'bırak artık şu lanet şeyi elinden!!' dakikalardır söylediğim tek cümle buydu.. Çünkü benim embesillikte yeni bir dönem açan sevgili ev arkadaşım dakikalardır o tuğla kadar kitabı okumakla meşguldü..sonunda dikkatini çektiğimde elindeki kitabı kapattı. Size yemin ediyorum resmen kitaptan 'tok' diye bir ses çıktı.Benim aksime kitaplara bu kadar düşkün biriyle nasıl bu kadar iyi anlaşabiliyorum lütfen sormayın çünkü bunu henüz ben bile çözemedim. herneyse sonunda kafasını bana çevirip
'Ne var Asya?' dedi düz bi sesle.. Keyfini kaçırdığımı anlamam zor değildi ama bunu pek umursamadım çünkü biz herzaman böyleydik.
'hadi kalk artık sıkıldım ben..' diyip ayağa kalktım ve dolabımın önüne geçerek ceketlerimden birini aldım..bıkkın gözlerle bana bakarken
'motorla gitmek istemiyorum'
kafamı dolabın kapağından uzatıp keskin bakışlarımı üzerinde gezdirince ayağa kalkıp deyim yerindeyse ayaklarını sürüyerek dolaba yaklaştı.
'senin şu motor sevgine lanet olsun..'
'motorlarla arama giremezsin cici kız'
dudaklarının arasından belli belirsiz bi 'biliyorum' duydum. ceketimi üzerime geçirdikten sonra aynada kendime baktım.. aslında fazlasıyla çekici görünüyordum.Yani motorlar ve ceketlerden bahsedince erkek gibi birini hayal etmenizi istemem.Yeterince kız gibi görünüyordum..hatta daha fazla..ben aynada kendimi incelerken Eylül çoktan giyinmişti..Kendimizi dışarı attığımızda hava kararmaya başlamıştı.Motoruma atlarken Eylül'ünde -ne kadar bana laf etsede- benimkinden bi farkı olmayan motoruna bindiğini gördüm.Sinsice gülümseyip
'Beni takip et bebek..' diyerek gaza bastım..Arkamdan söylendiğini ve yüksek sesle küfür ettiğini duyabiliyordum ama hiç yavaşlamadım çünkü peşimden geleceğine adım kadar emindim..
Mekandan içeri girince gözlerimin dumandan oluşan buğulu havaya alışması için olduğum yerde bir süre dikildim..Bu sırada Eylül bana yetişmişti..Kolumdan tutup ona bakmamı sağlarken
'Neden şu lanet yere geldiğimizi anlamıyorum..' dedi gözlerini içeride gezdirip suratını ekşitirken..
'anlamanı beklemiyorum zaten..Sadece bir iki saat kafa dağıtıp geri dönücez.' diyerek bar sandalyelerinden birine oturmuştum.O da arkamdan gelip yanımda ki sandalyeye oturarak
'burası fazla.. tehlikeli ve.. iğrenç..' dedi kesik kesik
'abartma'
'abartma mı?Ben mi abartıyorum?Şu içinde hala bir beyin olup olmadığını merak ettiğim kafanı bi çevirde içeriye bak isterden!!'
dediğini yapıp bar sandalyesinde ters dönerek etrafı incelemeye başladım..
Tamam belki biraz tehlikeli görünüyor olabilir..yani şu köşedeki koltukta neredeyse altalta olan ve yiyişmekten başka bir şey yapmayarak gecelerini herhangi bir oda da geçireceklerinden emin olduğum çifti, mekanın diğer köşesinde birbirlerine eroin satmakta olan iki genci, bar sandalyelerinde ve bizden en uzak köşede oturmuş olan ve her an aralarında kavga çıkacak gibi duran üçlü grubu ve son olarakta mekanın ortasında içiki içme yarışı yapıp içki komasına girmelerine ramak kalmış insan topluluğunu saymazsak fazla tehlikeli değildi..Ahh ben kimi kandırıyorum?? Herzaman ki gibi mantığından başka bi tarafını çalıştırmayan sevgili ev arkadaşım bu konuda da haklıydı..
'farkındayım..ama sadece iki saat kafa dağıtıp gidicez..' diyerek barmene döndüm ve sipariş verdim..
bir iki kadehten sonra telefonumun titremesinden rahatsız olup kulağıma götürdüm.
'ne?'
'düzgün konuş benimle..' resmen telefonun arkasından tıslıyordu..
'ne var ne istiyosun, oyalama beni..'
'barda mısın?'
'sanane'
'bekle geliyorum..'
'iyi o zaman sen geliyosan ben kalkıyorum..'
'sana beni beklemeni söyledim!!' sesi her zamanki gibi sertti ama umursamadım..
