Mavi kadar s'ONSUZ

1.4K 171 44
                                    

15 bölüm dedim ama sona yaklaşıyor  gibiyiz 😢

Bu şehirde sen varsın, ben varım ama artık biz yokuz.

   Gözlerimi yoğun bir bulanıklıkla açmıştım. İdrak edebildiğim  tek şey bir hastane odasında olduğumdu. Buraya nasıl, ne şekilde geldiğimi dahi bilmiyor, üstelik hatırlamıyordum ama bildiğim bir şey vardı; o da kesinlikle olmak istediğim  yerin  burası  olmamasıydı.

   Oda boş ve gece lambasının aydınlattığı  kadar aydınlıktı. Kaşlarımı çatıp, sızlayan  ellerime indirdim bakışlarımı, ikiside avuçlarımı kapatacak  şekilde sarılıydı. 

  Ayağa kalktım yavaşça, ben burda olmak istemiyordum, buraya ait değildim.

  Ayağa kalkmam ile beraber kolumdaki serum seti iyice  gerilmişti, serumun varlığı  ile bende gerilmiştim. Elimden geldiği  kadarıyla  serumun setinden çekip, çıkardım kolumdaki damar yolunu. Kapıya doğru ilerlerken kolumdan damlayan kanlar düşüneceğim  son şey bile değildi.

Halbuki düşünmem gerekiyordu, kaybettiğim tek bir damla kan bile beni ölümün kıyılarına büyük bir hız ile yaklaştırıyordu.

  Kapının  kulubuna bastırdım  avuç içlerimi, kapının açılması için. Hiçbir yaram kalbimdeki kadar sızlamıyordu.   

  Kapının  önündeki çocuk beni gördüğü  an bana doğru hızla adımlamaya  başladı. Adımlarım onun tersi yönü  seyrediyordu.

"Hana!"

Diye  seslendi. Sanki adım Hana değilmişçesine yürüdüm ardıma bakmadan ama adımın Hana olduğu gerçeği kadar biliyordum arkamda olduğunu.

"Neden böyle  yapıyorsun?"

  Dedi sitemkâr sesiyle. Bu sorunun benzerini benim sormam gerekmez miydi? Gerekmezdi çünkü  konuşmayacak  kadar kızgın, bir o kadar  da kırgındım  hepsine, herkese.

  Aniden kararan gözlerim ile duvardan güç  almak adına  elimi duvara yasladım. Bir an önce çıkmalıydım bu hastaneden. Hastaneden çıkar çıkmaz  ölecek  olsamda çıkmış olmalıydım burdan. Ben kendi yalnızlığımda ölmek istiyordum.

Ben kendi  karanlığımda  boğulmak  istiyordum. Tıpkı eskiden olduğu  gibi, tıpkı  Jimin'den öncesi gibi.

  Kolumu tuttu tanışmadığım ama bir o kadar tanıdığım çocuk. Olan bütün  gücümü  kolumu ondan kurtarmak  adına  harcasamda  benden  güçlüydü. Saniyeler içerisinde bedenim havalanmış,  çıktığım odaya doğru tekrar geri dönüyordu.

"Bırak beni..."

Sahi sesim neden bu kadar güçsüz  çıkıyordu? Neden ses tonumu biraz daha yüksek tutsam ölecek gibi hissediyordum?

"Bırakmayacağım. Kendine bunu yapmana izin vermeyeceğim."

  Madem kötü  olduğumu  biliyorlardı neden o gelmemişti? Bu kadar mı değersizdim onun için? Bu kadar mı yük oluyordum hayatına, benden kurtulmak isteyecek kadar?

"Ölmeme izin ver Taehyung..."

Dedim aldığım  nefesler  kendime bile yetmiyordu ama ben birkaç  bir şey daha söylemek istiyordum.

"... Zaten yaşamıyorum. Bırak da bu acı artık bitsin."

  Ben ağlıyordum, o sessizdi. Yatağa  yerleştirirken  bedenimi, konuştu sessizce fısıldar gibi.

"Ben izin versem, o izin vermez."

 Adını söyleyemeyecek olsam bile duymak isterdim. Buraya  geldiğinde  seninle konuşmayacak olsam bile varlığını yeniden hissetmek  isterdim.

"Mutlu mu?"

Merak ediyordum, gerçi merak ettiğim bir çok şey vardı  ama içlerinden en çok merak ettiğim  buydu.

  Uzandığım  yerin tam karşısında duruyordu  Taehyung. Onun yerine  son gecem de seni görmeyi isterdim.

"Değil."

Dedi mahçup bir tonda. Yüzünde öyle bir ifade vardı  ki sanki tüm bu olanların  sorumlusu oydu ya da bütün  sorumluluğu  üstlenmek istiyordu.

"Mutlu olmasını isterdim."

Bunca acıya rağmen o benim aksime benden daha mutlu olsun isterdim. Zaten seven, koşullar ne olursa olsun sevdiğinin mutlu olmasını  istemez miydi?

  İsterdi değil mi? Yoksa ben mi yanlış  tanımlıyordum sevgi kelimesini?

O konuşmuyordu zaten benim de konuşmaya mecalim yoktu. Yorgun hissediyordum, uyumak istiyordum. Gözlerim son kez kapanmadan, gözlerimin önüne gelen mavi deniz manzarası ile son bir şeyler söylediğimi anımsıyordum.

"Gökyüzü kadar mavi, Mavi kadar s'ONSUZ."

-BÖLÜM SONU-

🌼BEYAZ PAPATYALAR🌼 P|J|M🌼TAMAMLANDI🌼Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin