Benden bahsedelim

39 8 1
                                    

Yatağın içindeyim okul eteğimin altından giydiğim uzun çorap battal beden olmasına rağmen kasıklarima yapışmış ve dün ağır çekimde koşan bu domuzun bacak arasını pişirmişti. Uzun geniş anneanne geceligi giydim. Boydan bir elbiseyi. Çilekli baskıları hoş duruyordu. Kilot giymemistim. Kalçama kadar tahriş olmuştum. Oturamıyordum. Vazelin sürüp internette gezinirken. Bir kaç güzelleşme programına baktım. Benim için bir ışık varmıydı?
Kalktım ve aynaya baktım. Ilk defa 2 dakikadan fazla bakmıştım kendime. Yüzüm masum bir çocuk gibiydi burnum küçüktü. Burnum düzgün ve kemeri yoktu hafif okkalı ve basıktı. Gözlerim iri ve koyu kahveydi. Kirpiklerim örümcek ağı gibi hem uzun hemde cok gürdü. Dudaklarım da iriydi. Beyaz tenliydim kilolu olmama rağmen cildim temiz ve lekesizdi. Beni yüzümde sınır eden duluklarım sihirli annemdeki taci cinsi köpeğin yanakları gibiydi sadece onunkinden tek farkı yanaklarım sıkıydı. Ne olursa olsun şişkoydum pantolonlarımın paçasını hep katlayıp giyiyorum bu beni daha kısa gösteriyor. Yürürken kendimi yuvarlanan bir top gibi durmama sebeb oluyordu.tisortlerim bedenime dar geliyordu göbeğim taşıyordu. Israrla yüksel bel giymiyordum. Götümün olukları gözüküyordu. İğrenç!!!
Bir tarzım yoktu. Ama hayal ederek ne kadar yaşardı ki insan gerçeği kabullenip, şişman olduğum için tekstil firmalarına isyan edemezdim. Benim suçumdu. Çok yiyorum diye yemeklere lokantalara fast-food satan mekanlara kızamazdım. Yine ben suçluydum. Yemek yemek küçüklükten beri beni mutlu ediyordu. Frambuazlı ıslak pastalar, çikolatalar, kova nugget tavuk, şekerler, çikolatalar, pizza, hamburger, köfte patates, gözümde dönüyor şimdiden, yemek beni rahatlatan bir tür aktivite. Küçüklükten beri böyleydim. Tombiş. Kilolu olsamda şirin bir yüzüm varmış. Ben kilolu olmak istemiyorum artık. Aynadan uzaklaştım. Şimdi başarma vakti dedim. Boraya dediğim o sözleri hangi cesaretle söyledim bilmiyorum lakin olabildiğince hızlı vericem kiloyu. Önce kalkıp, filiz hocanın dediği diyetisyene gitmeye karar verdim ama önce ahıra dönen odamı temizledim. Kıyafetlerim her yerdeler. Tartıya çıktım ve 115 kiloydum 3 kilo vermiştim ama daha fazlası gerekiyordu. Hazırlanıp evden hastaneye gittim. Otobüsle 20 15 dakika sürdü . Saat 09.10 geçiyordu 2. Kez tek geldim hastaneye, 1. De nazlı hastalanmıştı. Küçük kardeşim annem ve babam işteydi. Çok ateşlenmişti. O günüde unutamıyorum. Hemen sıra alıp bekledim benden önce 2 kişi vardı sanırım ıçerdeki hastalar randevulu hastalardı. Giren elinde bir kağıtla geri gidiyordu. Adımı üst projektörde gördüm sıra bendeydi. Içeriye girdim. Turuncu saçlı zayıf bir bayandı. Genc görünüyordu.

* önce seninle tanışalım bakalım

" adım sude aslan

Geç otur bakalım sude dedi ve koltuğa yönlendirdi beni. Bana ne istediğimi sordu

Degismek** dedim değişmeyi istiyordum

Yaşın kaç? Sude

*16

Yürürken zorlamıyor musun?

* evet ve sekerim düşüyor

Peki kan değerlerine ve hormonlarına bakalım bunun yanında şu diyet listesini al öğleden sonra geldiğinde sana neler yapabiliriz düşünelim oldu mu?

*tamam diyerek doktorun yanından ayrıldım. Öğlenden sonra bütün tahlillerim çıkmıştı. Doktor troit bezinde sıkıntı olduğu için metabolizmamda yavaşlama olduğunu bu yüzden de bana hormon dengeliyici bir hap ve 6 aylık tüketmem gereken sıvı tablet tiroit bezi içinde düzenleyici bir hap verdi. Şeker karbonhidrat ve yağ bu 3 ünden uzak durursam her 3 ayda 12 kilo vereceğimi söyledi. Çok mutlu olmustum yani 1 yılda okulun kapanmasına sekiz ay kaldı. Sekiz ayda toplam 32 kilo kaybi hedefti. Kendimi tlc de izlediğim ağır yaşamlarda DR. Novzaradana gelen şişmanlar gibi hissetmiştim. Eve dönünce, karanlıklara bürünen odamı aydınlattım. Camı açıp odamı havalandırdım. Galiba degisiyordum artık. Dün felsefe hocasının dediği gibi kafanız değişirse hayatınız değişir ama hayat sizin değildir. Her hayvan hayvandır. Böyle karmaşık bir kuramdı.
belkide net hatirlamıyordum.
Yemek tablosu olusturdum. Bundan sonra sadece 3 ögün yiyecektim 8 ögün yemek yemek için hiç usanmıyordum galiba.