'bende sana eğer sen geliyosan ben kalkıyorum dedim' ses tonumu onunki gibi yapmaya özenerek konuşmuştum ve gayet başarılıydım..
'lanet olsun ne halin varsa gör..' diyerek telefonu kapattı..
'gerizekalı..' telefonu bara koyup içkimden bir yudum daha alırken yüzümü buruşturmamı engelleyemedim..
ne kadar çok içki içsemde hiçbir zaman alışamamıştım şu lanet şeylere..Eylül bardağını dudaklarına götürmeden önce
'Bora mıydı?' dedi
'hıhı' diyerek onayladım..
daha fazla canımı sıkmak istemiyorsdum tamam mı? bar sandalyesinde ters dönüp kollarımı bara yasladım ve içerideki kirli havanın ciğerlerime dolmasına aldırış etmeden derin bir nefes aldım..yarım saat kadar etrafta göz gezdirdiğimi farketmiştim ki sert bir kol bileğimi kavradı.. gözlerimi sağ tarafa çevirdikten sonra kolumu elleri arasından kurtarmayı başarmıştım..
'kalk gidiyoruz..' dedi düz bir sesle
alayla tek kaşımı kaldırdım ve 'sen gidebilirsin..' dedim
sertçe kolumu tutup dişleri arasından konuşmaya başlamıştı...
'Asya güzellikle mi gelirsin yoksa zoru mu oynayalım??'
lanetler okuyarak peşine düşmüştüm..Çünkü zoru mu oynayalım diyen bu lanet herifin 'zor' dan kastını anlayabiliyordum..Bana iki kere bıçak çekmiş ve bir keresinde ölümle aramda zaten yeterince ince olan çizginin neredeyse yok olmasını sağlıyordu.Gitmeden hemen önce Eylül'e arkamızdan çıkmasını ve eve gitmesini söyledim ki zaten bunu yapacağından şüphem yoktu..Bu mekana sırf benim için katlanıyordu ve buradan nefret ettiğini her gelişimizde açıkça belli ederdi.arkasında yürüyüp dışarı çıktığımızda havanın artık tamamen karardığını görmüştüm..Motoruma yönelirken
'arkama geç..' dedi düz bir sesle
ben ise ona ters bir şekilde eğlenen bir sesle kahkaha attım ve sonra keskin bakışlarımı gözlerine dikerek aniden ciddileştim..-Hayır psikopat değilim-
'Abartma istersen!..' sesim fazla sert ve öfkeli çıkmıştı..
motorumla arama girebilecek bir insan mı?? hadi ama ben Eylül'ün kalbini bile sadece motorum için kırardım..Beni tanıyan herkes gibi karşımda duran bu gerizekalı herifte motorumla arama girmemesi gerektiğini biliyordu,ama yinede kabadayılık taslamak için bana bunları söylemişti.. onu umursamadan motoruma atladım..kaskını takmadığını gördüğümde
'kaskını tak.'dedeim düz bir sesle
'kendi işine bak sen..' diyerek gaza bastı ve hızla ilerledi.. onun arkasından bende gaza basarak onu takip ettim..yolda giderken fazla yavaştı..Yani herzamanki Bora bu bomboş sokakta asfaltı ağlatırken bugün sanki bisiklet sürer gibiydi..Ondan bayaa önde olduğumu farkedince motoru bir kenara çekerek onu beklemeye başladım..Zaten ileride fazla trafik vardı..ben ilerideki araba karmaşasına bakarken Bora hızla önümden geçti..Hadi ama derdi ne bu çocuğun?? bomboş yolda bisikletçileri bile ağlatacak performans sergilerken bunca arabanın arasına bu hızla dalmasının amacı neydi?Kafamda ki soruların cevabını sonra almak koşuluyla motora tekrar atladım ve arkasından gitmeye başladım ama bu kadar arabanın arasında fazla hızlıydı sesi mi yükselterek
'dursana gerizekalı..çok hızlı gidiyosun..' diyerek bağırdım..Söylediklerimi duymasını bekleyemezdim çünkü ben bile kendi sesimi duyamıyordum..
'ne?? anlamıyorum..' ben ise onun sesini idrak edebilmiştim..
'dur diyorum durr..'
'anlamıyorum..'
'Lanet olsun gerizekalı DUR diyorum dur durr....'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay ve Bayan 'BELA!'
Teen FictionFazla başına buyruk bir kızın istemeden neden olduğu -ki o her zaman böyle- bir kaza ve onun sonunda arkadaşının yardımıyla hayatına geri dönmesini anlatan bir hikaye..O her zaman birilerine borçlu kalıyor ve bunu ödemesi gerek.Sonuçta hiçbir iyilik...