Bağırışlar yüzünden gözlerim açılırken yatakta doğruldum. Ne oluyor ya? Tek gözüm açık bir şekilde sesin kaynağına ulaşmaya çalıştım. Bu ses yan odadan geliyordu. Battaniyeyi kenara atıp, ayağa kalktım. Çıplak ayaklarla odanın kapısına giderken bir an önce şu sesin kesilmesini istiyordum. Bir elimle başımı kaşırken, Can'ın odasının kapısına vurdum. Bir süre sonra sesler kesildi ardından kapı açıldı.
Kapıda Can gözükünce başımı kaldırdım. Derin nefes alırken konuştu. "Ne var?" kafamı onun yanından uzatıp içeriye baktım. "Kavga falan mı var? Bu kadar gürültü başka nedenden dolayı çıkmaz." içeride herkes toplanmıştı. Nil'i görünce zaten yüzümü buruşturup, kafamı geri çektim. "Sana ne?" gözlerim kocaman açıldı. Uykulu ve sinirli halim birleşmişti. Umarım ortaya büyük kaos çıkmazdı.
"Nasıl sana ne ya? Uyuyoruz burada!" dedim büyük bir sinirle. Önce arkasına baktı daha sonra odadan çıkıp, kapıyı kapattı. "Bana bak kızım, uzak dur benden! Etrafımda dolaşıp durma." sözleri uykumu dağıtırken ellerimi yumruk yaptım. Şu an ona burada en ağır kelimeyi söylerdim ama kavga çıksın istemiyordum.
Derin bir nefes alıp, ellerimi açtım ve Can'ın göğsüne koyarak onu ittim. "Ne halin varsa gör!" onun yanından ayrılıp odama geçtim. Uyku falan kalmamıştı. Derin bir nefes alıp, balkon kapısına gittim. Bugün bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Bu gerzeklerin neden evde buluştukları belli oldu. Yağmur yağdığı için dışarı çıkamıyorlardı.
Kapı çaldığında Can olduğunu tahmin ederek bağırdım. "Ne var?" ama gelen kişinin Can değil, Nil olduğunu görünce daha çok sinirlenmiştim. Bakışlarım öfkeyle kavrulurken tamamen ona döndüm. "Ne istiyorsun?" kapıyı kapatıp bana doğru yaklaştı. "Hiç..." dedi beni baştan aşağı süzerken. Bu kızın her hareketi mi iğrenç olurdu. "Şimdi de Can'ı bu kıyafetlerle mi baştan çıkarmaya çalışıyorsun?" ağzım açık bir şekilde ona baktım.
Üzerimde kısa şort ve kolları uzun bir tişört olabilirdi ama Can'ı etkilemek gibi bir düşünce geçmemişti. "Yine ne saçmalıyorsun sen?" gerçektende saçmaladıkları gereksizdi. Derin bir nefes alıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım.
"Diyorum ki, Can böyle kızlara bakmaz." onun bu dediğine güldüm. Sinirlenmem lazımdı ama sadece güldüm. Elimle üzerini gösterip, "Neden sana bakmadığı belli."dedim. Şaşkınlık gözlerine ulaşırken ben daha çok güldüm.
"Sen var ya sen..." daha cümlesini tamamlamadan kapının eşiğinden Can'ın sesi geldi. "Ne oluyor burada?" Nil gözlerini sımsıkı kapatıp, kendini sakinleştirmeye çalıştı. Onun bu hali gülmemi sağladı. Resmen kıvranıyordu.
"Can," dedi ona dönerek. Can bir bana bir Nil'e bakıyordu. "Bu kız seni bu kıyafetlerimle etkileyeceğimi düşünüyor." gözlerim kocaman açılırken ağzımdan şaşkınlık nidası döküldü. "Ne!" Önce Nil'e sonra Can'a baktım. Can ile aram zaten kötü birde bu kızın söyledikleri araya tamamen buz koyacaktı.
"Can yemin ederim bunları kendisi söyledi. Seni böyle baştan çıkaracağımı düşündü ve bana hakaret etmek için geldi. Yemin ederim ben söylemedim." Can bir bana bir Nil'e baktı. Ne söyleyeceğini bilmeyecek haldeydi. Derin bir nefes alıp, kapıyı tamamen açtı. "Nil, uğraşma şu kızla hadi odaya gel. " işte orada bütün söyleyeceklerim dilime dolandı. Ne dersem diyeyim Can, beni kendisine aşık olarak bilecekti.
Ben sessiz kalırken önce beni bir süzdü sonra dudağının kenarında küçük bir çukur oluştu. "Böyle bir klişe ile beni elde edemezsin." son cümlelerini söylerken arkasından yıkılan bir enkaz bırakarak, odadan çıktı. Başımı havaya kaldırıp gözlerimi kırpmamaya çalıştım. Ağlamak istemiyordum. Değmeyecek insanlar için ağlamak istemiyordum.