Günümüz
Rüzgarda genç kızın sarı saçları savruluyor, alnından soğuk terler akıyordu. Kendisini boğazından sıkıca kavramış binadan aşağıya atmak için hazırlanan çocuğa yaşlı gözleriyle bakıyor, nefes alabilmek umuduyla boğazındaki elini sıkı sıkı tutuyordu. Orada, o şekilde ölmeyi istemiyordu.
Karşısındaki çikolata rengindeki gözlere bakmış, zorlukla yutkunmuştu. Öfkeden çok nefret ile bakıyordu suratına. Bu da canını daha çok acıtıyordu.
"N-Nefes alamıyorum... Lütfen."
Bir kaç dakika daha öylece durmalarının ardından genç çocuk kızın boğazındaki parmaklarını gevşeterek gerilemiş, ellerini dağınık dalgalı saçlarına geçirerek binanın tepesinden şehire ne yapacağını bilemez bir şekilde uzun uzun bakmıştı.
Genç kız çatının ucundan uzaklaşarak derin nefesler almış, acıyan boynuna elini götürmüştü. Moraracağına adı kadar emindi. Fakat o esnada bu umurunda bile değildi.
Kendisine arkası dönük çocuğa bakmış, bir şey demesini beklemişti. Ama o sessizliği seçiyordu.
"Bunu sana söyleyemezdim. Söz vermiştim! Hem sana böyle bir şeyi nasıl söyleyebilirdim ki?"
Çocuk bir hışımla kıza dönmüş, yanına ilerleyerek yüzünü yüzüne eğmiş, işaret parmağını göğsüne bastırmıştı. Kelimeleri resmen tükürerek söylüyordu.
"Bana söylediğin her şey yalanmış. Her şey! Gerçekten dostum değilmişsin bile! Ben ne diyeceğimi bile bilmiyorum!"
Kızdan tekrardan uzaklaşarak elleri ile yüzünü ovalamış, yeniden büyük bir sessizliğe bürünmüştü. Genç kız ne düşündüğünü her şeyden çok bilmek istiyordu.
Aradan geçen bir kaç dakikanın ardından genç kız dayanamamış, bir kaç büyük adım ile karşısında dikilmişti. Fazla zamanı yoktu ve bunu bir an önce çözüme kavuşturmak istiyordu.
"Lütfen bir şey söyle. Herhangi bir şey." Demişti genç kız zorlukla, neredeyse yalvarırcasına. Gözleri karşısındakinin her bir hareketini takip ediyor, vereceği cevabı merakla bekliyordu.
"Peter..." Sesi fısıltı gibi çıkmıştı. Çocuk hiçbir şey demiyor, sadece suratına bakıyordu. O arkadaşıydı. Belki de hayatında önemli bir yere koyduğu tek kişiydi. Ama onun gözlerinde öfkeden başka bir şey göremiyor, bu da ağlamak istemesine sebep oluyordu.
Göz yaşlarını daha fazla tutamazken titreyen elini yavaşça öne uzatmış, Peter'a yalvarmamak için kendisini zaptetmeye çalışmıştı. Cevabı olumsuz olursa ne yapacağını bile bilmiyordu. Hayatında kendisini olduğu gibi seven tek kişiyi de kaybetmek istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Friends or Enemies/Peter Parker
Fanfiction"Peter..." Demişti neredeyse fısıldayarak. Karşısındaki çocuk hiçbir şey demiyor, sadece suratına bakıyordu. O arkadaşıydı. Belki de hayatında önemli bir yere koyduğu tek kişiydi. Ama onun gözlerinde öfkeden başka bir şey göremiyor, bu da ağlamak is...