Bölüm 6

15 1 2
                                    


Geçmişten...

Zaman geçtikçe zamanımı kitap okuyarak veya müzik dinleyerek geçiriyor hatta anneme yardım ediyordum doğrusu evin çoğu işini yapmaya başlamıştım....

Yalnızlık içten içe tüketiyor acı ilmek ilmek kalbimi deliyordu. Sormaktan o kadar korkuyordum ki kendime. Ben bu hayatı mi istiyorum? Ben bu muyum diye...

Bir soru tüm her şeyi değiştirebilir miydi ki ? o kadar korkuyordum eminde değilim aslında. Gözlerim her zaman sağanak yağmurlu, kalbim gökgürültülü, beynim ise deprem bölgesiydi ama dışardan görünen sadece boşluktu sadece boşluk...

Sol elimin avuç içini yüzüne doğru kaldırdım göz hizama doğru ve dikkatle kader, alın çizgilerime yeşim gözlerimi indirdim. Bazı çizgilerin sonu yok gibiydi belkide çıkmaz sokak gibi ya da sadece kısaydılar bilemiyorum. Ama eşsiz olduklarını biliyorum.

Bunu bildiğim gibi geleceğin ne getireceğini bu çizgilere bakarak bulmaya çalışan geri zekaları anlamıyorum. Aslında bulmaya çalışan değilde ona gelenler geri zekalıydi veya çaresiz olduklarını düşünüyorum.

Çünkü çaresizliğin insana neler yaptıracağını çok iyi biliyorum. Şuan canım önünde karşı binadaki kadınlara bakarken onlarin ya geri zekalı ya da çaresiz olduklarını biliyor ve içten içe 1. dediğimin olmasını diliyorum. Çünkü çaresizlik cehennemin cennete hasretliği kadar çok can yaktığını en iyi bilenlerdenim.

Bir süre etrafı çizik ve çatlaklardan oluşan çerçeveli canım etrafından ayrılmadım. Daldım. Daldıkça en son göz bebeğimin baktığı yer pencere çerçevesiydi aslında çerçeve bendim.

"Efillll" seslenen annemin yanına gittiğimde bir elinde bıçak bir elinde soğan sağ gözü açık sol gözü kapalı kıyamadığım göz yaşları elma yanağında göçmenlik yapıyordu. İnanin bu tablo masumluğun resmedilmiş haliydi.

"Bugün yemekte ne var " diye sorduğum da bana bakışı çok komikti. "Tam bana ver" deyip elindeki malzemeleri alıp ocak başına geçmiştim.

"Menemen" dedi "melemen" olmasın o diye sorduğumda en az 20 dk bunun tatlı tartışmasını yapmışızdır kesin.

Önce elime yayvan tabanlı bir tencere aldım içine gerekli kadar yağ ve soğanları koyup aygazı yaktım ve sonra ağzını kapayıp ocağın altını kıstım bir yandan biber ve domatesleri yıkamaya başladım. O sırada televizyondan güzel bir şarkı çalıyordu..

İçimde kaleler inşa ettim kırılmamak adına
Harcına gözyaşı döktüm daha da sağlam olsun diye
Şimdi yarattığım zindanlarda ışıksızım

Kaçtım kendime saklandım her küstüğümde
Vazgeçtim aynalardan vakitsiz uykularda
İnsan kendine rağmen yaşamayı bilmeli bazen

Benmişim kendimden bir korkak yaratmışım
Kendimi korurken en çok ben ürkütmüşüm
Benmişim kendimi savunurken en çok hançerleyen
Bir meçhul olmuşum failim ben
Ama beni bana küstüren, beni bana kırdıran
Kalpsizin hiç suçu yok mu?

(Nev Benmişim adlı şarkısı)

Bu şarkıyı sevdim. Yıkadığım malzemeleri tahta üzerinde kesip ilk biberleri attım sonra biberleri yumuşaması ile domatesleri ekledim ve kapağı kapattım bir yandan da demli bir çay bence güzel olurdu ocağa çay furdum. Annemin koltuk üstünde kıyafetleri katladığını gördüğümde ezan okunuyordu....

BİZ Masum Muyuz? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin