'Girebilir miyim?'
Eylül kapıdan kafasını uzatarak bunları söylemişti..Aslında 2 aydır rutin olarak hergün aynı saatte bu cümleyi kuruyordu..
Yataktaki sırtüstü pozisyonumu bozmadan tavanla aramdaki münasebeti ilerletmek istercesine gözümü oradan ayırmadım. Eylül yatağın kenarına oturup derin bir nefes aldı ve bitmek bilmeyen ısrarlarına tekrar başladı.
'Asya yeter artık!.Burada böyle yatıp yok olmayı umuyorsan sana kötü bir haberim var,üzgünüm ama burada durarak yok olamazsın.. Senin bu yaptığını en ağır aptallar bile yapmaz, tamam seni anlıyorum ve sana yardımcı olmaya çalışıyorum ama artık seninde kabullenmen gerek..O gün senin yapabileceğin hiçbir şey yoktu..Elinden hiçbir şey gelmezdi..Artık bunu kabul et ve tek acı çekenin sen olduğunu düşünmekten vazgeç. Annen ve baban..'
Sinirle yatakta oturur pozisyona geldim ve
'Onlar benim annem ve babam değil tamam mı?. Şu lanet şeyi kabullen artık.. Onlar hiçbir zaman ne benim ne de Bora'nın ailesi olmadılar.. Ölürken bile..' son cümlem ağzımdan çıkıp çıkmamakta kararsız kalmış gibiydi.Sinirimin farkındaydı ve üzerime gelmek istemiyordu. Çünkü sinirlendiğimde gözümün onu bile görmeyeceğini biliyordu.
'Ben okula uğrayacağım, sana da son olarak bugün izin veriyorum. Yarın kesinlikle şu lanet oda dan çıkacaksın!..' diyerek yanağıma öpücük kondurarak evden çıktı..
2 aydır doğru düzgün evden çıkmamıştım.. Yani Bora ölmeden önce.. O lanet kazadan önce ona kaskını takmasını söylemiştim. Bunu düşündükçe daha da sinirlenip ağlayasım geliyordu ama zaten günlerdir ağlamanın etkisiyle akıtacak bir damla gözyaşım kalmamıştı..O kazada ikiz kardeşimi kaybetmiştim..Evet Bora benim ikiz kardeşimdi.Ailemden tek kabul ettiğim kişiydi o. Diğer iki insan inanın umrumda bile degildi . Onların herzaman bizden önde gelen işleri vardı, aile olmamızı engelleyecek derecede büyük işler..
Bunları düşünmek istemiyordum.. Ayaklarımı sürüyerek banyoya girdim ve kendimi sıcak suyun içine bıraktım.. Sanırım bu bana daha iyi gelecekti. Duştan çıktıktan sonra artık Eylül'ün mantıklı tarafına uymam gerektiğini anlayarak kıyafetlerimi karıştırmaya başladım ve seçtiğim şeyleri hızlıca üzerime geçirdim. Okula gitmezsem devamsızlıktan kalacaktım, aslında umrumda bile olmazdı ama çok önceden Bora'ya sözüm vardı. En azından liseyi bitireceğime dair söz verdirmişti. Zaten son senemde bu sözü tutmakta zorlanacağımı sanmıyordum. Evden çıktıktan sonra iki aydır dışarı çıkmamanın verdiği yabanilikle kalakalmıştım. Sanki doğduğundan beri ilk defa gökyüzünü gören biri gibi suratımı buruşturdum. Daha sonra kendime gelince evin önünde duran motorumun yanına gittim üzerindeki brandaya hiç dokunmadan uzunca bir süre öylece izledim. Yoldan geçen insanlardan birkaçının gözlerinin bende olduğunu anlamıştım. Daha fazla deli damgası yememek için farklı taşıma araçlarını kullanmaya karar verdim ve ilerideki bir taksiyi çevirerek okula koyuldum..
Bahçeden içeri girdiğimde herkesin bana acıyan bakışlarını görüp gerisin geriye kaçmamak için çok fazla çaba sarfedmiştim. Neyse ki Eylül beni görüp yanıma geldiğinde dikkatimi ona verebilmiştim.
'İşte benim kızım' diye gülümseyerek bana sarıldı ve bende kollarımı ona doladım. Düşünüyorum da Eylül olmasa bazı şeyleri atlatabileceğimi sanmıyordum. Ahh ne saçmalıyorum ben?? Eylül olmasa hiçbirşeyi atlatamazdım..
Koluma girip beni banklardan birine sürüklediğininde ses çıkarmadan buna izin verdim.. Bankta oturup kafamın dağılması için havadan sudan konuşurken okulun biraz ilerisinde duyulan ve gitgide artmakta olan motor sesleriyle kafamı sesten tarafa çevirdim. Hadi ama motorlardan bahsediyoruz burada!.. Umarım bu son senemde Bora'ya verdiğim sözü tutup yeni pişmanlıklar duymam.. Ama bildiğim birşey varsa o da bu senenin fazla hareketli geçeceği..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay ve Bayan 'BELA!'
Fiksi RemajaFazla başına buyruk bir kızın istemeden neden olduğu -ki o her zaman böyle- bir kaza ve onun sonunda arkadaşının yardımıyla hayatına geri dönmesini anlatan bir hikaye..O her zaman birilerine borçlu kalıyor ve bunu ödemesi gerek.Sonuçta hiçbir iyilik...