3.Bölüm-Tanımadığım megaloman çocuk

37 2 1
                                    

İlk defa okulun bir işe yaradığını,yani daha çok ilgimi çektiğini şuan doğruluyorum..Bu lafımı bir kenara yazın çünkü ilk ve son olarak okulun bir işe yaradığını söyledim.. Her neyse.. Okulun az ilerisindeki motor sesleri giriş kapısına geldiğinde susmuştu..3 kişi motorlardan inip kasklarını çıkardıklarında gözlerimi hızlıca üzelerinde gezdirdim ve motorları incelemeye koyuldum..Tamam belki bahçedeki kızların hepsi -ben hariç- motorlardan çok üzerindeki çocukları inceliyo olsalarda benim dikkatim motorlardaydı..Çocuklar motorlardan inip bahçeye girdiklerinde önde duran ve kabul ediyorum bir insanlık abidesi görünümüne bürünmüş çocuk yavaş yavaş gözlerini bahçede gezdirdi.Sanki her detayını ezberlemek için bahçenin her köşesinde yavaş yavaş oyalandı..Gözlerinin bize doğru dönmesini görmemek için hala motorlara bakıyormuş gibi kapıdaki aletlere bakmaya devam ettim...Aylardır motora binmemenin verdiği burukluğu hızlıca üzerimden atıp gözlerimi bir iki kez kırpıştırdım..Bora'nın o gece motor kazasında hayatını kaybettiğini her düşünüşümde motora bir daha asla binemeyeceğimi düşünüyordum..Tamam üzerinden iki ay geçmiş olabilirdi ama hala tam anlamıyla atlatamamıştım..Bora'yla aramızdaki kardeşlik ilişkisi herkesinkinden farklıydı..Dediğim gibi o bana önceden iki kere bıçak bile çekmişti..Hiçbir zaman düzgün bir aileye sahip olmamıştım,Bora'da hiçbir zaman düzgün bir ikiz kardeş değildi..Herzaman başımı belaya sokardım ve her seferinde o gelip beni kurdarırdı..Evet aynı yaşdaydık ama o herzaman benden daha olgun başarmayı becerebilmişti..Belki de bu olgunluğu sayesinde hiçbir zaman kabullenmediğim ve kabullenmeyeceğim anne ve babamız tarafından yanlarında kalmayı haketimişti..Onların yanında kalıyor ve başıma birşey geldiğinde yardımıma koşuyordu,her ne kadar Bora'nında onların yanında durmaktan hoşlanmadığını bilsemde ses çıkarmıyordum..Bunu kendisinin yapması gerekirdi..Aynı benim onlara kafa tutup kendi ayaklarımın üzerinde duracağıma dair bişeyler geveledikten sonra o lanet olası evlerinden kaçmam gibi..Onlar aşırı derecede zengindi..Yani birileri onların çocuğu olduğumu öğrense muhtemelen bu izbe hayatı neden yaşadığımı merak ederdi..Özel okula gitmek varken bu sıradan mahallenin bir köşesinde öylesine kurulmuş okula gelmem,kendime ait arabam yada evim olabileceği halde neden bir motor ve küçük bir apartman dairesini herhangi bir kızla paylaştığımı merak edenler olabilirdi..Ama bunun nedenini sadece Eylül ve ben biliyorduk.. Eylül'den asla birşey saklamazdım,aynı şekilde o da benimle herşeyini paylaşırdı..Bazen onu kız kardeşim gibi hayal edip kendimi gülümserken bulduğum olmuştu..Eylül gerçekten her insanın sahip olmak isteyeceği türden bir insandı..Herkese kolaylıkla ayak uyduruyordu..

Ben bu düşünce gelgitlerime dalmışken Eylül yavaşça kolumu sarstı ve

'Asya iyi misin? Beni korkutuyosun..'

'ha?' kafamı kaldırıp kalkık kaşlarımla ona bakınca derin bir nefes aldı..

'Yine krize falan girdin sandım..' dedi ve bir süre sustuktan sonra

'ders başlayacak hadi sınıfa gidelim..' diye ekledi..

homurdanarak kalktım ve ayaklarımı yere sürüyerek sınıfa doğru ilerlemeye başladım..Eylül'le farklı sınıflarda olduğumuz için bir kez daha lanet okuduktan sonra ondan ayrıldım.. sınıfa girdiğimde sırama doğru yöneldim ama bu sabah kapıdaki çocuğun sıramda yayılmış bi şekilde oturduğunu gördüm..Yavaşça sıraya doğru ilerlerken bir yandan da umarım fazla yüzsüz birşey değildir diye umuyordum..

'kalkar mısın?'

kafasını yavaşça kaldırdı ama sonra tekrar önüne dönerek elindeki telefonla ilgilenmeye başladı..

'anlama problemi mi yaşıyorsun yoksa farklı bir ülkeden mi geldin?' diye alayla sorduğumda sınıfta bir iki kişinin kıkırdadığını duymuştum..Yavaşça kafasını tekrar kaldırıp bana baktı ve

'yabancı bir ülkeden gelmedim..'

