BÖLÜM- 4

1.2K 148 157
                                    


Bölüm şarkısı/Alan Walker- Faded

* * *
Belirsizlik... Ne zaman zihnimin içinden bir olay geçse, o boğucu koku benliğime yayılırdı. Bir bilinmezliğin içine düşmüştüm. Elimdeki uçurtmanın ipi kopmuş, bende o uçurtmanın nereye gittiğini, beni nereye sürüklediğini bilmeden peşinden koşuyordum. Ve sanki koştuğum yerde uçurtmanın ucu boynuma dolanıp, ruhumuda gittiği yere uçuracakmış gibiydi.

İçimde hiçbir zaman bayatlamayan o delirme korkusu yine gün yüzüne çıkmıştı. Hızlanan nabzım kulaklarıma çarparken korkuyla etrafıma baktım. En son yaşadıklarımdan sonra Kutay beni zorla evin alt katına, depo diye kullandıkları bir odaya kilitlemişti. Yumruğa dönüştürdüğüm avuçlarımı açıp, küçük pencereden sızan ve odayı bir nebze aydınlatan ışığa doğru tuttum.

Güneşin tonları gökyüzünden yavaş yavaş çekilsede henüz karanlık, tüm siyahlığını üstümüze örtmemişti. Ellerime baktığımda, kızın tuttuğu avucumun içindeki kızarıklık yok olmuş, yerini kanlı yaralara bırakmıştı.

Yaşadığım o anları tekrar hatırlamamak için odanın içinde göz gezdirdim. Soğuğun getirdiği hissizliğe karşın boş bakışlarımı, toz içinde olan odanın aksine, göze çarparak parlayan gümüşi rengi çekmeceye diktim. Sanki her gün ayrı bir özenle temizleniyormuş gibiydi. Aklımdan geçenleri elime dökmemek için bakışlarımı ordan kaçırıp, diğer eşyaları ilgi odağıma aldım.

Elimin durumu o kadar kötüydü ki, soğukla birlikte hissizleşmesem, yanığın getirdiği acının tenimi nasıl kavuracağını düşünmek istemiyordum bile. Ellerimi yere koyup, cenin pozisyonu almış bedenimi soğuk betondan kaldırdım.

Toz içinde kalmış pantolonumu sağlam elimle temizlemeye çalışsamda nafileydi. Sanki o tozlar, içine düştüğüm çaresizliğin ve yalnızlığın farkındaymışda beni bırakmak istemiyorlarmış gibi bedenime yapışmıştı.

Çıplak ayaklarım halısı dahi olmayan boş betonda ilerlerken, soğuktan ayak parmaklarım içe doğru bükülmüştü. Odanın içinde o kadar gereksiz eşya bulunuyorduki biran bu boş odayı ateşe vermek istedim. Hem bu oda olmasaydı ne buraya kilitlenicektim, nede donacak derecede üşüyecektim.

Bir an gelip beni buradan çıkarmayı akıl ederler mi diye düşündüm. Ama üst kattan boğazları yırtılacak derecede bağırış sesleri geliyordu. Çok koyu bir tartışma içindeydilerki, benim akıllarına düşmem ihtimalsizdi.

Aklımı onlardan uzaklaştırıp, ayaklarımı duvara asılmış bir tablonun önünde durdurdum. Tabloyu göremiyordum çünkü üstünü beyaz bir örtüyle kapatmışlardı. Merak duygusu tüm bedenimi sarmalarken, elimi örtünün ucunu, yüzüme düşmeyecek şekilde çekmek için ayarladım.

Tam çekeceğim sırada ufak bir kız çocuğunun sesi kulaklarımı doldurdu ve olduğum yerde donakaldım. Ses hemen arkamdan geliyordu.

Yavaşça elimi örtünün ucundan çekip bedenimi arkama doğru çevirdim. Hemen önümde duran küçük ayaklar ve o ayakların giymiş olduğu yırtık rugan ayakkabıları gördüm. Ben ona korku ve dehşet içinde bakarken, o bana saf bir üzüntüyle bakıyordu. Bir an nefesim kesildi ve afalladığımı hissettim. Minik boğazından geçen sesli yutkunuşu boş odayı doldururken, utangaç bakışları kahverengi merceklerime dokundu.

Kız o kadar tanıdıktı ki sanki benden bir parça ona aitmiş gibiydi. Tüm bedenimi gözleriyle incelerken bakışları ellerimde duraksadı ve kaşları hızla çatıldı. Odanın soğukluğunun aksine sımsıcacık bedenini bedenime yaklaştırıp, buz tutmuş avuçlarımı elleri arasına aldı. Ellerinin içindeki sıcaklık ellerime tutunduğunda avuç içlerim yanar gibi oldu ve onu korkutmadan çekmeye çalıştım. Ama o ellerimi havaya kaldırıp yaralı avuç içime sıcak bir öpücük bırakıp geri çekildi.

MARAN(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin