"Zerhilenmeyelim, lütfen" dedim ikisine bakarak. "İştee bu kadarr" dedi keyifle James.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra banyoya tekrar gittim. Ellerimi ve dışlerimi iyice temizledim. Ve salona geçtim. "Ee, ne yapıyoruz şimdi?" Dihe sordum. "Dışarıda dolaşalım mı?" Diye yanıtladı James. "Olur," dedim. "Jess?" Dedim onu dürterek.
Dalmıştı. "Hey Jess!" Diye bağırdım. "Ah, kusura bakmayın. Dalmışım." Dedi gülerek. "Hadi koca bebek, kalk da dışarı çıkalım, " dedim Jess'e şakayla. "Tamam 1.50 kız!"
"Jess!"
"Ari!"
"Kızlar!" Diye böldü James. İkimiz de beraber"ne var?" Diye sorduk. Be kıkırdadık.
Dışarı çıkmadan önce deri bir siyah ceket giydim ve uzun kumral saçlarımı saldım.
Dışarı çıktık ve ben de kapıyı kilitledim. Yürümeye başlamıştık. Bize doğru kocaman bir köpek koşarak geliyordu. Hayır! Lanet olası seni, ya gitsene burdan koca köpek!
"Hayır yaa!" Dedim ve James'in arkasında saklandım. Kollarını sıktım. Bu korkudan oluyordu. "Hoşt hoşt" dedi Jess. "Bak seni köpek, Ariana'yı korkutma." Dedi kıkırdayarak. James elimi tuttu ve "korkmana gerek yok ki, ben buradayken sana birşey yapamaz." Dedi gülerek. Omuzuna vurdum"gülmesene ya!"
...Ormanlık alana gelmiştik. Çimenlere uzandık. Tam yanımda James vardı. Öbür yanımda da Jess. Jess şarkı mırıldanıyordu.
My wrist, stop watchin', my neck is flossin'
Make big deposits, my gloss is poppin'
You like my hair? Gee, thanks, just bought it
I see it, I like it, I want it, I got it yeah
I want it, I got it, I want it, I got it
I want it, I got it, I want it, I got it
You like my hair? Gee, thanks, just bought it
I see it, I like it, I want it, I got it
YeahWearing a ring, but ain't gon' be no "Mrs."
Bought matching diamonds for six of my bitches
I'd rather spoil all my friends with my riches
Think retail therapy my new addiction
Whoever said money can't solve your problems
Must not have had enough money to solve 'em
They say, "Which one?" I say, "Nah, I want all of 'em"
Happiness is the same price as red-bottoms
My smile is beamin', my skin is gleamin'
The way it shine, I know you've seen it you've seen it
I bought a crib just for the closet
Both his and hers, I want it, I got it, yeah
I want it, I got it, I want it, I got it
I want it, I got it, I want it, I got it
BabyYou like my hair? Gee, thanks, just bought it Oh yeah
I see it, I like it, I want it, I got it
...
Kabul etmeliyim ki Jess'in sesi benden daha iyi. James bir süre sadece benim gözlerime odaklandı. Ne zaman ona baksam birbirimize sürekli bakıyorduk. Jess kıkırdadı yine. "Siz birbirinizi seviyorsunuz." Dedi küçük şeytan. Ama kızarmıştım.
...
Okula gelmiştik. "Bensiz bir yere mi gittiniz?" Dedi Michael. Kıkırdadık. Kısık gözlerle bize baktı. Masamız her üyemizle tamamdı. Aklımda dönen şeyler vardı. James'den gerçekten hoşlanıyordum galiba. Bilemiyorum, emin değildim. Ava bana doğru uzandı. "Buraya gel!"
"Evet?"
"Yok bir şey, sarılmak istedim." Dedi ve ekledi"yasak mı?"
"Nefes alamıyorum!"
"Biliyorum bebeğim, "
Jess öksürdü ve "hey Ava, o benim Ariana'm!" Dedi ve gözlerini kıstı. "Ah, Ava öldüreceksin beni! " dedim boğuluyordum resmen. Rose da "öldüğünü görebilsek keşke," dedi gözlerini devirerek. Ava beni bıraktı ve Rose'a döndü. "Rose, senin Ari'yle derdin ne?" Dedi sinirli bir şekilde. Güldü ve "ondan hiç hoşlanmadım ve açık konuşmak gerekirse ondan nefret ediyorum!" Dedi bağırarak. "Geldi ve istediğini elde etti! Herkes onun etrafında dönüyor! Aferin seni cadı, herkesi büyüledin!" Yine bağırarak söyledi. James sinirlendi. Tek o da değil. Anabell, Jane, Michael ve Jess. Grup ikiye bölündü. Ariana ve Anti-Ariana. Mükemmel:(
Rose'a katılanlar ise John, Johnny, Linda. İşte bu üzücü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mor-¤-Beyaz
VampireGizemli bir o kadar da iyi... Hayaller bir o kadar da hayatlar... Mutlu, bir o kadar da üzgün... Mor, bir o kadar da Beyaz...