"Çünkü sana aşığım aptal,sana deliler gibi aşığım."
Zor olsada Borayla parti yerini bulabilmiştik.Geldiğimiz yer bir evin bahçesiydi.Gerçekten çok güzel olduğunu düşünürken partinin Emir'e ait olduğunu öğrenince moralim bozulmuştu.Hemen çantamı elime alıp giderken kolumu bir el tuttu.
"Lütfen Nisa."dedi Bora.Öyle bir demişti ki onu öyle bırakıp gidemedim.Ve bütün parti boyunca herkes deliler gibi eğlenirken ben en köşedeki masanın yanında usulca oturuyordum.Tam eve gitmek için ayağa kalkarken herkesin dans ettiğini gören Bora beni dansa kaldırdı.Tabi ki reddedemedim.O sırada bunu Emir görmüş olacaktı ki sürtüğü yani Aybüke'yi dansa kaldırdı.Aybüke bir yandan bana bakıp pis pis gülüyordu.Emir'de sanki hiçbir şey olmamış gibi onla dans ediyordu.Borayla dansımız bittiğinde herkes yerlerine geçerken.Emir mikrofonu alıp sahneye çıktı ve bağırarak:
"Şu yanımda gördüğünüz kıza deliler gibi aşığım!"dedi.Sonra alkışlar koptu herkes tezahürat yaptı...Ama bu çok fazlaydı.Sırf Borayla beni öyle gördüğü için...Sırf beni kıskandırmak için böyle yapıyordu...Ve bu çok fazlaydı..Farketmeden gözümden bir damla yaş aktığı anladım.
"Bora be..ben hiç iyi değilim."diyerek partiden koşarak çıktım.Saat bire yaklaşıyordu.Artık hiç kimse hiçbir şey umrumda değildi.Yolda bulduğum bir bara girdim.Bir bardak..İki bardak....Üç bardak....Daha sayamayacağım kadar çok...Sadece vücudumun uğuşmasını istiyordum..Sadece kalbimin ağrısının dinmesini.Bardan nasıl çıktığımı ya da çıkartıldığımı bilmiyordum.Sadece yürüyordum...Yürürken aniden yağmur başladı.Galiba bugün gökyüzü bana eşlik edecekti.Zar zor yürürken parkta bulduğum bir banka oturdum.Belki yarım saat yağmurun yağışını izledim.Artık sırılsıklamdım.Elbisem çamur olmuştu.Makyajım deseniz akmış rimeller,dağılmış rujlar...Kısacası bitik bir haldeydim..Bitmiştim..
Yağmurun yağışını izlerken duyduğum ayak sesiyle irkildim.Kafamı kaldırıp baktığımda saçları önüne düşmüş,sırılsıklam bir Emir gördüm.
"Vaay Emir Bey siz de mi buradaydınız?"dedim gülerek.
"Sarhoş musun sen?"sesi endişeliydi.
"Senin Aybüke'n nerde?Seni salıyor mu geceleri?"dediğimde sesim titremişti.
"Nisa bak iyi değilsin,hadi eve gidelim."
"Beni bu hale sen getirdin."dedim acımasızca.
"Neden böyle yapıyorsun?Ha..?Borayla öyle beni gördüğün için mi?Ama düşündüğün gibi şeyler olmadı aramızda.Haberim bile yoktu.Ama sen sırf benim canımı yakmak için o kıza....O kıza aşık olduğunu söyledin.Gerçekten neden yaptın ya?Söylesene.!"dediğimde o kadar çok bağırmıştım ki boğazımın yandığını hissettim.
"Çünkü sana aşığım aptal,sana deliler gibi aşığım."dedi ve eliyle belimi kavrayıp dudaklarını dudaklarıma sertçe bastırdı.Sanki yıllardır birbirini görmeyen sevgililer gibiydik..
*
Sabah uyandığımda yumuşak bir yerin üstündeydim.Ve başım felaket ağrıyordu.Bu Emir'in yatağı olmalıydı.
Üstüme baktığımda altımda siyah bir tayt vardı.Hemen Emir'in dolabına bakıp ordan bir sweat aldım.Baya büyük olmuştu ama taytla hoş duruyordu.Üstüme düzgün bir şeyler giydikten sonra salona doğru yürümeye başladım.Ve tam o anda Emir'i gördüm.Altında gri bir eşofman,üstünde de beyaz bir t-short vardı.Dağılmış saçları ona ayrı bir hava katmıştı.
"Günaydın."dedi bana yaklaşarak.
"Günaydın ama saat kaç?Okula geç kaldık dimi ya?"derken bir yandan da saçlarımı toplamaya uğraşıyordum.
"Bugün cumartesi."dedi gülerek.
"Akıl bırakmadın ki bende."diye söylenirken beni belimden tutup duvara yasladı.Elleriyle beni hapsetmişti.
"Hmm...Öyle mi.?dedi ve dudağıma küçük bir öpücük bıraktı.
"Hmm...Öyle."diyerek kolunun altından çıktım.
"Ben çok açım.Seni bile yiyebilirim."
"Yesene..Görelim.."dedi göz kırparak.
"Pislik."dedim ve mutfağa gittim.Emir çoktan kahvaltıyı hazırlamıştı.Güzel bir kahvaltı ettikten sonra kapalı telefonuma baktım.Bora bir sürü mesaj atmıştı.
