*Duman - Beni Yak Kendini Yak
29 Ocak 2017
"Efendim Baba," dedim botlarımı ayağıma geçirirken. Başımı eğmiş omzumun üzerindeki telefon ile İtalya'daki babam ile konuşuyordum. Annemle az önce konuşup dikkat etmem gereken şeyleri üstünden beşinci kez geçmişti.
"Kızım nasılsın?"
"İyiyim baba, çıkıyorum şimdi sen nasılsın?"
"İyiyim kızım, sadece bizi aramayı unutma tamam mı?"
"Tamam baba," dedim bıkmış ve aceleci sesimle, bir yandan orta boy bavul ile merdivenlerden inen abimin ardından gidiyordum. "Bu abimin, senin ve annemin yüzüncü söyleyişi, anladım."
"Tamam kızım, anladın biliyorum. Her neyse annen çağırıyor işe geç kalacağız. Dikkat et kendine."
"Peki babacığım. Kolay gelsin. Görüşürüz." Dedikten sonra telefonu kapattım.
Merdivenlerden iniş maceramız bitince abim bavulu siyah küçük arabanın bagajına koyarken yerimi aldım. Benden hemen sonra şoför koltuğuna oturan abim , "Bir şey unutmadığına eminsin?"
Gözlerimi devirmemek için kendimi çok zor tuttum. "Evet."
"Peki gidelim o zaman."
Başımı cama doğru çevirip dışarıyı izlemeye başladım.
"Müzik açabilir miyim?" dedim.
"Ne müziği kızım sabah sabah ya uykum var zaten."
"Uykun açılır işte. Açayım lütfen."
"İyi aç bakalım. Çok sesli olmasın ama,"
"Tamam."
Radyoya uzanıp müziği açtım. Tekrar dışarıyı izlemeye başladım. Buluşacağımız yer benim evime çok uzak olduğu için abim bırakıyordu. Hem buluşacağımız yer abimin iş yerine çok yakındı. Bu da abimin işine gelmişti. Hava, sakinliği ve kış güneşi ile bizi karşılıyordu.
Uludağ gezimizde 12 kişi olacaktık. Ulaş, Kutay, Yalaz, Doruk, Çağrı, Kaya, Ceren, Beste, Simge, Eda, Hilal ve ben... Kutay'ın ailesinin çok büyük bir villası vardı ve biz oraya rahatlıkla sığardık. Uludağ'a çıkacak, orada olacak bir-iki tane konsere katılacak, kayak yapmayı öğrenecek, teleferiğe binecek ve daha birçok şey yapacaktık..
Her ne kadar çok eğleneceğimi bilsem de içimde bir korku vardı. Nedenini asla bilmiyordum ama korkuyordum. Çalan müzik ile birlikte içimdeki korkunun sebebini arıyor, bulamıyordum. İçimde kötü, berbat bir his vardı.
Uyumamak için kendimi zor tutuyordum. Sabahın en erken saatlerinde uyanmaktan nefret ediyordum ve şuan yaptığım bundan farksız değildi. Telefonum çalmadan hemen önce abimin sesini duydum.
"Uyuma!" dedi uyarıcı ve sarsıcı sesiyle, "Az kaldı dayan biraz, arabada uyursun,"
"Tamam ya uyumuyorum." deyip telefonu açtım.
Harley Quinn arıyor...
"Kızım, neredesin sen? Mafyalar tarafından mı kaçırıldın? Kum fırtınasına mı yakalandın? Edward kanını emdi, sonra da Jacob arkadaşlarını toplayıp etini mi kemiriyorlar? Spiderman'in ağına falan mı takıldın neredesin sen?"
Bunları öyle bir ses ile söylemişti ki telefonu kulağımdan uzaklaştırmak zorunda kalmıştım.
"Diğerleri geldi mi?" dedim. Sakinliğime ben bile şaşırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehir
Ficção GeralZehir; Tatsızdır. Kokusuzdur. Şeffaftır. Zehir' dir işte. Anlaşılmaz. Bir damlası dahi koskoca bir ömrü devirebilir. İntikam ateşini alevlendirebilir. Zehir' e bir kez bulaşan kişinin geri dönüşü yoktur. Acı çektirir. Zehir'in yapamayacağı ne vardır...