yerdeki kitaplar

41 6 26
                                    

Pazartesi günlerini sevmiyorum. Bilin bakalım neden? Evet dogru cevap çünkü okul var. Cumartesi günü rüya gibi olsada kabustan beter bir gündü. Kendime zar zor gelebildim. Şimdi borayla karşılaşsam, nasıl bakıcam yüzüne. Bıkkındım artık yemek bile yiyemiyordum doğru düzgün. Haftaya diyetisyene kontrole gideceğim çünkü diyetin ve ilaçların 2 ayda etki göstermesi gerekiyormuş. Korkumdan tartiya bile çıkmıyordum şimdilik. Umarım işe yarar. Artık bu bedende olmak Istemiyorum. Her neyse geçelim bu konuyu

Bugün okula babamın annemin üzerine aldığı külüstür sipariş aracıyla okula gittim üstüme ilk defa parfüm sıkmıştım. Ama bu araçta Tereyağlı hamur gibi koktum. Babamla vedalaşıp okula girdim. Herkes sıradaydı herkesin kıyafetleri kontrol ediliyor ya da duyuru yapılacaksa duyuru yapılıyordu. Bende genelde o esnada ayakta uyuyor veya borayı uzaktan dikizliyor olurum. Bora sıradaydı ama bana hiç bakmıyordu. Yanindaki sarışın sürtük yine ona yılışıyordu. Ben bilirim bora ondan hoşlanmasa da bu kız Ona yürüyordu. Ne zaman görsem boranın yanında bitiyordu. Ne de olsa beni ilgilendirmez deyip kafamı opera yapan C harfini telafuz edemeyip c yerine Z harfini kullanan idarecimiz vural hocaya çevirip konuşmasını dinlemeye dahil oldum ki iyi yapmışım çünkü yaptığı açıklamaya göre;

*Evet okulumuz ögrenzileri bugün sizlere bir duyurum olazak. 1 ay boyunza farklı sınıflardan ve şubelerden öğrenzi seçip doğayı sevelim adlı kampanya için belirlediğimiz ormanlık bir alanda kamp yapazağız bu hafta seçtiğim sınıflar:
12/E-11/F-10/B-9/Z sınıfı

Çok şükür sınıflar arasında ben yokum 10/B boranın sınıfı diye rahat bir nefes alıyordum ki sıradan bir öğrenci;

*Hocam z şubesi yok ki * filiz hocam yani müzik öğretmeni öğrenciyi susturdu. Anlamıştım 9/C den bahsetmişti vural hoca. Neden 9/Z diyorsun be adam nasılda rahatlamıştım.

1. Dersimiz boştu. Almanca hocasının ayağı kırılmış ve gelememişti. Geçmiş olsun ama sevindim. Çünkü ders dinleyebilecek kıvamda degilim. Sınıftaki inekler sanki hocanın ölüm haberini almış gibi yasa büründüler. lisesi Kazanmadığıma bir pişmanım ki.
La o değilde ticaret meslek lisesi bile almadı beni la. Hiç değilse kafama göre arkadaşlarım olurdu. Iki dövüşür iki gülüşürdük. banu bile zehir gibi çalışıyor. Talhayla yemedigi nane gezmedigi mekan kalmadı. Hangi ara 3 tane soru bankası bitirdin de hocaya sorma fırsatı buldun. Gerçi bende soru sormada harikayımdır. Geçen dağıtılan konu testinin ilk sorusunu soracaktım hocaya daha ağzımı açmadan . Hoca *testi çözüp getiriyoruz yapamadığın olursa öyle getir* dedi. Galiba 1. Soruyu yapamadığım aklına gelmedi. Yanlış anlamayın banuyu seviyorum çok iyi bir arkadaş bunları yüzüne de söylüyorum. Mesela otobüste sordum. Dedim banu sen nasıl derse adapte olabiliyorsun diye o da bana; *derslerimi de talhayı da seviyorum. Ikisinide ihmal etmiyorum* deyince anladım.
Ben dersleri ihmal ediyordum. Ama sevgilim yok, Gezmiyorum sosyal faaliyetim yok. Part time işim yok, ev işini babam yapıyor daha birgün süpürmedim evi. Odamı bile aydan aya temizliyorum nasıl oluyorda başaramıyorum ne oluyorda tembellik yapıyorum neden derslerde başarım düşük. En iyisi bunu filiz hocayla tartışmak. O bana ne yapmam gerektigini söyler. Ama Dil anlatımı gerçekten kolay buluyordum ve sözel bir ders seviyordum. Banunun tavsiyesi üzerine birkaç kitap okumaya karar verdim. Banunun dedigine göre kitap okumak beyni aktif tutuyor ve anlamayı kolaylaştırıyor. Olgunlaştırıyor. Aşk, iş , sağlık konusunda tecrübeli kişilerin ağzından hayatı kolaylaştırmayı hedef alıyor. Bana bir kaç tane kişisel gelişim kitabı önerdi. Okulun kütüphanesinden alıp okumak istiyorum. Bir an önce derslerimde başarı elde etmek istiyorum. Banuya teşekkür ettim o herşeyin iyisini hakkeden bir arkadaş.

