Günümüz
Genç kız karnında hissettiği sızı ile yüzünü ekşitmiş, tonlarca ağırlıktaymış gibi hissettiği göz kapaklarını ağır ağır aralamıştı. Bulunduğu odadaki parlak beyaz ışık gözlerini acıtırken sıkıca geri kapatmış, bir süre öyle beklemişti. Nerede olduğunu bilmiyor, neden ölü gibi hissettiğini hatırlamıyordu.
Yeniden gözlerini aralayarak ışığa alışmaya çalışmış, başını yattığı yerde sağa sola çevirerek etrafına bakınmıştı. Yanındaki askıda asılı duran serum torbalarından ve yaşam destek ünitesinin kesik bip seslerinden hastane odasında olduğunu anlayabilmişti.
Yüzüne takılı oksijen maskesini güçsüz parmakları ile çekiştirerek çıkarmış, derin nefesler alarak birilerini çağırmak için dudaklarını aralamıştı. Fakat sesi çıkmıyordu. Boğazı acıyordu ve dili bir zımpara kağıdı gibi kupkuru olmuştu.
Bulunduğu odanın kapısı yavaşça açılıp içeriye elinde ilaç tepsisi ile giren kız kaşlarını hayretle kaldırarak yatağın yanına hızlıca varmıştı.
"Bayan Gallagher? Nasıl hissediyorsunuz? Beni duyabiliyorsunuz, değil mi?"
Meredith olumlu anlamda başını sallayarak kendisine eğilen yüze bakmıştı. Hemşire olmak için fazla genç diye düşünmüştü. Uzun kahverengi saçlarını tepesinde sıkıca atkuyruğu yapmış, koyu çerçeveli gözlükler takmıştı. Gözleri boynuna asılı yaka kartına kaydığında düşüncesini doğrulamıştı. Stajyerdi.
"S-Su alabilir miyim?"
Kız başıyla onaylayarak odanın diğer ucundaki masaya ilerlemiş, pet şişedeki suyu açarak yatakta yatan kızın dudaklarına yaklaştırmıştı. Bir kaç yudum aldığında boğazındaki acının az da olsa dindiğini hissetmiş, rahatlamıştı.
"Ben gidip hemşireyi çağırayım. Lütfen kalkmaya çalışmayın. Dikişleriniz atabilir."
Genç kız hızla odadan çıkıp bir kaç dakika içerisinde yanında beyaz önlüklü, yaşlı bir kadın ile geri gelmişti. Buğday tenli, aklaşmış kısa kıvırcık saçlı bir kadındı.
"Bu kadar erken uyanmanı beklemiyorduk. Bizi şaşırttın açıkçası." Hemşire içten bir gülümseme ile hasta başlığının yanındaki dosyaya bir kaç şey karalamaya başlamış, ardından seruma bir ilaç enjekte etmişti.
"Bu ağrılarını hafifletir. Şimdi hastane polisine haber vermem gerekiyor. İfade verebilirsin, değil mi?"
Meredith çatık kaşlarla karşısındaki kadına bakmıştı uzun uzun. Neler olduğunu zar zor hatırlamıştı. Vurulmuştu. Kızını rehin aldıkları bir FBI ajanı tarafından vurulmuştu. Kelvin'den yardım istemişti. Ama o kendisini görmezden gelmişti. Umrunda bile olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Friends or Enemies/Peter Parker
Fanfiction"Peter..." Demişti neredeyse fısıldayarak. Karşısındaki çocuk hiçbir şey demiyor, sadece suratına bakıyordu. O arkadaşıydı. Belki de hayatında önemli bir yere koyduğu tek kişiydi. Ama onun gözlerinde öfkeden başka bir şey göremiyor, bu da ağlamak is...