4. Bölüm: °tebessüm°

39 2 14
                                    

Eee, nasıl gidiyor? Ne habersiniz?

Ben de iyiyim sağolun. 😋

Başka ne diyeyim bilemedim o yüzden en iyisi siz başlayın.

Buyurun 🍃

°•°•°

Dudaklarımdan art arda dökülen solukların tadının damağımdan sökülüyor olması, verdiği hissiyatın dilimin ucundan ayrılacağı anlamına gelmiyordu.

Yelkovanın biraz önceki adımında dudaklarımı esir alan tebessüm yerle bir olmuşken korkak bir nefes çektim içime. Dilimin ucundan geçen oksijen ciğerlerimi yakarak ilerlerken karbondioksit usulca döküldü tekrar dudaklarımdan.

"Ağabey,"

Mırıldanışım ancak kulaklarıma ulaşacak kadar yüksekti ancak sesimin tınısında endişeyi hissettirebildi.

Adımlarım olduğu yere çivilenmiş, dudaklarım aralanmışken nefesimin silikleştiğini fısıldayan garip hissiyat zihnimi sardı.

Sıra dışı bir şekle sahip olan bu uzun gece şuan ağabeyimin arabasının tıpatıp aynısı ve muhtemelen onun olan aracın görünürlüğü karşısında yerle bir olurken gözlerimin önünden art arda süzülen sahneler korkuyu biraz daha körükledi içimde.

Tamam, ağabeyim beni öldürmezdi fakat benliğime gölgesini düşürebilirdi.

Lacivert misali koyu mavi boyası, gecenin karanlığında onu birkaç gün önce gördüğüm gibi ışıl ışıl parlıyordu.

Birkaç saniye sonra plakanın farklılığını fark ettiğimde içimde büyük bir rahatlık peyda olup bedenimin tamamını saran telaş tohumlarını yok etti.

Bu araç ağabeyime ait olamazdı çünkü bizzat şahit olmuştum plakanın üzerine kazınan harflerin 'DHN' olması için verdiği uğraşı. Gerçi bu Ferrari bir plakaya sahip değildi ya...

"Oh,"

Büyük bir rahatlığı izinde sürükleyen mırıldanışım usulca dudaklarımdan kaçıp nefesimle birlikte gökyüzüne karışırken Cenk'in sesi doldu kulaklarıma. "Ha?"

Yüzümü Cenk'e döndüm. Bir dizini yere dayamış bağcıklarını bağlıyordu. "Hi-hiç," diyerek kafamı iki yana salladım.

Ayağa kalktığında yüzünü buruşturdu. Basketbol baskılı tişörtüne sarkan deri ipli fil dişi uzun kolyesini tişörtünün ardına attı. "Yalan söylediğini biliyorum sulu göz ama şuan umrumda olan tek şey kuru bir boxer ve pantolon. Donuma kadar ıslanmışım, götümü gören altıma ettim sanacak lan." diyerek elleriyle şişme montunun uçlarını aşağı doğru çekiştirip çevresine bakındı.

İstemsizce kıkırdayarak kafamı iki yana salladım. "Şapşal seni."

Kısık gözleri yüzümü bulup kahvelerimi arşınladı bir süre. Hafif kalın, siyah tellere sahip kaşının teki havalandı. "Bana mı dedin kardeş?" dedi gevşek bir ağızla, hafiften sırıtarak.

Yüzümü bururşturarak "Yok ya," diye mırıldandım. "Benim de pantolonum ıslanmış da üşüdüm biraz."

"Neyse," diyerek  pis bir tebessümü dudaklarının kıvrımına yerleştirdi. Eliyle esmer tenli alnına dökülen koyu renk saçlarını geriye attı. "Fark etseler bile tek değilim."

"Kabanım sayesinde kimse göremez ki." diyerek sağ gözümü kırptım. "Ne haber kardeş?" dedim, sesimi sesine uyarlamak için kalınlaştırırken.

ZEMHERİ ZAYİAT •BEDEL•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin