10

2.5K 206 50
                                    

Pansy kızlar tuvaletine girince Hermione'yi gördü ve çapkınca sırıtmasına engel olamadı. Gerçekten, son zamanlarda kendini tanıyamıyordu.

Hiçbir şey demeden işe koyuldular ve uzun bir süreden sonra ilk defa iksire yeni şeyler eklediler.

Yarım saat sonra işleri bittiğinde her zamanki gibi mermere sırtlarını dayadılar. Bir süre sessiz kaldıktan sonda Hermione konuştu.

"Şimdi ne olacak?"

Pansy hafifçe kaşlarını çattı.

"Nasıl ne olacak?"

Hermione ağzını açtı ama geri kapadı. Bunu birkaç kez tekrarladıktan sonra sıkılmış olsa gerek, konuştu.

"Biliyorsun."

Pansy bir anda ona doğru döndü ve Hermione'nin ellerini ellerinin arasına aldı.

"Sana senden hoşlandığımı söylerken ciddiydim, Granger. Okuldakiler ve onların orta çağdan kalma bakış açıları umrumda değil."

Bir süre duraklayıp sözlerine devam etti.

"Ben... Muhtemelen birkaç gün önce olsa bunları asla söylemezdim ama, sadece akışına bırakmak istediğime karar verdim. Gelecekte ne olacağına veya insanların ne söyleyeceğine kafa yormadan yaşamak istiyorum. Birilerinin aptal düşüncelerine göre kendimi bir şeylerden mahrum bırakmaktan bıktım ve artık bunu reddediyorum."

Gözlerini genç kızın gözlerine sabitledi ve o an sözü Hermione devraldı.

"Ben de senden hoşlanıyorum, Parkinson. Bunun ne zaman ve nasıl olduğuna ilişkin hiçbir fikrim yok ama kesinlikle eminim. Her şeyin bu kadar hızlı olması veya gelecekte neler olacağını umursamak istemiyorum. Hatta şu an sözlerine öyle katılıyorum ki kendimden tiksindim. "

İşte yine o alaycılık gelmişti. Pansy de elini bıraktı ve ukala bir bakış attı.

"Bence sözlerime katılmadığın zamanlardaki beyinsizliğinden tiksinmelisin."

Hermione küstahça güldü.

"Sen öyle diyorsan..."

Sonra ikisi de bir anda eski samimiyetlerine döndüler ve bu sefer Hermione Pansy'nin dudaklarına yaklaşmaya başladı.

Dünkü öpücükler çok ani ve sinirliydi. Hırsları düşünmelerini engel olmuştu ve hala olayı tam kavrayabilmiş değillerdi. Ama şu an sakin ve sessiz bir ortamda nefeslerini dudaklarının üstünde hissederken ikisi de kalp atışlarının sesinin her yeri inlettiğine emindi.

Pansy bu yavaşlığa dayanamayıp hızlı davrandı ve Hermione'nin dudaklarını dudaklarıyla örttü. Dünkü nün aksine ikisi de oldukça nazik ve yumuşaklardı.

Sonunda ayrıldıklarında Hermione kafasını Pansy'nin omzuna dayadı ve gözlerini kapadı.

***

2 hafta sonra...

"Selam!"

Pansy Hermione'nin yanağına bir öpücük kondurdu ve yanına oturdu. Ders İksir'di ve onlar beraber oturuyorlardı.

Kısa süre sonra Profesör Slughorn geldi ve ders başladı. Bir süre konu anlatan Profesör sınıftan ikişer kişilik gruplarla bir iksir istedi ve Hermione ile Pansy işe koyuldu.

"Herm, şimdi ne koyuyoruz?"

"Sanırım yasemin otu ama bir kontrol etmem-"

Pansy onu dinlemeden yasemin otunu iksir boşalttı ve kaçınılmaz bir şekilde kazanın içindeki sıvı adeta patladı. İkisinin de saçları elektriklenmiş ve yüzlerine kararmıştı. Üstelik tüm sınıf onlara dönmüştü.

"Neden hiç beklemiyorsun?"

"Asıl sen neden emin olmadan konuşuyorsun?"

Bir süre birbirlerine sinirli bakışlar attılar ama sonra aynı anda kahkahayı bastılar.

"Merlin, yüzünü gördün mü?"

İkisi de gülerek işlerine devam ettiler.





Aklıma hiç ekşın gelmiyor öf 

girls like girls // pansmione Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin