Burçağın sorusuna kafa sallayarak yanıt verdim. Ona dönerek ilerledim.
" Burçak biraz konuşabilir miyiz ? " Burçak kafa salladı ve :
" Tabiki. Hadi içeri geçelim. " diyerek banyodan çıktı. Bende arkasından ilerledim. O kanepeye oturunca bende yanına oturdum. Gözlerindeki dehşet şimdi yerini merak ve endişeye bırakmıştı.
"Burçak senin endişelenmeni, korkmanı istemiyorum. Anlatacaklarımdan sonra sakin olmalısın. Bu gerçekten çok önemli. "
Burçak sözlerimden sonra iyice endişelenmiş ve meraklamıştı. Bunları gözlerinden anlayabiliyordum.
" Burç o kan da neyin nesiydi ? Sen gerçekten çok kötü gözüküyordun. Çok şiddetli öksürüyordun. Sen iyi değilsin. "
" Burçak, ben hastayım. Bu hastalık bana ablanın hediyesiydi. Ben onu kaybettikten sonra kendimi kaybettim. O kadar çok içiyordum ki bilincimi tamamen kaybediyordum. Eve uğramaz olmuştum. Arkadaşlarımın yanına gitmiyor, sürekli yanlız başıma içiyordum. Ufak çaplı krizler geçiriyor ama umursamıyordum. Sızmış olduğumu falan düşünüyordum. Ama iş sandığım kadar basit değilmiş. Bunu geçirdiğim krizden sonra öğrendim. Her zaman olduğu gibi ablanı düşünerek deli gibi içmiştim. O kadar sarhoştum ki hiçbir şey görmüyor, hiçbir şey hatırlamıyordum. Eve nasıl geldiğimi bile hatırlamıyorum. Koltukta kriz geçirmiştim. Ani bir öksürükle uyandım. Fena derecede kan kusuyordum. O zaman yan binayla ilgilenen biri vardı. Seslerimi duymuş ve bi sorun olabileceğini düşünüp kapıya gelmişti. Beni o halde görüncede hastaneye götürmüş. Seninle tanışmadan önce gerçeği öğrenmiştim. Yani hastalığımı. Doktorun pek umudu yoktu. Az bir günümün kaldığından falan bahsediyordu ama yaptığım araştırmalar ve ufak tahliller tedavi sonucu iyileşebileceğimi söylüyordu. Ama henüz tedaviye başlayacak vakit bulamadım. Kanser artık etkisini dışarıya vurmaya başlamış olduğunu tahmin ediyorum. En yakın zamanda tedavilere başlamayı düşünüyorum."
"Düşünmek mi ? Burç ne diyorsun sen Allah aşkına ? Hemen tedavilere başlıyoruz. "
Burçak ciddi anlamda sinirli gözüküyordu. Bende onu daha fazla sinir etmek istemiyordum.
" Tamam yarın gider başlarız. " Burçak sözlerimden sonra bana deliymişim gibi baktı. Ve yüksek sesle bağırdı:
"Şimdiiiii !! " Burçak o kadar kararlı gözüküyordu ki tek laf edemedim. Hemen sözlerine itaat ederek ayağa kalktım.
" Arabayı al, ben kullanıcam. " dedi ve hızlı hızlı ilerleyerek kapıyı açıp dışarı çıktı. Bende arabanın anahtarlarını aldım ve onu takip ettim.
******
Burçak gerçekten berbat bir sürücüydü. İğrenç araba kullanıyordu. Bense her an bir yere çarpacağız düşüncesiyle kendimi yiyordum. Bu sürüş bana hiç iyi gelmemişti. Gittikçe midem daha fazla bulanıyordu. Burçağı durdurmalıydım. Eğer ona bağırırsam incineceğini biliyordum. Onu kırmak asla istemediğim bir şeydi. Biraz düşündüm ve onu sürücü koltuğundan kaldıracak yolu buldum.
"Burçak, ben iyi değilim. Arabayı durdurur musun ?" Tam da istediğim gibi olmuştu. Burçak oldukça endişeli gözlerle bana bakıyordu. Bir açıklama yapmam gerekiyordu.
"Midem çok bulanıyor. Biraz hava almaya ihtiyacım var. " Burçak arabadan indi ve gelip kapımı açtı. Buna gerek yoktu ama yine de uzattığı eli tuttum ve arabadan indim. Gidip kaldırıma çöktüm. O da yanıma geldi ama oturmadı. Kafamı kaldırıp ona baktığımda sanki suçlu olan oymuş gibi açıklamaya girişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/22674188-288-k655190.jpg)