Kampa Hazırlık

82 5 0
                                    

O sesin ne olduğunu çok merak ettim. Herkes merak etmiştir eminim. Perdeyi araladım tekrar. Yağız'ın yerde bisikletle yattığını gördüm. Çiçek saksıları filan hepsi devrilmişti. Tabi Ege ve Atakan'ın bisikletleri de yerdeydi. Annem aşağıda neler olduğunu sordu. Çocuğun biri düşmüş sanırım diyip kısa kestim. Daha sonrasında annem odadan çıktı.Yağız biraz sakar bir çocuğa benziyor. Benziyor değil sakar büyük bir ihtimalle. Onu azarlamaları gülüncüme gitmişti. Fark edilmemek için bakmaktan vazgeçtim. Kamp yaz tatilinden bir hafta sonraydı. O çocuklarla aynı kampa gidicektim. Eğer ki ordada beni tanıdıklarını söylerlerse işte o zaman ben bittim. Atakan'ın söyleyeceğini sanmıyorum. Daha fazla kavga çıksın istemez o. Ve benle aynı ortamda da bulunmak da istemeyeceğine eminim. "Of of kolum" diye Yağız'ın acı dolu seslerini duyuyordum. Şu an hiç de merak etmiyordum onu. Ben onlarla beraber olmak bile istemiyorum. Eğer seçme şansım olsaydı bir mahalle aşağı da hem daha güzel evler hem de daha iyi arkadaşlar edinebilirdim belki. Bütün ömrü hayatım boyunca bunlarla beraber mi yaşayacaktım yani. Off bu çok kötü bir durum. Burdan taşınacağımızı da düşünmüyorum. Ve o anda annemin sesini duydum. "Dolunaycığım şu çöpleri bi koşu atıp geliversene" dedi. Aşağı da hâla onlar vardı. Anneme hayır atamam da diyemezdim. Mecburen çöpleri aldım. Hızla binadan çıktım. " Hah çıktı yine sitenin atarlı kızı" dediğini duydum Atakan'ın. Arkamı döndüm. Tam ona bir şey diyecektim vazgeçtim. Çünkü tekrar onun yakasına yapışmak istemiyordum. Çöpü atıp tekrar koşarak geldim. " Dur bakalım atarlı kız" dedi Atakan gülerek. Yine noldu be bakışı attım. " Ne bu sinir bu atar" dedi mavi gözlerine güneş çarpınca çok güzel gözüküyordu. " Atar falan yaptığım yok yanlış anlamışsındır. Belki özel durumum var sana nee" dedim kızgın bir yüz ifadesiyle. Onlarla aynı kampa katılmak zorunda olduğumu nasıl söyleyecektim. Bunu söylemem gerektiğini hissediyordum."Şu kayıp çocuk olayı.." dedi ve ben sözünü kestim." Sizinle maalesef aynı kampa gelmek zorundayım." Ege'nin yüzündeki o gülümsemeyi görebiliyordum. "Gel tabi liseler için zaten ee sende liselisin herhalde niye gelmeyesin" diye hızlıca bir cümle kurdu." Niye zorundasın" dedi Atakan donuk ifadeyle. "Annemin ve babamın işi çıktı. Benim de bu kampa gelmekten başka çarem kalmadı. Of hem ben sana niye açıklamaya yapıyorum ki. Sen açıklama yapılmayı hakketmeyen insanlardansın" dedim. Büyümüş gözlerime uzun bir süre baktı. Ben ondan gözlerimi kaçırarak yerde delinmiş pantalonuyla uğraşan Yağız'a çevirdim bakışlarımı. Çaresiz gözüküyordu ve sinirliydi. "Yağız git üzerini değiş istersen pantolonun giyilcek durumda değil" dedim. Atakan "Şimdi sen ona emir mi verdin ben mi öyle anladım" dedi. "Valla ben emir filan vermedim. Senin anlayış sorunun var bence" diyip göz kırptım. Benden beklenmedik cevap gelince Ege bir anda şaşırdı." Vay Dolunay'a bak be" dedi Ege şaşkınlıkla. "Ne ya ne gidiyorum ben zaten kampta bol bol yüzünüzü görücem" diyip binaya girdim.
BİR HAFTA SONRA
Kamp zamanı gelmişti. Buluşma alanında elimde valizle bekliyordum. Ege,Yağız ve en önden Atakan geliyordu. Daha erkendi. İlk ben gelmiştim. Sonra bu erkekler. "Selam Dolunay" dedi Yağız. Kafamla selam verdim. Egeye de aynı şekilde. Atakan selam vermemişti. Vermezse vermesin çok da umrumdaydı zaten. Valizimi sürükleyip onlardan az uzaklaştım."Dolunay gelir misin buraya seninle bir şey konuşmak istiyorum" dediğini duydum. Arkamı döndüm. Ve Atakan'ı yanımda hissettim. Çünkü arkamı döndüğümde Atakan dibimdeydi. Kafamı hafif havaya kaldırdım. O mavi gözleri benim kahverengi gözlerime bakıyordu. Şu an sinirleniyor olabilirim. Çünkü gözlerim büyümeye başlamıştı.
