"Allah Teala buyurur ki: Kulumu, iki gözünü kör etmekle imtihan ettiğim zaman sabrederse, gözlerine karşılık olarak cenneti veririm."
[HZ. MUHAMMED (S.A.V.)]"BEYFENDİ" adlı bu kurgu: 1979 - 1980 yılları arasında Artvin'in ilçelerinden birinde geçmektedir. Fikirlerinizi beyanda bulunurken bunu göz önünde bulundurursanız, olay örgüsünü daha iyi kavramış olursunuz.
■Başlama tarihinizi buraya yazarak kurguya kendinizden bir iz bırakabilirsiniz.💋
Şimdi Hazırsanız...
♣️
Alışıktım buraların çiseleyen yağmuruna... Kasveti bile, mutluluk veren havasına... Buram buram tehlike kokup kalkan gibi duran sarp dağlarına... Beyaz perdelerini harelere indiren sislerine... Yeşillerin biribiyle ahenk içinde rüzgarla dansına... Hele korksamda hayran kaldığım uçurumlarını saatlerce anlatsam, onlara olan hayranlığımı bitiremezdim... Usulca başımı kaldırdım ve hafiften çişeleyen yağmurun yüzümü ıslatmasına izin verdim. İşte bu an tek kelâmla huzurdu...
Gözlerimi yumdum ve dudaklarımdaki tebessüm yaşadığım huzurla büyüdüğü an, bakışlarım yanımdan koluma bile isteğe çarparak, elindeki su bidonlarıyla, çeşmeye doğru koşturan kızlara değmişti. Lâkin bakışlarım, az önce yağmuru gördüğü o anki gibi huzurlu ve mutlu değil, son derece öfkeliydi. Yine aynısını yapmışlardı işte! Her dışarı çıkışımda yaptıklarını bir kez daha yapmışlardı.
Uzun zaman sonra ilk kez babamın ve Şükran teyzemin yasağını çiğneyerek su doldurma bahanesiyle köye inmiştim. Lâkin daha su yoluna varmadan bu iki haddini bilmez kız tarafından hırpalanmıştım. Onlara öfkeyle baktığımı görünce ikisininde dudaklarındaki şeytani gülüş, an itibariyle kahkahaya dönüşmüştü. Benim cinlerim ise tepemde horon tepinmeye başlamıştı.
Uzun zamandır evdeydim. Bu yüzden canım çok sıkılıyordu ama bu gıcık ikiliyi görünce dışarı çıktığıma da çıkacağıma da bin pişman olmuştum. Sabah sabah beni kendilerine oyuncak etmiş, bir şekilde yeniden sinirlerimi tepeme zıplatmayı becermişlerdi işte.
Benimle eğlenmek çok hoşlarına gittiği bariz belliydi. Nedenini çocukluğumdan beridir çözebilmiş değilim. Lâkin her seferinde gerek sivri dilleriyle gerekte az önceki gibi koluma çarpıp alayla gülmeleriyle bana resmen çocukluğumda güzel diyebileceğim bir an yaşamama müsamaha etmemişlerdi. Küçükken hatırlıyorum da onlar yüzünden hiçbir çocuk benle oynamaz. Kimse beni yanına almazdı. Ben de ağlaya ağlaya ablam ve Şükran Teyzem'in, benden yaşça büyük kızlarının yanına gider, onlarla oynamak isterdim.
Lâkin onlar evlilik çağında genç kızlar olduğu için yaptıkları tek şey oturup el işi yapmaktı. Ben de el işi yapmayı dener ama bir zincir çekmek dışında hiçbir şeyi beceremezdim. Hatta benle oynasınlar diye ellerindeki oyaları gizlice çalar kendim yapmaya çalışırdım fakat daha elime alır almaz ip küçük parmaklarıma dolanır oyanın yarısı sökülür yarsı yırtılırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYFENDİ
RomanceAlışıktım buraların çiseleyen yağmuruna, Kasveti bile, mutluluk veren havasına, Buram buram tehlike kokup; kalkan gibi duran sarp dağlarına, Beyaz perdelerini harelere indiren sislerine, Yeşillerin biribiyle ahenk içinde rüzgarla dansına, Hele korks...