24022019 ~ 0154~~~
Okuldan henüz yeni çıkmış olan genç, koşarak part-time çalıştığı kafeye yetişmeye çalışıyordu.
Aldığı ceza yüzünden geç çıkmıştı.
İşini kaybetme tehlikesinin verdiği korku ve öfkeyle koşarak indiği yokuşa, bağırarak eşlik etmişti.
Başı deli gibi ağrıyordu.
Düşünmekten kaybolmuştu zihninde...
Her şey üzerine geliyordu.
Yok yere aptalın biri yüzünden ceza almıştı.Cidden bıkmıştı, her şeyden...
Nihayetinde yokuşun sonunda yanlış bir yola sapmış yorgun genç, tüm bedenini yolun ortasına bırakmıştı.
Gelen geçen bir araba yoktu zaten, sorun değildi.
Hem olsa bile, ölür kurtulurdu.
Pes etmişti.
Her yeri ağrıyor, hiç bir şey yapmak istemiyordu.Canı yanıyordu, yorgun ve kaybolmuştu.
Okuldan çıkmadan önce işine yetişmesi için sadece on dakikası vardı. Yetişemeyeceğini bildiği halde en azından denemişti.
Ve beklediği üzere yetişememişti.Ter içinde kalmış göğsü hızla kalkıp iniyor, nefes almakta zorlanıyordu.
Kışın ortasında kavurucu bir güneş vardı, sanki sadece Wonwoo'nun üzerindeydi bu güneş...
O anda gelen serin rüzgar, Tanrı'nın kendisine acıyıp verdiği bir hediye olabilir miydi?
Hayır.
Yorgun beden, serin rüzgarla birlikte gelen çiçek kokusuyla derin ve rahat bir nefes almıştı.
Asıl Tanrı'dan gelen hediye bu olmalıydı.Bir kaç saniyeliğine dahi olsa huzurla doldurmuştu ciğerlerini bu koku...
Rüzgarın estiği yere kafasını çevirdi hafifçe.
Esintinin birlikte getirdiği güzel kokunun geldiği yer, kimsesizler mezarlığından buram buram burnuna doluyordu.
Ters olan şey ise... Hiç bir mezarın üzerinde herhangi bir çiçek yoktu.
Belkide yerde uzandığı için göremiyordu fakat kim kimsesizler mezarlığına çiçek bırakırdı ki? Burada kimsesi olmayan insanlar vardı.Hala yerde uzanmaya devam ederken bakışlarını bir süre daha bu mezarlıkta gezdirdi.
Bakımsız bir yer gibi görünüyordu...
Bakımsız olan bu yerden gelen güzel çiçek kokusu hala başında dönüp dolanıyordu..."Tanrım... Çok güzel."
~~~
24022019 ~ 0216
Syglr
Svglr