Yol boyunca duyulan tek ses arada burnunu çeken Vildan’ın sesiydi. Ne kimse konuşuyor, ne de konuşmak için büyük bir istek duyuyorlardı. Vildan suçluydu. Yaptıklarını aşkı uğruna yapmış olsa da Eymen’e yalan söylemesi hiç iyi olmamıştı. Güvenini sarstığını biliyordu. Bir daha kendisine asla güvenmezdi. Affettirmek için bir yol düşünürken aklına bir kaç saat önce yaşadığı kötü tecrübe geldi. İlk seferinin muhteşem olacağını düşünmüştü her zaman. Mesut’u sevmişti. Ama o hayvan herif niyetini başka bir amaç uğruna kullanmıştı. Gözlerine tekrar yaşlar dolunca camı indirdi. Temiz havaya ihtiyacı vardı.
Yüsra bakışlarını önünden bir an olsun ayırmadı. Bugün yaşadıkları çok hızlı gelişmişti. İlk olarak Cemre’nin yerin dibine sokucu laflarına maruz kalmıştı.Arkasından Eymen ile boğuşmuş ve sonrasında Vildan’ın olayına sürüklenmişti. Yaşadıklarının kontrolünü kendi elinde tutamıyordu. Kontrol sürekli başkalarındaydı ve oda oradan oraya çarpıp dik durmaya çalışıyordu. Bedeninde bir şey yoktu ama ruhu erkenden yaşlanmıştı. Kolunu hafif oynatınca suratını sallandırdı. Bedenide yaralanmıştı.Kolundaki morluğu hep unutuyordu.
İstanbulun gecesinde arabayla akarken bir anda gözleri büyüdü. Nefesi göğüs kafesinde ağrı yapacak şekilde sıkıştı. Dehşetle ileri bakarken aslında düşüncelerine odaklanmıştı. Aklına Cemre geldi. Nasıl unutmuştu! Cemre’ye haber vermeden oradan ayrılmıştı. Ağzından inleme sesi kaçınca Eymen başını çevirip ona baktı.
Telaşla çantasını karıştırırken cep telefonunu eline aldı. Ekrana baktığında 20 tane cevapsız çağrı, 5 tane mesaj olduğunu gördü. Titrek parmağını arayan numaraların üzerinde gezdirirken beş tanesinin annesinden diğerlerinin Cemre hanımdan olduğunu gördü. Mesajlara geçip her birini okudu. Hepsi Cemreden geliyordu. Ve tek bir şey yazıyordu, kocaman bir ‘ KOVULDUN!’
“Olamaz...” dedi nefesini verirken.
“Ne oldu?”
“Beni affetmez,” dedi kendine kendine konuşan Yüsra. Eymen sorusuna böyle bir karşılık alınca daha da meraklandı.
“Kim affetmez?” Durgun çıkan sesi ikinci sorusu ile biraz daha yükselmişti.
“Nerden iş bulacağım ben şimdi?” Yüsra hala kendisiyle konuşuyordu. Tabi sesli konuştuğundan haberi ancak Eymen’in ona sesini yükseltmesiyle oldu.
“Yüsra ne mırıldanıp duruyorsun? Ne oldu?” diyerek bağırınca Yüsra oturduğu yerden sıçradı. Bir elini cama dayadı, bacak bacak üzerine atıp kapıya adeta yapıştı. Boş bulunduğu için Eymen’in çıkışından ürkmüştü.
“Ne bağırıyorsun ya?” derken Yüsra da ona bağırdı. Arka koltukta oturan Vildan gözlerini kurulayarak iki koltuğun ortasına doğru yaklaştı.
“ Bir şeyler söyleyip duruyorsun. Soru sorunca cevap vermiyorsun.”
“ İnsanların ilgisini bağırarak çekmek zorunda mısın?”
“ Güzellikle konuşunca çok karşılık veriyormuşsun gibi...” diye homurdandı. Yüsra komik pozisyonundan kurtulup koltuğa düzgünce oturdu. İşsiz kaldığına mı yansın yoksa bu sinir bozucu adamla hala yan yana oturduğuna mı bilemedi. Cemre’nin gönlünü almak için bir yol düşünmeliydi.
“Eee?” dedi Eymen sabırsızca. Yüsra düşüncelerinden istemsizce sıyrıldı.
Sabrı taşan bir ifade ile “Ne ee’si ya?” diye sordu.
“Neye böyle delirdin?”
“İşsiz kaldım!” derken bağırdı. “Mutlu musun? Senin düşüncesizce hareketinin sonucunda işsizim. Dön de kı... popona kına yak!”