Nöbetçi öğretmen geldi ve yoklamayı aldı. 2. Ders yine almancaydı. yine boş olduğu için degerlendirmek istedim. Kahvaltı yapmamıstım kantine de gitmek istemiyorum. Çünkü ambalajlı yiyecekler yasaktı. Diyetisyenim karbonhidrat yersem ilaçların hiçbir faydası olmadığını söyledi daha fazla aksatmak istemiyordum diyetimi. Çantamdan yağsız lite süt sekersiz yulaflı bisküvi ve bir kutu meyveli yoğurt çıkardım. Hepsini yemem 3 dakikamı aldımı acaba? Bilemiyorum. 2. Ders de boş olduğu için kütüphaneye çıkmaya karar verdim. Banu müzik sınıfına talhanın yanına gitti. Bende kütüphaneye gittim. Buranın kütüphanesi dünyanın yedi harikasından bir parça gibiydi. Aksap ağırlıklı dekorasyonlar mevcuttu. Antika duruyordu heryer. gündüz olsa bile karanlık gibi gösteren siyah güneşlik, pencere kenarındaki sarmaşıklar, masalardaki mumlar, duvardaki gaz lambaları harikaydı. Kitaplıklar ise en muhtesem tasarım onlardı gerçek bir ağaçtı ağacın sadece gövdesi oyulmuş, içine raf yapılmıştı. Dalları duvara yapıştırılmış. Yapay yapraklarla süslenmişti. bu okul gerçekten kütüphaneye ve okulun görünümüne önem veriyordu. Kitapları ödünç vermekle görevli bayan bir memur vardı. Bir kaç tane kişisel gelişim kitabı aldım. Kütüphaneden çıkınca kitaplara daldım kapaklardaki yazıları okuyorken birden merdivende tökezledim ve önümde bir çocuğa tutundum kitaplar yerdeydi ikimizde merdivenin dönemecine düşmüştük. Çocuktan özür dilerim. Yüzünü görmedim sadece sol gözünü kapatan kahverengi saçlı bir çocuktu. Bana kitapları toplamamda yardım etti. Teşekkür ettim. O da kibardı. Bana sinirlenmemişti. Tam gidiyordum. Beni durdurdu

*şşşisst baksana

Arkamı döndüm.ve

" bana mı seslendin"

* burda bizden başka biri var mı?

" efendim"

* ben EGE 11/F sınıfından
Daha dikkatli olmalısın

Telefonumu birden elimden çekti *telefonumu kaydediyorum belki lazım olur. Bu arada sana yardımcı olabilirim spor salonu işletmemiz var beklerim kanka* dedi

"Ne ara kanka olduk biz

*Sen üstüme düştüğünde tombiş.

konuşması serseri gibiydi. Birden karşımda eğildi. Evlenme teklif edecek sandım. Ama sadece ayakkabı bağcıklarımı bağlıyordu. Galiba buna takılıp düşmüştüm.

O esnada bizi gören biri olur diye etrafa bakıyordum. Kimse yoktu

Ege Kafasını kaldırıp bana baktı.

* merak etme bizden başka kimse yok zaten bağladım bitmek üzere evet işte...

Tekrar bakındım

Hayır var!!! merdivenin başında bora vardı ve tam olarak bizi gözetliyordu.

Geliyor geliyor merdivenlerden iniyor.

Aptal çocukta beni silkeleyip

* hey adını söylesene diyordu.

Ben bize doğru yaklaşan meteora bakıyordum yani boraya.

Bora egenin beni silkeleyen elini kolumdan itti.

Bora egeye baktı ve;

+Onun adı Sude bir sorun mu var.

* ben zaten onun adını biliyorum. Okulu temsil etti şarkı yarışmasında 1. Oldu

+ cevabını bildiğin soruyu neden ona soruyorsun?

* ondan duymak hoşuma gidiyor.

Bora bu sözü duyunca kolumdan tuttu ve beni sürükledi yürü sude gidiyoruz. Hiç birşey yapamadım. Bora beni arka bahceye götürmüştü.

*Ne işin var sude onunla? neden senin önünde diz çökmüş? Tanışıyor musunuz?

" bora sadece olan şu ki ben düştüm ve O bana yardım etti. Hepsi bu. Ayrıca benim hayatım sana açıklama yapmak zorunda degilim

* seninle dalga geçiyordu. Seni üzebilir diye düşündüm

" bana acımaktan vazgeç artık. Beni üzen asıl sensin.
Seni seviyorum Oldu mu? Şimdi kaç benden seni seviyorum bora. Seni çok seviyorum.

Yüzüne bu kelimeyi defalarca söyledim artık benden uzak duracaktı. Çünkü benimle arkadaş olamayacağını ona gösterdim. benim gibi bir şişkoyla asla çıkmayacağı için Artık diretmeyeceginden eminim. Utandım Hem de çok utandım ve onu arka bahçede bırakarak ağır adımlarla sınıfa döndüm. Yine ağlıyordum. Arka bahçe bana hep kötü şans getiriyordu.


PEMBE DOMUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin