Bölüm şarkısı- Zara Larrson-Uncover lyrics
&&
Gözlerimizi her kapattığımızda binlerce satır, kirpik uçlarımıza asılı kalır. Her bir kirpiğimize asılı düşüncelerimiz, puslu bir aynanın, kırık camındaki, pürüzlü zeminin sessiz alfabesiydi.Sessiz alfabesi. Sessizlik...
Musluktan akan uğursuz su sesi, odaya hakim olan kasvete balta gibi çakılırken, kulak kabarttığım sessizliğin sesi, bana sinsi bir bakış atıp, usulca yanımdan uzaklaşmaya başladı. Kahverengi irislerimi karşımdaki aynanın puslu görüntüsüne çıkarıp, ruhsuz bakışlarımı bedenimle buluşturdum.
Kahverengiliklerime yayılmış olan rüyanın korku kırıntıları, hala benliğimde hissedilir derecedeydi. Dışarıdaki rüzgarın uğultusu pencereme çarpıp, uğursuz sesiyle beni üşütürken, Efsunun alt kattan bana seslenişini duydum.
Buna pek kulak kabartmazken çoktan merdivenleri tırmandığından bihaberdim. Kapıyı belli belirsiz bir gürültüyle açarken mavi gözleri bedenime tırmandı.
Yüzündeki hoşnutsuz tavır yere cam kırıkları gibi dağılırken, beklediğinin aksine güzel bir tabloyla karşılaşmak onu gülümsetmişti.Gülümsemek..;
Bir bedenin, içine hapsettiği ruhuna, armağan edebileceği en güzel histi belkide. Sahipsiz bıraktığım hislerimin üstüne döktüğüm yanık toprak kokusu, bir bebeğin haykırışıyla, kulaklara dökülen ninnisi gibiydi.Ölü hayallerimden dökülen kan damlaları, avuç içimdeki ince çizgilere karışırken, seniyelerdir içimde tuttuğum nefesi buğulu aynaya üfledim. Aynada nefesimle oluşturduğum hacimsiz görüntüye bakarken, Efsun'un homurdanmalarına kulak kabarttım.
Efsun, belkide çocukluğumdan bu yana tanıdığım ve arkadaş diyebileceğim tek insandı. Apar topar taşındığımız bu mahallede, belirli düzen içinde kurulmuş arkadaş çevrelerinden dışlanırken, o minik kalbiyle bana dost kucağı açmıştı.
Sarı saçları ve mavi gözleriyle direk
ilgi odağı olabilen bir kızdı. Her zaman gülümseyen bir surata, ve ışıl ışıl parlayan bakışlara sahipti. Benim donuk bakışlarımın aksine..."Hadi ama Eva daha ne kadar o aynanın önünde zaman öldüreceksin?"
Eva.
Evet tuhaf bir isme sahiptim.
Beni doğurduktan hemen sonra ölen annemin, bende bıraktığı tek özel hediye, adımdı sanırım.Asla anne adı altında yatan o kavramın bir çocukta, veya bir insanda bıraktığı o heyecanı tadamamıştım.Anne derken ağzımın içine yayılan mayhoş tadın dilimin ucunda bıraktığı uğursuz sıvıya karşılık, yüzümü hayali bir şekilde buruşturdum.
"Bitti" diye mırıldandım. Söylenmelerine devam ederken açtığı kapıdan hızla fırlayan arkadaşımın aksine, ruhsuz ayaklarımı yere sürte sürte arkasından peşi sıra ilerledim.
Ben merdivenleri yeni bitirmişken, Efsun kabanını giymiş, ayakkabılarını ayağına geçirmiş ve portmantodaki montumla botlarımı bana uzatmıştı."Ölüceksin" diye söylendi. "Yemin ederim birgün ecelin gelmeden bu yavaşlıkla ölüceksin". Sert bir nefesi botlarımı giyerken, yüzüme düşen birkaç tutam saçıma üfledim.Alayla "Yemin etme çarpılacaksın" diye konuştum. Yapmacık bir şekilde kahkaha atarak "Götümle gülüyorum sana" diyerek dış kapıyı açtı.
"Götünle ne zamandan beridir konuşuyorsun" diye mırıldandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARAN(+18)
Teen Fiction(Küfür, şiddet ve psikolojik baskı bulunduran birçok sahne bulunmaktadır. Lütfen, yorumu dikkate alarak kitabı okuyunuz!!) /Çalınma, söz kaçırma, kapak taklidi durumunda yasal işlemler başlatılacaktır./ *** Uzaklaştığın yolu takip ederek, terk ettiğ...