"Nerdesin."
"Nisa."
"Sabaha kadar seni beklerim bilirsin."gibi bir sürü mesaj.Aslında Bora'ya haber vermem gerekiyordu ama hiç aklıma gelmemişti.Bir sürü mesaj yazmak yerine Bora'yı aradım.
"Bora."
"Nisa."sesi çok sinirliydi
"Şey..Ben Emir'deyim.Haberin olsun."
"Tamam."diyip yüzüme kapattı.Bu neydi şimdi?O arada arkadaki Emir'in sesini duydum.
"Kahve içer misin?"
"Olur ama ben yapayım."dedim ve mutfağa doğru ilerledim.Elimdeki kahvelerle salona doğru giderken önümdeki sehpaya çarptım ve sımsıcak kahve üstüme döküldü.Bir yandan canımın acısıyla uğraşırken diğer yandan da üstümdeki kahveyi siliyordum ki Emir yanıma geldi.Ve hiç tereddüt etmeden üstümdeki sweat i çıkarıp kenarıya attı.Sonra kendi üstündeki beyaz t-shortü bana giydirdi.
"Böyle güzel bir vücudun yanmasına izin veremezdim."
"İleride banyo var bir duş al istersen."dedi sırıtarak.Ben de olur manasında kafamı sallayıp banyoya doğru ilerledim.
*Emir*
Üstündekini çıkarıp attığım için yanakları kızarmıştı ama dün de üstünü değiştirdiğimi bilmiyordu.Banyodan çıktığında ıslak saçlarıyla o kadar masum ve güzel duruyordu ki.
"Şey ben kurutma makinesini bulamadım ama.."dedi saçlarını karıştırarak.Banyodan aldığım kurutma makinesini eline verdim.
"Eğer hazırsan seni bir yere götüreceğim."
"Hazırım."dedi yanıma gelerek.Üstünde benim beyaz t-shortüm vardı.Ona çok yakışmıştı...
"Ya şey bu arada ben yurda uğrasam."dedi utangaç bir sesle.Bora'yı merak ettiği için oraya gideceğini biliyordum.
"Neden?"dedim soğukkanlı şekilde.
Saçlarını karıştırarak "Bora.."dedi ve beklediğim cevapta buydu.O Bora denilen çocuk kimdi bilmiyorum ama hiç hoşlanmamıştım.Sürekli Nisa'nın yanındaydı ve üstelik aynı yerde kalıyorlardı...Sinirle evden çıktığımda Nisa arkamdan geliyordu.
"Emir bekler misin?"dedi arkamdan ama onu umursamadan arabaya gidecekken önümü kesti.
"Emir dedim.!"sesi çok sinirliydi.
"Ne Nisa ne var?"
"Beni sakın Bora'dan kıskandığını söyleme."
"Evet seni deliler gibi kıskanıyorum.O adam senin her an yanında ama be..ben."diyemeden sözümü dudaklarınla kesti.Kalbim sanki dışarıya çıkmak istercesine atarken.Bu kız bana ne yapıyordu böyle?
"Gidelim bence."dedi.
"Ihm..Bence de."Yol boyunca hiç konuşmamıştık.Onu yurda getirdiğimde arabadan indi.
*Nisa*
Yurda koşar adımlarla çıktım çünkü Bora'yı cidden çok kızdırmıştım.
"Boraa."diyerek kapıyı açtım ve Bora benim yatağımda uyuyordu.Küçükken de bana hep kızardı ve beni kırmamak için uyurdu.Ona kıyamayıp yanağına küçük bir öpücük bıraktım.
*Bora*
Ben Emir'deyim.
Ben Emir'deyim.
Ben Emir'deyim.
Kafamın içinde dönen bu cümle beni deli ediyordu.O çocuğu Nisa'nın yanında görünce delirirken şimdi bana onda olduğunu söylüyordu.Daha fazla dayanamayıp Nisa'nın yatağına yattım.Yanda duran siyah kazağını elime aldım ve burnuma yaklaştırdım.Çok güzel kokuyordu...Küçükken de hep böyle kokardı.Sırf onun kokusunu duyabilmek için sürekli ona sarılırdım.Çocuk aklı iştee...Şimdi çok şey değişti..En başta duygularım...Nisa'ya artık arkadaş gözüyle bakamıyorum.O yanıma gelince elim ayağım dolanıyor,kalbim yerinde çıkacakmış gibi oluyor.Ama bunu Nisa'nın bilmememesi gerekli benim için,dostluğumuz için..Kapının açılmasıyla hafifçe gözlerimi araladım.Nisa gelmişti.Çünkü beni merak etmişti.Usulca yanıma yaklaştı.Kokusu farklıydı...Nisa kendi gibi kokmuyordu.Bu kokunun kimin olduğunu anlamam zor olmadı.
Odaya girerken farkettiğim beyaz t-short Emir'indi.Nisa onun içinde kaybolmuştu.Daha fazla dayanamayıp gözlerimi sıkıca kapattım..
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Papatya Meselesi
Literatura FemininaNisa'nın küçük kalbinin aşk hikayesi.Bir günlük ömrü olan kelebek ya papatyaya aşık olursa?..