15 - Öldüler Mi ?

28 1 0
                                    

Multimedia : Çağlay Akaydın ve Ada Öztürk

Gözlerimi açtığımda karanlık bir odadaydım. Etrafa baktığımda benden başka kimse görünmüyordu. Komidinde duran bardaktan bir yudum su aldım. İdrar kesemin dolduğunu hissedince hızlı  adımlarla banyoya girdim.
İşimi halledince ellerimi yıkayıp yüzümü ıslattım hafiften.
Banyodan dışarı üç adım atmıştımki ağzıma kapanan elle kendimi çırpınır şekilde buldum. O el beni duvara yaslayıp tek eliyle sağ cebinden bir cisim çıkardı. Bedenim korkuyla titrerken o cismin ay ışığında hafifçe parladığını görünce gözlerim irice açıldı. Gözyaşlarım sessizce akarken kafamı iki yana salladım. Karşımdakinin yüzünde maske, elinde deri eldivenler vardı. Ama o mavi gözler... Tanıdıktı. Çakıyı tuttuğu eliyle kafasındaki maskeyi çıkardı.
Onu bir yere fırlatırken ağlamam şiddetlenmişti.

Bıçağın soğuk metalini karnımdaki her hangi bir bölgede hissederken, ikinci defa acıyla inledim.

"Bu, ablamı benden aldığın içindi. "

Bedenim ayakta durmakta zorlanırken üçüncü bir darbe daha aldım.

" Bu da acımı dindirmek içindi. "

Kalbimin tam üstüne saplanıp kalan bıçakla yere yığıldım.

Ölüm, sanıldığı kadar kolay değildi. Terliyordum, birinin acımı hafifletmesini istiyordum. Yerde iki büklüm yatarken o bahsettikleri beyaz ışığı görmüştüm sanki.

" Çağlay ?, Çağlay uyanır mısın ? "

Gözlerimi açtığımda karşımdaki Bulut'u farketmemle yatakta oturur pozisyona geçmem bir oldu. Karnımı ve göğsümü kontrol ediyor yara izlerinin olmadığına bakıyordum. Etrafa baktım. Kendi evim değildi. Beni sarsarak ona bakmamı sağlayan Bulut'a şaşkınlıkla döndüm.

"Ö-ölmedim mi ? "

" Ölmüş gibi bir halin mi var ? Noldu anlatacak mısın ? Her yerin kan ter içinde ve hâlâ ağlıyorsun "

Yüzümü yokladım hemen, evet ağlıyordum. Ve gerçektende fazlasıyla terlemiştim.
Bir şey söylemek için ağzımı açmıştımki Bulut'un aniden bana sarılmasıyla irkilmiş ve tepki olarak ittirmiştim fakat bu ona hiç etki etmemişti. Daha sonradan kendi haline bırakarak sakinleşmeye çalıştım.

Sarılmayı bıraktığında üzülsemde sesimi çıkarmadım. O narin güçlü elleriyle yüzümü kavrayınca gözlerimi pörtleterek ona baktım. Oysa şu an hiçbir şeyi umursamıyormuş gibi dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Ne yapacağımı bilemeyecek kadar berbat bir durumdaydım. O ilk adımı attıysa bende atmalı mıydım ? Öylede yaptım zaten. Hiç sorgulamadan dudaklarımı araladım. Oda şaşırmış olmalı ki ilk başta öpüşüme karşılık vermesede daha sonra hırsla dudaklarımı sömürmeye başladı. İlklerde yavaş ve romantik olan öpüşü sonradan arzu dolu tutkuya dönüşünce dengemi sağlayamadım. Kendimi yatağa geri bırakırken üstüme çıktı. Dudaklarımız ayrılsada bir an dudaklarıma baktıktan sonra tekrar aynı tutkuyla öpmeye, öpüşmeye devam etti, ettik.

Tabiri caizse kendimi gerçektende bulutların üzerinde hissediyordum. Herşeyi ona bırakmıştım. Ne olursa olsun bu sefer geri adımı atan ben olmayacaktım. O bana birer ikişer adım atarken bende ona ilerleyecektim. Belkide değişebilirdi, olabilir miydi gerçekten ? Bir mucize gerçekleşmesi gerekebilirdi, o mucizeyi ben gerçekleştirebilirdim belkide.

Elini tişörtüme götürdüğünde son kez benden izin ister gibiydi. Kafamı salladım belli belirsiz. O benim tişörtümü çıkartıp atarken o anki boşlukla bende onun tişörtünü çıkartıp attım. Karşımdaki manzaraya bakarken onunda bana bakan bakışlarını yakalayınca utandım.
Utanmamam gerekiyordu sonuçta ilk olan bir şey değildi ve ben her seferinde nedensizce utanıyordum. Onun o kaslı vücudundan gözlerimi kaçırdığımda kulağıma kadar eğildi ve o boğuk sesiyle fısıldaması bütün bedenimi titremeye yetmişti.

BAŞ ROLÜM  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin