Jane ise masum tatlı ve benim gibi 1.50 idi. Ava'ysa şarkı dinlemeyi çok sever ve sürekli şarkı söylerdi. John'da gizemli ve soğuk gibiydi sanırım. İçindekileri açığa çıkarmakta zorlanıyor olmalıydı. Jhonny, not tutmayı seven birisi diye düşünüyordum. Derslere odaklı birisiydi. Michael, çizimle uğraşıyordu. Aynı zamanda soğuk espiri yetisine sahip olduğu belliydi fakat iyi birisi olduğu kesin diye umuyorum. James ve Jess beraber kulaklıkla müzik dinliyorlardı. Ve mırıldanıyorlardı. Linda ve Rose ise birbirleri ile fısıltı halinde konuşuyorlardı. Beni çekiştiriyorlar olmalı diye düşündüm.
Ama eminim ki gerçekten iyi bir gruba sahip olmuştum. Ama 'mutlu'luk bana hala uzaktı. Nedenini bilmediğim bir şekilde...
Rose ve Linda'nın kahkaha attığını duyar duymaz refleks olarak kafamı onlara çevirdim. Bir anda kestiler...
Garip...
Dersler bitmek bilmiyordu.
'J'ler grubunda ise böyle birşey mümkün bile değildi. Zaman çabucak geçiyordu. Zaman geçtikçe birbirlerimize ısınıyorduk. Bana sürekli yanlızlık hissini unuturan Anabel'a müteşikkirdim. Geldiğim saatten beri beni yanlız bırakmıyordu. Ve hala öyle. Bırakmıyor.
Dışarıda aniden hava karardı ve yağmur bulutu okulu sarmaya başladı. Rahatladığımı hissetmiştim fakat yine de mutlu değildim. 'Mutlu'luk bana zehirli bir kelimeydi. Hala öyle.
Ne zaman yanlışlıkla bir kaza ile öldürülen kardeşimi hatırlasam bana acı veriyordu. Bu yüzden benim boğazımda koca bir yumru meydana geliyor. Konuşamıyorum ve boğazım inanılmaz bir şekilde yanıyordu. Gözlerimden alevler yükselmesine rağmen hiç bir şekilde acım dinmiyordu. Anlamıştım. Ne zaman mutlu olmayı düşünsem kardeşim aklıma geliyor, mutluluk uçup gidiyordu.
Nedeni bu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mor-¤-Beyaz
VampireGizemli bir o kadar da iyi... Hayaller bir o kadar da hayatlar... Mutlu, bir o kadar da üzgün... Mor, bir o kadar da Beyaz...