Aşkın İçinde Gizlidir Sihir

59 5 0
                                    

Ege ölemez. Ölmeyecek. Gözlerimi kapamış aynı kelimeleri tekrarlıyordum. Kapıyı açmak için ayağa kalktım tekrar. Islanan yanaklarımı sildikten sonra yavaşça kapıyı açtım. Ağlıyordu. Atakan ağlıyordu. "Atakan" gözlerini bana çevirdi."Dolunay arkadaşımı kaybediyorum." Sesi titriyordu hiç olmadığı kadar. Yanına doğru ilerledim."O ölmeyecek. Ölemez. Egeyi az tanıyorsam o bizi bırakıp gitmeyecektir. Emin ol." Bunları söylerken bende ağlıyordum. Ayağa kalktı ve tam yanımda durdu. Beklemediğim şekilde kollarıyla sardı beni. Bende onu. Gözyaşları sanki yıllarca orada hapis kalmıştı da şimdi özgür gibiydi. "Ben onu çok sevdim. Hep beraber büyüdük onunla. Çikolatamı çalmıştı bir kere." Gözünden yaşlar akarken gülümsedi. Doktor geldi hızla. "Atakan oğlum üzmek istemiyorum seni ama söylemem de lazım. Egenin durumu pek iyiye gitmiyor. Daha doğrusu kötüye gidiyor." Nefes alışları durmuştu. Gözleri daha da kızardı. Ve arkasına bile bakmadan gitti. Adımları hızlandı. Arkasından gitmek için adım attım. "Kızım gitme. Ağlasın tek başına. Arkadaş acısı anlarsın." Anlayamazdım."Hayır gitmek istiyorum." Koşar adımlarla gittim. Karnımın acısına bakmadan gidiyordum. "Atakan dur Atakan" acıyla konuşuyordum. Sesimi duymamıştı ya da duymak istemiyordu. "Ege ölmedi ki. Sakin ol. Yaşayacak. Güçlüdür o." Bağırıyordum. Sesimi duydu ve durdu. Ama yüzünü dönmedi bana. "Neden? Sen vuruldun. İyileştin. O vuruldu. İyileşemedi. Ve durumumu neden kötüye gidiyor?" Merdivenlerden hızla gelen Yağıza kaydı gözlerimiz. "Ege" nefes nefeseydi. Sanki bütün herkes susmuştu da Yağızı dinliyordu. "Dolunay, Atakan" umutla gözlerine bakıyorduk. "Durumu iyiye" sözünü tamamlasına izin vermemişti Atakan. Sarılmıştı ona. Sarılıyorlardı. İlk defa sarıldıklarını görüyordum. Bir iki adım attım yanlarına doğru. Gitse miydim? "Gel hadi gel sen de gel" Atakanın mutluluğu sözlerinden konuşma şeklinden belli oluyordu. Yanlarına doğru gittim. Artık üçümüz sarılıyorduk. Burda bize sarılan Ege de olacaktı emindim. Kendimi güvende hissediyordum. En güvende olduğum yerdi. Mutlulukla merdivenleri çıkıp Egenin olduğu kapının önünde oturduk. Yağız bir bana bir Atakana baktı. Gülümseyerek "Sihir miydi aşk size göre? Yoksa aşkın içinde mi gizliydi sihir?" Anlamayan gözlerle baktım. "Ne?" Şaşkınlığım gülümseme yaratmıştı. "Aşkın içinde gizlidir sihir. Bulursan eğer kazanırsın. Bütün güçler senin olur. Bütün insanlar sana hürmet eder sanki." Atakanla göz göze gelmiştik. Güzel sözler söylüyordu önceden de duymuştum ama bu da etkileyiciydi. "Atakan Özkan doktor sizi çağırıyor." Güzel haber umuduyla hızla ayağa kalktı. O gidince Yağız bana dönüp "Gönlünü kaptırmış sana bu. Hiç böyle şeyler söylememişti. Hadi yine iyisin kız" dediğinde ikimizde çok gülmüştük. Aradan yarım saat geçti geçmedi Atakan geldi. "Hayati tehlikeyi atlatmış. 2-3 güne kendini toparlarmış. "Oohh şükürler olsun be. Egeye bak sen. Atarlı Ege iyileşiyor mu? Şok şok şok!!" O kadar mutluyduk ki bu saçma şeye bile gülmüştük. "Dolunay sende tam iyileşmedin. Hadi gel sende dinlen." Atakan kolumdan tutup kaldırdı. "Ama az sonra gelicem." Atakan gözlerini kırptı. "Gel" Kolumdan tutarak getirmişti beni. Yatağıma güzelce yatırdıktan sonra üzerimi örttü ve yanı başımdaki sandalyeye oturdu. Uzun bir süre bana baktıktan sonra konuşmaya başladı. "Dolunay annengil geliyor. Haberi geç aldılar o yüzden şimdi geliyorlar." Yatağımdan doğruldum yavaşça. "Annem çok üzüldü mü söyleyince?" Mavi gözlerini fayanstan ayırıp bana dikti. "Üzüldü. Bizi azarladı. Kızıma neden göz kulak olmadınız diye." Gözlerimi