18.Bölüm - Sezon Finali

2.1K 92 10
                                    

Uzun yıllar ikamet edilen evlerden farklı bir yerde kalındığı zaman insanda tedirginlik olurdu. Misafir olarak kalmak ayrıydı. Çünkü onun ne zaman biteceği belliydi ama kesin olmayan süre içinde tam olarak bilmediğin bir yerde kalmak tüm uyarıcıları açıyordu. Hele ki aynı evin içinde mantara karşı alerjisi olan dengesiz bir adamla kalınıyorsa...

Yüsra neredeyse toplam bin sayfadan oluşan oluşan dağınık dosyaları klasörlerine göre düzenlerken aklından bir çok fikirleri geçiriyordu. Ofisten gelirken bu kadar çok dosyayı getiren patronuna hiç hoş olmayacak kelimeler saydırıyordu içinden. 5 tane koca dosya ile uğraşmak hiç kolay değildi. Eymen,  teknolojinin geliştiği bir çağda hala kağıtlarla çalışan bir adamdı. Genç kız çaresizce başını salladı.

Eymen...

Yemekten sonra direkt olarak odasına gitmişti. Sağlığında bir sorun olup olmadığını anlamak için iki üç kere odasına gitmiş ve kontrol etmişti ama Eymen her seferinde iyi olduğunu söyleyerek gitmesini istemişti. Bir daha gitmemeye karar veren Yüsra da mutfağı toparladıktan sonra dağılmış olan dosyaları düzene koymaya karar vermişti.

Şimdi ise bu işe giriştiği için pişmandı. Biraz daha kağıtlardaki tarih ve konularını kontrol ederse gözleri şaşı kalacaktı. Gözlerini kısıp ovuşturdu. Gözleri kolundaki saate kaydı. Oda neydi? Sabahın 3 mü olmuştu?

“Allah’ım yarın kalkamayacağım...” diyerek sandalyeden fırladı. İnsan bir şey düşünerek elindeki işle uğraşınca zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordu. Son kalan kağıtlara göz attı. Yarın sabah yetiştirmesi mümkün değildi. Eğer devam ederse sabah kalkamayacaktı. Bu saate kadar Eymen’in gelip ona bir şey söylememesi çok ilginçti. Saatlerdir sandalyede oturmak sırt ağrılarına neden oldu. Omuzlarını oynatıp ağrıyı biraz azaltmaya çalıştı. Gözlerini tekrar ovuşturup telefonunu eline aldı. Salonun ışığını kapatıp odasına gitti. Yatmaya hazırlanırken aklına Eymenin neden ortalıkta görünmediğini getirdi. İçten içe aklını kemiren hain düşüncelerine esir olması işten bile değildi. Sonunda da öyle oldu. Pijamalarını giydikten sonra sessizce Eymenin odasına gitti. Uyuduğunu düşündüğü için kapıyı çalmadan yavaşça içeri girdi. Oda komodinin üzerindeki gece lambası ile loş bir ortamla aydınlanıyordu. Kafasını uzatıp yatağında yatan adama baktı. Ses tonunu düşürerek seslendi.

“Eymen Bey?”

Cevap gelmesini beklerken nefesini tuttu. Ama hiç bir kıpırtı yoktu. Bu saatte uyuması çok normaldi ama nedense içinde garip bir huzursuzluk vardı. İçeri bir adımla girip etrafına hızlı bakışlar attı. Sade bir odaydı. Yatağın karşı tarafında küçük bir kütüphanesi vardı. Kapıyı arkasından aralık kalacak şekilde itekledi. Yatağa döndü. Eymenin yüzü karanlıkta kaldığı için göremiyordu. Yatağın yanına gidip üzerine eğildi. Lamba diğer tarafından aydınlatıyor, Eymen ortada yattığı için yüz hatlarını göremiyordu. Niye bu kadar meraklandığını bilmeden biraz daha eğilerek yatağa oturdu. Adamın üzerine eğilirken alnında biriken küçük tanecikleri gördü.

Normal bir insanda bu kadar su olmazdı. Kaşlarını çatarak elini uzattı. Eymenin alnına yavaşça koyarken elleri titriyordu. Avuçlarına sıcaklık vurunca kaşları yukarı kalktı. Eymenin ateşi vardı ve üzerini değiştirmeden yattığı için gömleği su gibi olmuştu. Yüsra hemen kalkarak mutfağa gitti. Yemek hazırlarken gördüğü ilaç çekmecesini açarak ateş düşürücü bir şeyler aradı. Bir tasa soğuk su koyarak tekrar odaya gitti. Eymen bu sefer diğer tarafına dönmüştü. Yüz hatları tüm ayrıntısıyla gözler önündeydi. Yüsra hemen elindekileri komodinin üzerine bıraktı. Yatağa oturup Eymeni uyandırmak için hafif sarsıntılarla sarstı. Bir kaç denemesinden sonra Eymen kendine gelip uyku sersemi bir şekilde uyumak istediğini söyledi ve tekrar gözlerini yumdu. Yüsra ne yapacağını bilemiyordu. En sonunda bezi ıslatıp alnına koyarak ateşini düşürmeye başladı.

BENİMLE DANS ET!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin