Merhabalar...
Bir Sonbahar Meselesi, yeniden bir sonbahar hikayesiyle devam ediyor.
İlk kitap çok ilgi aldığı için seriye bağlamak istedim. Sanırım devamıda gelecek. Umarım devamı da ilki kadar sevilir...
"Acını daha da fazla hissediyorum, nerdesin ay parçası?"
Kapının ritmik zil sesiyle yavaşça ayağa kalktım. Kaç saattir kapalı televizyonun karşısında oturduğumu bilmiyordum. Hava çoktan kararmış, gece bütün sessizliğiyle sinmişti hiçbir köşesinde yaşam belirtisi olmayan bu eve.
Geceleri ışığı yakmıyordum. Her gece eve girdiğimde, yıllardır kapalı olan televizyonun karşısına oturup sadece düşünüyordum. Yıllardır her gece aynı şeyi düşünüyordum sonra fark etmeden uyuyup, her sabah alarm gibi aynı saatte uyanıyordum.
Yaşıyordum, yaşanıyordu bir şekilde. Bunca zaman geçmesine rağmen, ona aşık olan kalbim olmamasına rağmen, acıyı hergün sanki ilk günmüş gibi hissediyordum sol tarafımda.
Ona sadece zayıf kalbimle değil, var olan her şeyimle aşık olduğumu biliyordum.
Sanki o burdaymış ve uyuyormuş gibi onu rahatsız etmek istemezcesine sessiz adımlarla kapıya doğru ilerliyordum.
Kapıyı açtığım an, esen sert rüzgârla irkilmiştim. Takvime bakmıyordum; günleri, ayları bilmiyordum ama bu mevsimi içimde estirdiği rüzgârlardan tanıyordum. Tanıyordum ve yeniden ürperiyordum.
Etrafa baktım, gelen giden kimse yoktu. Rüzgâr sesinden başka bir ses yoktu. Zaten buraya geldiğimden beri ilk defa zilin sesini bu gece duyuyordum ya da duymuyordum sadece deliriyordum.
Kapıyı kapatacağım sırada, kapının önünde duran siyah kutuyu fark etmiştim. Üzerinde beyaz bir mektup vardı.
Kutuyu içeriye aldım. İçeriye girerken ışığı yaktım. Karanlığa alışan gözlerim aydınlığı sevmemişti.
Mektuptan önce kutuyu açtım. Küçük bir saksının içinde beyaz papatyalar vardı. Şaşırmıştım.
Bu mevsimde papatyalar solmuyor muydu?
Muhtemelen yanlış adrese gelmiş bir hediyeydi. Elime aldığım küçük mektubu açıp açmamak konusunda tereddütte kalmıştım.
Zaten ertelediğin şeyler yüzünden bu halde değil misin Hana?
Evet ben onu ertelemiştim, ben aşkımı öleceğimi düşündüğüm, sonunda onu kaybettiğim hastalığım yüzünden ertelemiştim ama bu aynı şey değildi.
Mektubu açarken ellerimin titrediğini hissediyordum. Bu tuhaftı, benim ellerim en son onun mezarını ilk defa gördüğümde titremişti.
Mektubu açtım. İçinde ufak bir not kağıdı vardı. Bacaklarım titriyordu. Nefes almaya çalışıyordum. Daha önce gördüğüm hiçbir yazı, onunkine bu kadar benzemiyordu. Gerçi daha önce gördüğüm hiçbir şey ona benzemiyordu.
" Bir sonbahar mevsiminde geldim sana.
Bir sonbahar ayında papatyalar yetiştirdim senin için.
Sende benim için gönlünün en kurak topraklarına onları eker misin?"
-BÖLÜM SONU-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌼BEYAZ PAPATYALAR🌼 P|J|M🌼TAMAMLANDI🌼
FanfictionBir sonbahar mevsiminde, beyaz papatyalar ekmiştin en kurak çöllerime... 2. Kitap