"Gözlerini neden büyütüyorsun" sorusu geç olmadan gelmişti." Gözlerimi büyütmüyorum. Sinirlenince kendinden oluyor yani" diyebildim. "Sinirlendin mi?" dedi sonrada. Evet anlamında kafamı salladım. "Gel konuşmam gerekeni konuşalım"dedi.
"Konuşmak istemiyorum senle eğer yine azarlayacaksan..." bir anda sözümü kesti." Hayır" dedi. "Söyle burda" dedim. Gözlerini devirdi."Dolunay kampta bizle beraber olmak ister misin? Zaten ikili gruplar yapıyorlarmış. Birimiz dışarıda kalıcaz. İkisinden birini seç onla ol takımını " diyerek orda duran erkekleri gösterdi. "Sen kimle olacaksan seç ben Egeyle de Yağızlada iyi anlaşıyorum." dedim bastırarak sadece onla anlaşamadığımı vurgulamak istemiştim. Tabi bunda anlayacak o kafa var mı diye sorarsanız. Nerdeee..." Dolunay gerçekten anlaşılmayacak kızlar arasındasın. Sana seçme şansı verdim. Kaybetmek üzeresin" dedi. " Egeyle olmak istiyorum" dedim. Yüzünde bir mutsuzluk hissi vardı sanki. Bunu diyince mi oldu. Yok yok aklımın ucundan bile geçirmiyorum. Egeyle takım olmuştuk resmen. Hemen Ege bir fotoğraf çekip WhatsApp durumuna attı. Diğer kişiler de gelmişti. Herkes takımını belirlemişti. Egeyle sohbet etmeye başlamıştık. Gözlerim Atakana kaydı bir anda. Onun gözleri de bana sanırım. İstemsiz bir gülümseme attı. Ben tekrar Egeyle konuşmaya devam ettim. Yağız yanıma geldi." Dolunay var ya Atakan seni kıskanıyor" dedi beni dürterek. "Ben onun neyi oluyorum ki kıskanıyor" dedim aniden. "Sevdiceği" dedi Ege dalga geçercesine. O anda salak mısınız bakışı attım. Çünkü öylelerdi. Atakan uzaktan" Yağız artık yanıma gelir misin?" diye bağırdı. "Emredersiniz beyefendi" dedi ve gitti." "Yağız haklı valla kıskanıyor bu çocuk seni benden" dedi Ege." Abartmayın isterseniz bu kadar da değil" dedim. Ve bu kampın eğitmeni (ben buna kısa hocası diyicem) minibüslerle kamp alanına gideceğimizi duyurdu. Gruplarımızda olan kişilerin adını yazdı. Ve yola çıktık. Egeyle baya iyi anlaşmıştık. Komik çocuktu. Tanıdığım kadarıyla bu erkekleri tek kelimeyle anlatıcak olursam. Yağız'a sakar derim. Egeye neşeli ve komik arasında kararsızım. Atakanı hangi kötü kelimeyle anlatıcağımı düşünüyordum. Ruhsuz mu? Beyinsiz mi ?Yoksa atarlı mı? Of Atakanı düşünmek istemiyorum artık. Yolculuğun uzun süreceği duyuruldu bu sefer. Biz Egeyle baya sohbete dalmıştık. Arkamızda Atakanlar oturuyordu. Sonra susmamız anlamında sanırım öksürdü. "Ne var ya yine ne var ya çıkar şu boğazındaki balgamı da öksürme artık" diye kelimeler çıktı ağzımdan. Ne demek istiyorsun sen bakışıyla koltuğun arasından baktı. O mavi gözleri görmüştüm tekrar. Ege'nin ela gözleri de gerçekten çok güzeldi ama. Atakan gerçekten çok farklıydı. "Ege benle bir yer değişir misin" dedi Atakan." Hoop hop nereye gidemezsin" diye Ege nin kolundan tuttum. "Emir büyük yerden Dolunay" dedi çaresizce. Bir iki dakika sonra yanımda Atakan oturuyordu."Senin gözlerin niye arada bana kayıyor" dedi ve sırıttı." Çünkü senin gözlerin hep bende rahatsız olup bakıyorum acaba kim bu diye. Aa Atakan şaşırdım mı hayır neden çünkü Atakan hep bakıyor?" Atakanın yüzündeki gülümsemeyi gördüm." Sen gülüyor musun birde ama bu kadarı da fazla Atakan hadi hadi yerine git ben seni çekemem" dedim. Mavi gözlerini bana çevirdi. O gözlerini çekmedi. Bende çekmedim bu sefer. 5 saniye kadar olmuştur. Rekordu bu. "Çekmeyecek misin gözlerini" dedim."Hayır gözlerinin büyümesini izlemek istiyorum bir kere izin ver" dedi. Böyle vıcık şeylerden midem bulanır benim. İçimden gerizekalı mı bu diye geçiriyordum. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan " Ege yerine geçer misin?" dedim. "Tamam" dedi ayağa kalktı. Atakanın o anki bakışları görülmeye değerdi. Egeyle tekrar sohbetimize başlamıştık bile. Sohbet gayet güzel gidiyordu ki. O frenle hepimiz öne doğru gittik. İçime korku dolmuştu. Ne oldu kimse anlamamıştı.

Zorunlu Yaz Kampı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin