GERÇEKLER

1.4K 174 73
                                    

FINAL'e son 1 bölüm.

Yapabildiğiniz  kadar çok yorum yapın lütfen. Artık bu seriye  veda  etmek  üzereyiz ❤

Keyifli okumalar...
   Saatler geçmişti üzerinden ben yatağın bir kenarında oturuyordum, o ise karşıda  ki sandalyede. Son söylediğim  sözlerin üzerine söyleyebileceğim  başka hiçbir şey yoktu. Ona, onsuz geçen günleri  anlatmak istemiyordum. Aşıktım fazlasıyla ama düştüğüm  bu acınalısı durumu gözlerinin  önüne  sermeye hiç niyetim  yoktu.

"Git."

Dedim içim  acıyordu. Daha kaç saat böyle  hiçbir şey söylemeden bekleyecektik ki? En doğrusu bu değil miydi? Zaten isteseydi çok daha önce gelirdi.

"Bugüne kadar nerdeysen  şimdi de oraya git. Benim sana ihtiyacım  yok. "

  Yüzüme baktığını  biliyordum. Yüzüne bakarsam ağlardım, ağlamak istemiyordum.

"Açıklayabilirim."

Dedi sesinin en sakin tonuyla. Bu durumu kurtarabilecek hiçbir açıklama olamazdı  fakat ben yine de hâlâ bir şeylerin mucizevi bir şekilde düzelmesini umut ediyordum.

Sessizliğimden cesaret alarak konuşmaya devam etti.

"Ben..."

Yüzüne baktığım  an da duraksayıp, bakışlarını yere indirmişti. Park Jimin içimde kurduğu bütün  dünyayı tam da şuan bir hareketi ile yok ediyordu. Bıraktığı parçaları alıp kara deliklere atıyor ve bilinmez bir yol çiziyordu kaybolan benliğime.

"Benim bir KPOP  şirketi ile anlaşmam var Hana.  Bu yıl içerisinde çıkış yapacağız  ve bundan iki yıl önce bir sözleşme imzaladım ben. "

  Gözlerimin içine baktı.

"Yani gitmem gerekiyordu, anlıyorsun  değil mi?"

Kaşlarım çatılmıştı. Ne demek istiyordu? Seni ve acılarını sonu belli olmayan  kıytırık bir şirkete mi sattım demek istiyordu? Ben mi yanlış  anlıyordum?

"Ne demek bu?"

  Ayağa kalkıp  yatağın  diğer ucuna usulca  sindi.

"Benim buna gücüm  yetmezdi. Benim seni kurtarmak  için paraya ihtiyacım  vardı."

  Ellerim titriyordu ve bense daha fazla düşünmemek için aklını yitirmiş insanlar gibi titreyen ellerime bakıyordum.

Yaklaştı.

"Hana."

Bakışlarımı titreyen ellerimden yüzüne  çevirdiğimde, gözlerimin içine bakıyordu.  Ellerimin titremesi dursun diye var gücümle  altımdaki çarşafı sıkıyordum.

"Ben sözleşmeyi fesh etsem, buna gücüm yetmeyecekti. Sözleşmenin kurallarına  göre ise seni göremezdim, sen de dahil dışarıdan hiç kimseyi."

   Bu açıkladığı  şey  bütün  acılarımın  bitmesi için yeterli bir sebep miydi? Gidişi  çare  mi olmuştu  hastalığıma? Hani çare  olduysa  ben yine neden burdaydım?  Kaderdi bu anlamıyordu. O ayırdıkça yollarımızı hayat bir şekilde  birleştiriyordu. Peki şimdi ben, o böylesine gözlerimin içine bakarken affetmem için, kadere güvenip şuan da terk mi etmeliydim burayı? Belki de bu son şanstı, ölmeden önce  ölüme yakın saydığım  nefeslerim  ile Yüce Tanrı'dan dilediğim  son şanstı ve ben şuan göz temasımızı bozup ayağa  kalkarak ömrüm boyunca bana adanmış olan  son şansı  geri tepiyordum.

  Sessizce ilerlerken  koridora doğru, bu kez ben kadere  güvenip  çekip  gidiyordum  ömrünün en güzel  yıllarından  ve biliyordum ki bir gün  yaşanacak bir şeylerimiz  var ise Tanrı en güzel haliyle sunacaktı önümüze. O gün geldiğinde  ne ben bu kadar kırgın  olacaktım, ne de o bu kadar mahçup, ikimizde bir ayrılık  geçirmiş  sevdalılar kadar yıpranmış  ve aşkı bekleyen, birbirini özlemle bekleyen insanlar olacaktık. Yani ben öyle umuyordum.

  Vedaları sevmedim. Sevmeyecektim. Onun da sevmesini istemiyordum. Zaten gidişinden belli o da pek sevmiyordu. Diyecek pek bir şey yoktu bizi birleştiren bu hastanenin sessiz koridorlarından ayrılırken, diyecek pek bir şey  yoktu ama sarılacak çok şey  vardı ve hatta gülünecek de ama bu kez ayrılığı  ben seçiyordum  kendi ellerimle, çünkü biliyordum ki; bildiğim  kader bu kez benimle oynuyordu.

Ben öleceğim, sen bunu bilmeyeceksin. Gönlüne  ektiğin beyaz papatyalar, hiçbir  zaman solmayacak hep  bir umut bekleyecek orada.

-BÖLÜM SONU-

🌼BEYAZ PAPATYALAR🌼 P|J|M🌼TAMAMLANDI🌼Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin