Yepyeşil ovalardan ve mavi denizlerden uzaklaşan fayton her yol kat edişinde dahada yavaşlıyor ve durmak zorunda kalıyordu. Yeni açılan kömür madenleri ile beraber açılan kömür işleme fabrikaları Maryland-Philadelphia yolunu duman altında bırakmıştı. Yürüyerek veyahut at üzerinde islenmeden gidebilmek imkansızdı. Hava güneşli olduğu halde güneşin varlığı yok gibiydi. Burası Fırsatlar yeriydi, özellikle altın madenlerinin keşfinden sonra avrupadan gelen göç dalgası bu noktalara yerleşmişti büyük bir sefalet ile. Fakat altın ticaretinde yükselenler olmuş ve bu bölgenin kalkınmasında etkin rol oynamıştı. Son zamanlarda ise petrol isimli bir sıvı çıkartılmaya çalışılıyordu. Bu sıvı, petrol lambalarını çalıştırmak ve ısınmak için gerekliydi.
Faytonun tekerlekleri bataklığa sapa çıka ilerliyor at nalları beton zemine geçince kaymaya başlıyordu. Doreen ve Courtney, bu cehennemden geçiyordu. En yakın tren istasyonu burasıydı, petrol ve kömür naklinin yapıldığı yerdi. Paranın aktığı yerdi.
İki arkadaş sabah saat 11.30'da 2 peronunda olmuştu. Trenlerini dağlar arasından gelen kara dumanlara bakarak takip ediyorlardı. Simsiyah metalden zırhı, kırmızıya boyanmış tekerlek çarkları ve koca burnundan yükselen buhar ile onlara yaklaşan tren, hayatlarında ilk kez böyle bir teknolojiye binecek olan Doreen ve Courtney'i hem sevindirmiş hemde çıkardığı ses ile korkutmuştu.
Tecrübesizlikten kaynaklanan sonuç ile Doreen ve Courtney geri çekilmemiş ve is içinde kalmıştı. Bu devasa zırhın içine girerken çıkardığı korna sesi ile havaya zıplayan kızlar yalnız ve güzel oldukları için dikkat çekiciydi. Yarı zamanlı askeri sevkiyat aracı olarak kullanılan bu tren bir çok subay ve er ile doluydu. Kızlar, subayların evlenmeye davet eder bakışları ile karşılaşmıştı. Bi de bunun yanında erlerin abaza fısıldaşmaları ve yaşlıların katolik ahlakı hakkındaki sözleri ile.
Bindikleri trende sınıf farkı yoktu. Daha ticaret o kadar gelişmemişti. Aralarında masa olmak üzere karşılıklı 4 kişilik ahşap koltuklardan oluşan onlarca masa vardı. Yolculuk 7.5 saat sürecekti. Doreen ve Courtney pencere kenarın oturabilmek için rekabete girmişlerdi. Rekabeti Courtney kazanmıştı, karşılarındaki koltukta İhtiyar bir alman erkeği oturuyordu yanı boştu. Trenin kalkmasına yakın çalınan kornalar, seyehat eden yolcuların sinirini bozuyordu.
Son dakikada kısa boylu, geniş omuzlu, sarı saçlı, mavi gözlü tipik bir Rus'a benzeyen adam karşılarına oturmuştu.
Tamamını ahşap masaların,koltukların ve parşömenlerin oluşturduğu klasist bir dekarasyon vardı. Kömür dairesine en yakın vagon olduklarından dolayı metaller ile çevrili duvarlar ve zeminler sıpsıcaktı. Hizmetlilerin hepsi simokin giymişti, oldukça lüks bir vagondu. Hizmetlilerin çoğunluğu alman asıllıydı. Almanyadan altın aramaya gelmiş fakat becerememiş kişilerin aile fertleriydi.
Doreen ve Courtney, Trene binmeden önce ailelerine temenni sözlerinde bulunmuştu. Courtney ahırındaki 4 ineği satmış, Doreen ise babasından kalan büyük ve bomboş bir kürk imalat atölyesini satmıştı. Courtney bir hemşireydi. Her yerde iş bulabilirdi, fakat Doreen bir tüccar kızıydı, ya kendi atölyesini kuracak yada bir tekstil şirketinde çalışacaktı. Fakat o iş kurmak istiyordu. Bunun için oldukça yüksek bir paraya ihtiyacı vardı. New York'ta geçirdiği süreç boyunca 6 ay yetecek barınma parası vardı. Fakat bu parayla yatırımda yapabilirdi temel risk buydu. Bu süreçte belki bir lord belki de bir aristokrat ile evlenir ve servetini taçlandırırdı. Fakat evlenmek onun için son kurtuluş yoluydu. Kendi idaresi onun için çok önemliydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maryland Paşası
Historical FictionKırım savaşı esnasında Merkez bankasını dolandıran Osman adında bir Türk subayı, Fırsatlar ülkesi Amerikaya kaçar, Amerikada düzenini kurduğu sırada gelişen Amerikan iç savaşı hayatını tamamen değiştirir. Osmanın değişen hayatı üst üste meydana ge...