'he yani anlama problemin var..' diyerek tek kaşımı kaldırdığımda bu sefer sınıfın kahkaha attığını duymuştum.Ona böyle davranmak istemezdim ama soru sorduğumda cevap vermesi gerekirdi..Ani bir hareketle yerimden kalktı ve sıradan çıkarak benim oturmama izinverdi..Başka bir sıraya yönelmesini beklerken yanımdaki boş yere oturdu..

'burası dolu..' dedim düz bir sesle

'hayır değil..'

'ahh evet!.Dolu!..'

'Bak Asya bu sıranın dolu olmadığını ve sınıftaki tek boş yerin burası olduğunun farkındayım ve biraz önceki -benim izin verdiğim- gövde gösterinden sonra şuan ne kadar sinirli olduğumu bilmeyi istemezsin..Şimdi.. O çeneni kapat ve önüne dön!..'

'Sen benim adımı nerden biliyorsun?'

ahh cidden kafayı yedim..Çocuk o kadar konuşmuştu ve sorduğum ilk soru bumuydu yani?kısa bir kahkahanın ardından bana döndü ve tam gözlerimin içine bakarak

'senin herşeyini biliyorum mankafa..'

tam ağzımı açıp birşeyler söyleyecekken hoca sınıfa girdi ve biraz önce bana hakaretler yağdıran megaloman ve kendini bir ... sanan çocuk bana dönerek 

'umarım fazla konuşmuyorsundur..Fazla konuşan kızları sevmem ve derstede dikkatimi dağıtmanı istemiyorum..' dedi

'ders mi?' dedim suratımı buruşturuken..

Çok üzgünüm ama bunları söylemek zorundayım..Şuan yanımda oturan kişi tam anlamıyla bir kaçıktı..Onunla daha beş dakikalık bir muhabbetimiz olmuştu ama bu beş dakika içinde bile ne kadar egoist,aptal,kafayı sıyırmış,gerizekalı,-bana dese bile ona daha çok yakıştığını düşündüğüm- mankafa olduğunu anlamıştım ve bırakın dersi önemsemesini,bir okula gittiğine bile şaşırabilecek insanlar bulabilirdim..Onu bu okulun dışında görsem muhtemelen serserinin teki olduğunu düşünürdüm..hani şu en son iki ay önce malum gecenin olduğu mekan varya..heh işte oradaki tiplere benziyordu..Sakinleşmek istercesine derin bir nefes aldım..Nomalde bana söylediği bu lafların altında kalmazdım ama şuan derse girmiş ve bana ters ters bakmakta  olan sevgili (!) tarih hocamızın dersinde daha fazla olay yaratarak kadının zaten benim sayemde gittiği aklının son kırıntılarını ona bağışlamalıydım..İki yıldır dersine girdiğim orta yaştaki kadının derslerine sırf olay yaratmak için girdiğimi düşünenler bile vardı..Hatta benim onun başına bela açmak için biri tarafından gönderildiğim söyentisi bile ortalıklarda gezmişti bir süre..Tamam belki dersinde biraz  -çok azıcık- ileri gitmişliğim vardı ama bunu abartmalarına gerek yoktu..Herneyse şuan yine o sıkıcı konulardan birine giriş yapmıştı..Bu dersi oldum olasıya sevmemiştim, ve sevmeyede niyetim yoktu..Elimdeki kalemi sıranın üzerinde gezdirip birşeyler karalerken yanımdaki megaloman çocuğun kafasını sıraya koyup uyuduğunu farketmiştim..yavaşça dizine vurdum ve 

'derste dikkatini dağıtmama mı söylemiştin ama şuan uyuyorsun..' 

'evet derste uyurken dikkatimin dağılmasından nefret ederim..mesela şuan gibi..' dedi gözlerini bile açmaya tenezzül etmeden..

'hah zaten senin dersle bir alakanın olması fazla şaşırtıcı olurdu.' diyerek küçük ve kısık bir kahkaha attım..(tarih hocamızı rahatsız etmek istemeyiz dimi?)

yavaşça gözlerini açtı ve

'Bak Asya sabahın köründe senin yüzünden şu lanet yere geldim ve dünyadaki vazgeçemeyeceğim tek şey olan uykumdan vazgeçtim.! Şimdi biraz sessiz olda uyuyabileyim!..'

gözlerini aynı hızla kapatıp kafasını sıraya yasladı..

Bir dakika bir dakika.. Bu gerzek biraz önce 'senin yüzünden' mi demişti? ne benim yüzümden?? onu ilk defa görüyorum ve beni uykusundan uyandırmakla mı suçluyoru? hah.. çok güzel tanımadığım bir aptal tarafından suçlanıyordum ve bu olanlara hemen bir açıklama bekliyordum..

Bay ve Bayan 'BELA!'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin