FINAL'e son 1 bölüm.
Yapabildiğiniz kadar çok yorum yapın lütfen. Artık bu seriye veda etmek üzereyiz ❤
Keyifli okumalar...
Saatler geçmişti üzerinden ben yatağın bir kenarında oturuyordum, o ise karşıda ki sandalyede. Son söylediğim sözlerin üzerine söyleyebileceğim başka hiçbir şey yoktu. Ona, onsuz geçen günleri anlatmak istemiyordum. Aşıktım fazlasıyla ama düştüğüm bu acınalısı durumu gözlerinin önüne sermeye hiç niyetim yoktu."Git."
Dedim içim acıyordu. Daha kaç saat böyle hiçbir şey söylemeden bekleyecektik ki? En doğrusu bu değil miydi? Zaten isteseydi çok daha önce gelirdi.
"Bugüne kadar nerdeysen şimdi de oraya git. Benim sana ihtiyacım yok. "
Yüzüme baktığını biliyordum. Yüzüne bakarsam ağlardım, ağlamak istemiyordum.
"Açıklayabilirim."
Dedi sesinin en sakin tonuyla. Bu durumu kurtarabilecek hiçbir açıklama olamazdı fakat ben yine de hâlâ bir şeylerin mucizevi bir şekilde düzelmesini umut ediyordum.
Sessizliğimden cesaret alarak konuşmaya devam etti.
"Ben..."
Yüzüne baktığım an da duraksayıp, bakışlarını yere indirmişti. Park Jimin içimde kurduğu bütün dünyayı tam da şuan bir hareketi ile yok ediyordu. Bıraktığı parçaları alıp kara deliklere atıyor ve bilinmez bir yol çiziyordu kaybolan benliğime.
"Benim bir KPOP şirketi ile anlaşmam var Hana. Bu yıl içerisinde çıkış yapacağız ve bundan iki yıl önce bir sözleşme imzaladım ben. "
Gözlerimin içine baktı.
"Yani gitmem gerekiyordu, anlıyorsun değil mi?"
Kaşlarım çatılmıştı. Ne demek istiyordu? Seni ve acılarını sonu belli olmayan kıytırık bir şirkete mi sattım demek istiyordu? Ben mi yanlış anlıyordum?
"Ne demek bu?"
Ayağa kalkıp yatağın diğer ucuna usulca sindi.
"Benim buna gücüm yetmezdi. Benim seni kurtarmak için paraya ihtiyacım vardı."
Ellerim titriyordu ve bense daha fazla düşünmemek için aklını yitirmiş insanlar gibi titreyen ellerime bakıyordum.
Yaklaştı.
"Hana."
Bakışlarımı titreyen ellerimden yüzüne çevirdiğimde, gözlerimin içine bakıyordu. Ellerimin titremesi dursun diye var gücümle altımdaki çarşafı sıkıyordum.
"Ben sözleşmeyi fesh etsem, buna gücüm yetmeyecekti. Sözleşmenin kurallarına göre ise seni göremezdim, sen de dahil dışarıdan hiç kimseyi."
Bu açıkladığı şey bütün acılarımın bitmesi için yeterli bir sebep miydi? Gidişi çare mi olmuştu hastalığıma? Hani çare olduysa ben yine neden burdaydım? Kaderdi bu anlamıyordu. O ayırdıkça yollarımızı hayat bir şekilde birleştiriyordu. Peki şimdi ben, o böylesine gözlerimin içine bakarken affetmem için, kadere güvenip şuan da terk mi etmeliydim burayı? Belki de bu son şanstı, ölmeden önce ölüme yakın saydığım nefeslerim ile Yüce Tanrı'dan dilediğim son şanstı ve ben şuan göz temasımızı bozup ayağa kalkarak ömrüm boyunca bana adanmış olan son şansı geri tepiyordum.
Sessizce ilerlerken koridora doğru, bu kez ben kadere güvenip çekip gidiyordum ömrünün en güzel yıllarından ve biliyordum ki bir gün yaşanacak bir şeylerimiz var ise Tanrı en güzel haliyle sunacaktı önümüze. O gün geldiğinde ne ben bu kadar kırgın olacaktım, ne de o bu kadar mahçup, ikimizde bir ayrılık geçirmiş sevdalılar kadar yıpranmış ve aşkı bekleyen, birbirini özlemle bekleyen insanlar olacaktık. Yani ben öyle umuyordum.
Vedaları sevmedim. Sevmeyecektim. Onun da sevmesini istemiyordum. Zaten gidişinden belli o da pek sevmiyordu. Diyecek pek bir şey yoktu bizi birleştiren bu hastanenin sessiz koridorlarından ayrılırken, diyecek pek bir şey yoktu ama sarılacak çok şey vardı ve hatta gülünecek de ama bu kez ayrılığı ben seçiyordum kendi ellerimle, çünkü biliyordum ki; bildiğim kader bu kez benimle oynuyordu.
Ben öleceğim, sen bunu bilmeyeceksin. Gönlüne ektiğin beyaz papatyalar, hiçbir zaman solmayacak hep bir umut bekleyecek orada.
-BÖLÜM SONU-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌼BEYAZ PAPATYALAR🌼 P|J|M🌼TAMAMLANDI🌼
FanfictionBir sonbahar mevsiminde, beyaz papatyalar ekmiştin en kurak çöllerime... 2. Kitap