Olduğum yerde kalakalmıştım. Burçak, benim meleğimin, Pelin'imin kardeşiydi. Bunca yıldır bu şerefsizi arıyordum. Şimdi karşımda duruyordu. Fakat ben öylece dikiliyordum. Hiçbir şey yapamıyordum. Burçağın attığı tiz çığlıkla kendime geldim. Yüzüne tokat atılmıştı ve dudağı kanıyordu.
"Benden kaçmak neymiş öğreneceksin küçük fahişe. " O adamın iğrenç sesi kulaklarımı doldurdu. Dediklerini dikkate aldığımda Burçağın babasından kaçtığını öğrendim. Ama neden kaçıyordu ? Ne yapmıştı bu şerefsiz ?
"Lanet olsun bırak beni baba. Ablamın yaşadıklarını bana yaşatamayacaksın."
Birşeyler yapmalıydım. Burçağın hayatının da Pelin'in hayatına benzemesini istemiyordum.
" Kes sesini Burçak !! Kurallarıma uymak zorundasın. Ben seni ablan gibi yetiştirmedim. Seni hep uzak tuttum. " Demek ki o yüzden ben Burçağı daha önce görmemiştim. O anda sayın kayınpederimin (!) kalkan eli Burçağın yüzüne inecekti ki yerimden fırladım.
"Duurr !! " Adamın eli havada asılı kalmıştı. Burçakta adeta yalvaran gözlerle bana bakıyordu. Onu kurtaracaktım. İçimden bir ses bunu ona yapmak zorunda olduğumu söylüyordu. Sonunun Pelin'in sonu gibi olmasını istemiyordum. Burçağı elinden alacak ve ona zarar gelmeyeceğini anladığım zamandada bu piçin işini bitirecektim.
" Karışma işime bir dakika seni tanıyorum sen kızımı elimden alan Burç piçisin. "
Benimle diyolog kurmaya başlayınca Burçağı bırakmış. Ellerini siyah kumaş pantolonunun cebine koymuştu.
" Yanlış hatırlıyosunuz . Siz benim gelinimi öldürerek onu elimden almıştınız."
Adam dediklerimin doğru olduğunu bildiği için konuyu değiştirmeye çalıştı.
" Sen bana ne hakla karışıyosun ki ? Kİm oluyosun ki ? " Adam haklıydı. Hiçbir şeyi olmuyordum. Ama Burçak kendi kararlarını verebilen bir kızdı.
" Burçak reşit. Ona kararlarında saygı duymalısınız." Adam söylediklerime kahkaha atarak cevap verdi.
"Sen işime karışma bücür. Şimdi kaybol burdan." Ona bücürün kim olduğunu çok iyi gösterecektim. Ama şu an zamanı değildi. Burçağın hayatı tehlikedeydi. Adama iyice yaklaştım. Burçak ayaklarımın dibinde oturuyordu. Yüzüne baktığımda dudağından hala kan akmakta olduğunu görüyordum. Elimi ona doğru uzattım ve elini tutarak onu kaldırdım. Arkama aldım. Adam yaptıklarımı şaşkınca izliyordu. Kulağına yavaşça eğildim.
" İntikamım şimdi değil sayın kayınpederim (!). Ama elbet çok yakında." der demez testislerine tekmeyi indirdim. Adam acı içinde inlerken bende Burçağın elini tutup koşmaya başladım.
*****************
Yaklaşık yarım saattir koşuyorduk. Burçak epey yorulmuşa benziyordu. İstanbul'dan ayrılmadan önce arabamı park ettiğim ıssız sokağa dönüş yapmıştık. Ama daha 10 dakikalık yolumuz vardı. Hala el ele koşuyorduk. Burçak durmuştu ve benim elimden çekerek benimde durmamı sağlamıştı. Durup ona baktığımda gerçekten bitkin olduğunu fark ettim. Ona soran gözlerle baktığımda açıklamaya girişti:
-Dur lütfen !! Dayanamıyorum. Yürüyecek halim yok. Bir adım daha atamam.
Gerçekten de kötü gözüküyordu. Renkli gözleri ağlamaktan kızarmış ve şişmişti. Dudağındaki kan çenesine doğru sızmış ve kurumuştu. Ona doğru adım attım ve bir elimi dizinin altından diğer elimi de belinden geçirerek onu kucağıma aldım. Hiçbir şey söylememişti. Kafasını göğsüme koydu. Sanırım durumu düşündüğümden daha kötüydü.
![](https://img.wattpad.com/cover/22674188-288-k655190.jpg)