ondan ayırıp ellerime baktım. "Ne zamana gelirler." Gelmelerine gerek yoktu aslında ama ben onları tanıyorum. Ben iyiyim desem bile gelirler. "Beni yeni aradılar diyemem ama bir saate gelirler diye düşünüyorum." Oof bir de bir saate annem şimdi bir sürü soru soracak. "Tamam hadi sen Yağız'ın yanına git." Kafasını sallayıp ayağa kalktı. "Bana söz ver uyuyacaksın." dedi mırıldanarak. "Tamam söz hadi" kapıdan çıkarken son kez arkasına baktı. Ben gülümseyince o da gülümsedi. Ve çıktı. Gözlerimi kapadım. Aklım Egedeydi. İyileşecekti emindim. Hatta kendini yarına kadar bile toparlar o. Derin bir uykuya daldım denemez. Çünkü tam uyuyacağım sırada içeri annem girdi. "Kızım yavrum iyi misin? Dudakların kup kuru olmuş evladım." Saçlarımı okşarken yavaşça gözlerimi açtım. "Anne uyuyordum." Uykumdan uyandırılmaktan nefret ederim. Annem bunu bildiği halde yapmamalıydı bunu. Babam geldi çıktı annem çıktı derken 2 saat geçmişti. En sonunda odam biraz sessiz kalmıştı. Belki bir 5 dakika yalnız kaldım. O 5 dakikada da hayatımı 9.998.kez sorguladım. Atakan içeri girdiğinde gözlerim kapalı hayatımı sorguluyordum. "Yine mi?" Ne dediğini anlamamıştım. "Ne yine mi?" Yatağımın baş ucuna gelip eğildi. "En son 9.987. kez hayatını sorguluyordun yine mi sorguluyorsun? Bu sefer kaçıncı sorgu?" Gülümsemişti. "Hmm 9.998. oluyor." Gözlerime baktı uzun uzun. "Gözlerinde hapsediyorsun beni." Uzun bir sessizlik olmuştu. "Ben seninkin de hapsolmuyorum. Gözlerin gökyüzü gibi orda kuşlar gibi özgürce uçuyorum. Kusura bakma hapsetmek istemezdim seni." Gülümsedim. O zaman zaman durmuştu. Onun gözleri benimkinde hapis benim gözlerim onun gözlerinde çırpınıyordu özgürce. "Kendine a.."öksürdü sonra tekrar gözlerime baktı. "Ne diyecektin?" Tahmin edebiliyordum diyeceği şeyi ama sustum. "Yok bir şey sen dinlenemedin bana söz vermiştin. Hadi uyu." Gözlerimi kapadım. Çok uykum vardı hemen uyuyabilirdim. Ve öyle de oldu tam dalarken onun sesini duydum tekrar "Aşkın içinde gizlidir sihir." sesini duydum. "O zaman ben sihri buldum. Gizli olan o şeyi buldum." Mırıldanarak konuşuyordum. Ellerini saçımda dolaştırdı. Ben uyuyana kadar yanımdaydı. Gözlerimi açtığımda bir üşüme hissettim. Battaniyeye sarıldım. Tir tir titriyordum. Sonra tekrar kapı açıldı. "Uyandın mı?" Evet anlamında başımı salladım. "Üşüyorum Atakan" titreyerek konuşuyordum. Kollarıyla sardı beni sonra. "Üşüme ben burdayken üşüme." Bir süre sarıldıktan sonra konuşmaya başladım. "Ege nasıl?" Umutla gözlerine baktım. "İyi iyi yarın akşama kadar filan kendine gelirmiş. "Bende görebilir miyim onu?" dedim. "Sabah görsen şimdi ziyaret saati değil ya sabah söz veriyorum Egeyi göreceksin." Koridorda yankılanan ses o tarafa bakmamıza sebep oldu. "Egeee nerdesin lan? Seninle hesaplaşmamız bitmedi Ege. Nerdesin lan?" İkimiz birbirimize baktık bir süre. Atakan hızla dışarı çıktı. "Ege mi?" dedim kendi kendime. Zar zor dışarı çıktım. "Ege buradaymış. Çağırın o çocuğu. Egeee!" Bağıran kişi uzun boya sarı saça ve mavi ve yeşil karışımı olan bir göz rengine sahipti. "Ya Ege'yi buraya getirirsiniz ya da ben bulurum." Atakan kollarından tuttu. "Manyak mısın oğlum sen? Ege gözlerini bile açmadı neyin derdi. Onun uyanmasını bekliyoruz. Sakin ol ya." Sessizce onları dinliyordum. "Noldu Egeye" Atakan gözlerini kaçırarak "Vuruldu" dedi. "İyi iyi iyileşsin bir daha bir de ben vurayım." Nee başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Buna izin vermeyecektik evet ama insan korkuyor bir. Atakanın sesiyle sessizlik bozuldu. "Bizim elimizden Egeyi alabilirsen vur."

Zorunlu Yaz Kampı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin