Evin alt kısmında bulunan uzun zamandır girilmediği arabaların üzerindeki tozlardan belli olan garajdan bir araba seçip yola koyuldum.
Taksiyede binebilirdim fakat canım istemedi. Burdaki arabalara her zaman hayranlık duyardım.
9 yılda İstanbul çok değişmişti. Nerelere gideceğim hakkında pek fikrim de yoktu. Yol nereye çıkarırsa oraya gidecektim.Türkiye'yi, İstanbul'u özlemiştim aslında.
Sorunlardan kaçmak bir çözüm değildi. O an için mantıklı geleni uygulamıştım. Peki ya şimdi ne yapıyordum ? O zamanlar daha çocuktum! Bence yaşıma göre olgun düşünmüşüm.
Ayrıyetten bu arabayı niye aldım bende bilmiyorum. Yakında bir yerlerde benzin vardır umarım. Hem yıkatır hemde deposunu doldursam çok iyi olacaktı.
Arkadaşlarımı nasıl bulacağım konusuna gelirsek, üç yaşımdan beri her daim yanımda olan Ada ve liseyi beraber okuduğum Deniz vardı.
Onun dışında pek arkadaş canlısı bir tip değildim zaten. Genellikle sessiz olmayı tercih ediyorum.
Eve gidincede bulabilirsem telefon rehberinden Ada'yı arayabilirdim. Muhtemelen Deniz'in de haberi olurdu hemen tabi hâlâ birliktelerse.Kafamda bunları düşünürken araba stop etti.
Birkaç kez çalıştırmaya çalışsamda nuh diyor peygamber demiyor.
Sonunda "Bak anlaşma yapalım elma dersem çalış armut dersem çalışma... Evet elma.." diyerek arabayla (!) anlaşma yapmaya çalışıyordum.
"Elma dedim elmaa ! Elmaaa"diye tatlı bir sinirle sesimi yükseltirken bir kere daha besmele çekerek kontağı çevirdim.
Şom ağızlısın kızım kaldın mı yollarda seen oy kurban olmadığım.
İçimde yankılanan saçma sese cevap verme gereği duymadan arabadan indim ve etrafa bakınmaya başladım.
İstanbul'un trafiği meşhurdur derler, adamı deli eder derler, yollar yetersizdir derler. Hakketende öyleymiş. Issız bucaksız bir yola sapıp nerelere geldiysem artık üstüne birde benzin bitecek zamanı bulsun. Gerçi araba bozulmuşta olabilir bilemiyorum.
Yaklaşık yarım saat kadar bir tane araba geçmesini bekliyorken - ki anlaşılacağı üzere hala bekliyorum - uzaktan gelen araba cansız varlığını görünce bu şansı da kaçıramam diyerek kendimi arabanın önüne attım.
Arabanın içinden inen kişiye aldırmadan "Yardım edebilir misiniz benzinim bitti de galiba sanırım arabalardan anlamıyorum ben aslında başka sorunuda olabilir" dedim çabucak.
"Arabanın önüne atlanır mı ya çarpsa- bir dakika siz.. O bayansınız ? "
Adamı incelemeye başlayınca bendeki olmayan şansa tüküreyim artık ne yapayım ?
" Ne kadar naziksin ya, gerçekten bak, bayan kısmı çok hoş, senden beklenemeyecek kadar nazik bir cümle fakat o narin kelimeyi lütfen poponuza kullanın beyefendi "
Alayla söylemeye çaba gösterdiğim cümlemle nefes nefese kalmış bir vaziyette durdum. Bence etkili bir cümleydi.
Görünüşe bakılırsa bunda etki etmemiş. Hayır yani ben kötü bir kızda değilim ağzımı falanda bozmam normalde.
Ama bu böyle karşımda sırıtınca normal falan olamıyorum.Oda sesimi taklit ederek "Senden daha nazik olduğum kesin" dedi hemde sırıtmasına 32 dişini dahil ederek.
Şeytan diyor atla şunun arabasına git kalsın burda görsün nazikliği. Tabi ben uslu kızım ama genede fena fikir değil.
"Yardım edecek misiniz"
" Etmeli miyim ? " etrafına bakınarak konuşuyordu. Çok az miktarda araba geçtiğini ki kendisinin son 40 dakikadır burda olduğunu hesap ederek bir süre daha geçmeyeceğini anlamış olacakki dahada güldü. Güldükçe güldü. Bir erkeğe göre öyle bir gülüş olamaz yani.