Tatlı olan herşeyi bırakmak istiyordum. Bu defa kararlıydım. Aşağıda olan bir bit pazarı vardı oraya gittim. Ordan atlama ipi ve hulahop aldım (bel çemberi) pilateste aldım. Umarım top koca kıçımda patlamazdı. Akşam annemgil gelince onlara bana bu konuda destek olmalarını. Onlardan ambalajlı yiyecek istesemde vermemelerini söyledim. Annem küçüklükten beri az ye der durur. Onu dinlendim şimdi kendi kararımı almam onu mutlu etmis olmalıydı.
Babam "senin için ikinci el koşu bandı almıştık. Sürekli düşüyordun bizde kilere kaldırmıştık.istersen getirelim" dedi teşekkür ettim. Beni böyle motive etmeleri hoşuma gitti. bir dolu spor aleti bulmuştum. Şimdi benim için müthiş bir başlangçtı. Okula bisikletle gitmeye karar verdim. Jimnastik ve esneme spor faliyetine katıldım. Hatta hafta sonu bir ilke imza atacaktım. Banu ben talha sinemaya gidecektik. Artık sosyalleşiyordum. Benim bu değişimim aslında çevremi değiştirip, kendimi kabullenmeyi bırakıp kadere baş kaldırmamla mümkündü. Zamanla daha da güçlenecektim. Kendime güvenim yoktu ama çoğu şeyi degistirdim. Artık kararlıydım. Birilerinin aklında bataklıkta yaşlanan pembe bir domuz olmak istemiyordum. Ben yapabilirim diyerek iç sesimle kendimi yüreklendirdim.

Bugün itibariyle 01.10.18 cuma günüydü. Kendimi iyi hissediyorum. Yarışmaya az kaldı bugün talhayla çalışıp. Son bir tekrar yapacaktım. Bunları düşünerek üstümü giyip hazırlandım. Benim takoz telefon beni deli etti. Dün gece şarja taktığında %50 ydi. Sabah baktım %30 kahpe fakirlik senden iphone istemedim ki ben. Her neyse hazırlanıp bisiklete bindim. Tekerler zorlanıyordu. 115 kiloydum ben. Alışmam lazımdı bisiklete. Bir kopek gibi soluyordum. Götüm cıktı adeta.
Okula gidene kadar 3 otobüs geçti önümden bu demek oluyor ki "iyikide evden erken çıktın sude" anlamına geliyordu. Yoruldum. Kolejin kapısının önündeyken boraya yakalandım. Bana baktı. Galiba şaşkın ve üzgündü. Benim gibi birine teklif edemez eminim acıyordur bana. Diye düşünüyordum. Bisikletimi. Park girişinin ilerisindeki korkuluğa sabitledim. Bora da motorunu park ediyordu. Çok havalıydı. Çok keskin yüz hatları vardı o kadar yakışıklıydı ki. Üzgündüm dağılmak istemedim. Içime dert olan bu konuyu sineye çekip ön bahçeye doğru ilerledim. Banu ve talha yanıma geldiler. Yarın gideceğimiz film hakkında biraz konuştular. Tek yaptığın dinliyormuş gibi yapmaktı. Kafamı veremiyordum. Aklım boradaydı.

Bir an borayı düşünmenin faydasız olduğunu düşündüm ve talhaya 1 hafta kaldı haftaya cuma yarışma var talha yardım et dedim. Banu çok iyi bir arkadaştı beni destekliyordu. Bana güvendiğini ve iyi biri olduğun için hakettiğimi alacağını söylüyordu. Cevremdekilerin olumlu Düşünceleri beni mutlu ediyordu.

Bizim ders boştu. Öğleden sonra bahçeye oturduk. Talhayı bekliyorduk. Tenefüste gitarla geldi ve bahçede şarkı söylememi istedi. Iyi de nasıl yapacaktım herkes burda olacaktı birazdan tenefüste. Talha çalmaya başladı. ""Unutmayacağım"" adlı bir parçaydı repertuarda yoktu bu şarkı galiba talha heyecanımı yenmem için söylenmesi kolay bir şarkıyla herkesin içinde özgüven elde ettirmeye çalışıyordu.

🎵elini tenini kısık sesini hep arayacağım. Ne bugün ne yarın unutmayacağım🎵

Söylemeye başladım herkes başıma gelmiş beni dinliyordu. Çoğu alkışlıyor. çoğu istekte bulunuyordu art arda söylüyordum 10 dkk da 4 tane şarkı çalıp söylemiştik. Birilerinin beğenisini almak çok güzel bir duyguydu. Galiba güzel kızlar neden makyajına 2 saat zaman ayırıyor anlaşılmıştı. Abartmıyorum ama buna değerdi. Belki bu düşüncem bazılarına garip gelebilir. kimsenin seni beğenmesine gerek yok sen kendini beğen " gibi düşünen insan da çok ama sevmek değildir. Sevgiye engeldir. Demirden tel çekmek gibidir.
Bu benim için büyük bir adımdı.

Şarkı söylerken bora karşımda dikiliyordu. beni dinliyordu. son kez bakarcasına . Birşey demedi sessizce gitti.
Son ders olduğu için 5 dakika kala okuldan ayrıldım.

PEMBE DOMUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin