyken niye yarattınız ki?
Yaratan - Yarattık çünkü, her şeyin bir nedeni var İblis. En gereksiz gözüken şeyin dahi sizlerin idrak edemeyeceği görevleri var. Her şerde de bir hayr gizli. Bunun da zamanı gelecek elbet. Göreceksin. Hiçbir şey boşuna yaratılmadı! Hiçbir şey boşuna olmadı!"
'..Taşa dokununca İblis, artık hiç tereddüttü kalmamıştır. Adeta bir şeyi hatırlamışçasına kendinden emin, acelece taşı alır ve bekçi henüz ayılmadan hızla oradan uzaklaşır. Doğrudan dünyanın yolunu tutar. Lakin taşın cennetten çıkarılması tüm gücünü biranda serbest bırakmasına neden olur. Ve cevher İblis’in ellerinden kayarak dosdoğru tohumun gömüldüğü dağa çarpar. Küçücük taş koskoca dağda geniş çaplı bir kratere neden olur. Cennetin tohumu da beraberinde dağın derinliklerine gömülür.
Buralara dek kat edilmiş süreçten sonra, normalinde birkaç yüz yıl kadar beklemesi gerekir İblis'in. Tohumun filizlenmesi için. Ve elbette ki bir kaç gizli ritüel daha vardır ama en azından Kader'de bahsi geçen budur. İşin aslı tohum yine de filizlenmeyecektir. Çünki dünya toprakları halen bereketsizdir ve Enerji cevheri hiç hayat enerjisi emememektedir ki, görevini yapabilsin. Bunun için ise insan (hümaa) diyarıyla iç içe olan cin diyarına kapı açmalıdır.
Bu noktada İblis, ilk hatasını yapar. İyilik yaptığını sansa da hiçte iyi olmayacaktır bu. Ne mi yapar? Yalnızca tohumu filizlendirmesi için açması gereken kapıyı süreci hızlandırmak için vaktinden evvel açar. Nereden bilsin? Nihayetinde o da bir kul. Lakin bunun tek sonucu ne yazık ki, sadece Kader'in değişmesi olmayacaktır. Belki de en büyük etkisi, bu iki diyarın temelli birleşmesi olacaktır. Çok geçmeden bunu fark edebilse de artık iş işten geçmiştir..'
- 'Çünkü her şeyin bir zamanı var.' dedi Vera. Şu zaman olayını iyiden iyiye kavrayarak.
Yaşlı kadın kafasıyla onaylayıp devam etti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OURA
Fantasíaİnsan, her ne kadar muazzam bir düşünme kabiliyetine sahip olsa da onun bu gücü Yaratıcı'nın yarattıklarının ötesine geçemez. Yani insan bir şeyi hayal etti ise eğer, o muhakkak bir yerlerde vardır, ya da zamanın herhangi bir diliminde vardı. Aksi h...