Hastaneye gelir gelmez yatış işlemimi başlatmıştık. Tek kişilik bir odada kalıyordum. Yanımda da Burçak için refakatçi yatağı vardı. Tedavi saati geldiği zaman başka bir odaya alınıyordum. Her gün aynı saatte alınıyor işlem bitince odama bırakılıyordum. Gün içinde sürekli uyuyordum. Eskisi kadar Burçakla vakit geçiremiyordum. Genelde beni yanlız bırakmıyordu. Ama ben aldığım ilaçlar dolayısıyla sürekli uyuyordum.
Burçağın Ağzından
Tedavi süreci Burcu oldukça yormuştu. Ama doktoruyla konuştuğum kadarıyla tedavi gayet iyi gidiyordu. Bende boş zamanlarımda Burç ' un hastalığı hakkında bilgi edinmeye çalışıyordum. Okuduklarımdan anladığım kadarıyla uygulanan 2 çeşit tedavi vardı. Bunlar ışın tedavisi yani radyoterapi ve kemoterapiydi. Tedavinin amacı kandaki akyuvarların sayısını azaltmaktı.
Kemoterapinin bazı yan etkileri vardı. Neyse ki henüz bu etkiler Burç'ta yoktu. Ara sıra mide bulantısının olduğunu söylüyordu ama henüz kusmaları başlamamıştı. Ama o tedaviye gittiğinde yastığına bakıyordum. Yavaş yavaş saçları dökülmeye başlamıştı. Burç bunu farketmesin diye o gelmeden yastık kılıflarını temizliyordum.
Hale Hanımla konuştuğumuzda tedavinin bitimine az kaldığını söyledi. Ama kontroller devamlı olucaktı. Eğer hastalık tetiklerse tedavilere yeniden başlanacaktı. Umarım hastalık tetiklemezdi ve Burç bir daha bunları yaşamazdı.
Biz hastaneye geleli hemen hemen 2 ay olacaktı. Bu süre içinde Burç hastaneden dışarıya adım atmamıştı. Ben o tedavideyken arada bir eve gidip geliyordum. Burc' un kirli kıyafetlerini götürüp temizleri getiriyordum. Alışverişte aldıklarımız gelmişti ama henüz yerleştirme fırsatı bulamamıştım. Tüm eşyalar evin salonunda kutularda duruyordu. Eve gidince beni bayağı iş bekliyordu. Tüm evi kafama göre dizayn edicek ve yeniden temizleyecektim. Ben bu işleri hallederken Burç'ta uzandığı yerden fikirlerini söyleyecekti. Yani en azından benim düşüncem buydu.
Ben düşüncelerime dalmışken Burc' u getirdiler. Yatağına yerleştirdiler. Burç oldukça yorgun görünüyordu. Hemen yerimden kalkarak yanına ilerledim. Hemşireler son kontrolleri de yapıp odadan çıktılar. Yanına oturarak ona baktım. Burç'ta bana bakarak gülümsedi. Saçma bir soru olucaktı ama soracaktım :
"Burç nasılsın? Kendini nasıl hissediyorsun ?" Burç histerik bir kahkaha attı. Ve dalga geçerek :
"Çok iyiyim ve bomba gibi hissediyorum." Bu cümlesi beni güldürdü. Hafifçe koluna vurarak:
"Ya dalga geçmee. Düzgün cevap ver."
"Gayet iyiyim Burçak. Sadece tedavinin verdiği bir yorgunluk var üzerimde. Ama emin ol her zamankinden daha iyiyim. "
İşte buna çok sevinmiştim. Kocaman gülümseyerek ona baktım. O da bana aynı şekilde karşılık verdi. Yanından kalkarak :
"Hadi sen biraz uyu." Kafasını sallayarak yavaşça sağına doğru döndü ve gözlerini kapattı.
Bende o uyurken yaptığım gibi yanına sandalye çekerek oturdum ve onu izlemeye başladım. O kadar kusursuzdu ki. Her genç kızın hayalini süsleyen ideal erkekti. Ablamı özlüyordum ama Burca yaptıklarından dolayı onu asla affetmeyecektim ve bu konuda ondan nefret ediyordum. Bazen kendime de kızıyordum. Ablama neden engel olmadım diye kendi kendimi yiyordum. Eğer ben onu uyarıp ona engel olsaydım Burç şu an bu acıların hiçbiri çekmeyecekti. Burç ne kadar inkar ederse etsin onun hastalığında benim de payım vardı. Ve ben bu konuda asla kendimi affetmeyecektim.
Burcu izlemeyi bırakıp biraz hava almak için odadan ayrıldım. Hastane çok büyüktü ve ben her gün kantine giderken yolumu kaybediyordum. Neyse ki bugün kaybolmadan yolu bulabilmiştim. Kendime bir kahve alarak cam kenarında bir masaya kuruldum. Masadaki dergilerden birini elime alarak sayfaları karıştırmaya başladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/22674188-288-k655190.jpg)