Çekti gitti. Konuştu konuştu sonrada hiç bişey olmamış, hiç sinirle suratıma çemkirmemiş gibi gülümsedi ve gitti. Ay Allahım sen büyüksün!!
Gerçekten psikopat birine çattım, ya Bora yine ne bela açtın başıma giderken bile?.
Neyse ben bahçede öyle mal mal kendi kendime konuşurken Eylül yanıma geldi ve banka oturdu.
'Napıyosun tek başına?'
'Hiçç çıldırma projem üstünde detaylı bi inceleme yapıyorum.'
'Çıldırma projesi mi? Ya ne diyosun?'
'Off boşver eve gidince anlatırım hadi derse girelim.'
'Asya sen gerçekten iyi değilsin.' diyerek elini alnıma koydu ve ateşimin olup olmadığına baktı.
'Ateşinde yok ama...'
'Ay yok benim bişeyim hadi sınıfa.'
'Gerçekten bu kadar fazla ders, sınıf gibi kelimeleri senden duymak beni endişelendiriyo. Bişey mi oldu?'
'Eğer biraz daha üstüme gelirsen gece seni boğmak zorunda kalıcam!'
'Tamam be demedik bişey.'
Banktan kalkıp sınıfa doğru ilerledik. Herzaman ki gibi mankafa sıraya yayılmıştı.
'Topla şu patilerini.'
Toparlanıp bana yer açtı ve bende sonunda oturabildim. Bakın bir deli olduğumu bir kez daha düşünebilirsiniz ama gerçekten değilim tamam mı önce bi anlaşalım. Ders matematik ve benim en sevdiğim ders. Anlaşmıştık. Deli değilim. Dersi dinlerken notta tutuyordum o sırada şu mankafanında not tuttuğunu gördüm. Hafifçe yaklaşıp
'İnanmıyorum. Matematikten anladığını söyleme bana.' dedim
Kafasını not aldığı kitaptan aniden kaldırınca burun buruna gelmiştik neredeyse. Ne diye o kadar yaklaşıyosam bende!! Hafifçe geri çekildim.
Gülümseyerek bana cevap verdi
'Sen anlıyosan bende anlayabilirim'
'He sen kıskandınnn..' dedim gülerek
Hiç birşey söylemeden önündeki deftere döndü. Ama sanırım geç kalmıştı hoca fısıldaştığımızı görmüş olacak ki emin bi şekilde bizden tarafa bakıyordu.
'Sen,yeni gelen çocuk.. Adın neydi?'
Şuan farkettim ki ben günlerdir muhattap olduğum çocuğun adını bilmiyordum. Oha yani o kadar konuştuk insan önce bi adını söyler öküz. Gerçi bizimki konuşmaktan çok tartışmaya benziyodu ama olsundu..
'Egemen.'
Egemen ne ya..Ben böyle daha serseri değişik bi isim bekliyodum amaaa. Bu isim resmen zengin ana babayla hayatını geçiren,araba galerilerinde emekleyip elit mekanlarda büyümüş çocuk ismi gibi.
'Ah evet egemenn. Asya'yla konuştuğunuza göre problemi çözdün sanıyorum. Bir de tahtada çöz bakalım.'
Hehhh şimdi şapa oturdunn. Ohhh canıma değsin. Çözemede rezil ol inşallah. Bak bak bide cool cool tahtaya ilerliyo,sanki beyaz sarayın kürsüsüne çıkıyo mankafa. Neyse ben böyle konuşuyom ama bu çocuk bildiğin çözüyo lan soruyu. Valla çözdü, aha çözdü valla. Tabi hocada bende bütün sınıfta bir şok, bir iptal. Hepimiz mal gibi çocuğa bakıyoruz. O salakta bi şişti falan kasıla kasıla sıraya geliyo. Gülümseyerek oturdu yanıma.
'Helal olsun. Hiç zeki görünmüyosun ama varmış içinde bi cevher.'
'Sende uzaktan bakınca hiç mankafa gözükmüyosun ama varmış sendede bi cevher.' diyip lafını da soktu paşamız. Sırıtıp sırıtıp duruyo çakıcam şimdi bi tane o olucak!.
Ders sonunda bitti bende rahatladım. Şu malın suratındaki aptal sırıtmada kaybolmuştu Allahtan. Ayağa kalkıp çıkacaktım ama tabi bu öküz kafalı şey oralı bile olmadı.
'Çekilicek misin?'
Ses seda yok telefonda hala bişeylerle uğraşıyodu. Derin nefes al Asya burundan alll ağzından verr. Evet aynen böyle.Sakinleşmeye çalıştım ve tekrar sordum
'Ayaklarını çeker misin çıkıcam!.'
Hala cevap yok.
'Sağır mısın be çocuk?. Çek şu ayaklarını kırıcam yoksa!!' bağırmam işe yaramıştı. Ne kadar sınıftaki herkesin bize bakmasını sağlasamda sonunda çıkabilmiştim şu lanet sıradan. İyi anladım ben bu çocuğu sadece bağırınca anlıyo beni. Tamam öyle olsun bizde sağır olarak varsayıp öyle muhattap oluruz.. Eylül'le biraz dolaştıktan sonra tekrar derse girdik. Lütfen artık bitsin şu lanet lise hayatım ya lütfen..
En azından bugünde bitmişti. Sayılı gün çabuk geçer kızım Asya az kaldı dayan biraz daha. Ay yine başladı bu iç sesim..
Apartmanın önüne geldiğimizde Eylül marketten bişeyler alacağını söyledi ve uzaklaştı. Bende içeri girecekken biri kolumdan tutup engelledi beni.
'Biraz konuşabilir miyiz?'
'Ooo sağır sultan hayırdır? Ne işin var burda? Aaa ama bu sende huy oldu zırt pırt geliyosun böyle olm...'
Sanırım çok bağırdığım için elini ağzıma kapatıp susturdu beni.
'Neden bi kere olsun sessiz olup karşındaki insanı dinlemiyosun?'
Gayet sakin gözüküyodu. Elini ittirip ağzımı kurtardığımda daha rahattım.
'E sen sağır olduğun için anca bu kadar oluyo napalım.'
'O sırada biraz dalgındım kusura bakma.'
'Her neyse ne var ne istiyosun?'
'Konuşmak.'
'Ne konuşucaz ya seni tanımam etmem.'
'Bu yüzden konuşucaz zaten.'
----------------------------------------------------
Bir parka gelip banklara oturmuştuk. Ne var bakmayın öyle gayet ciddi bi şekilde konuşmamız gerektiğini söylemişti. Her neyse ben ilerdeki oyun oynayan çocukları izlerken söze girdi.
'Öyle pat diye hayatına girmem bencillikti farkındayım. Ama ne kadar erken olursa o kadar iyi olacağını düşünmüştüm. Yani Bora'ya verdiğim sözü en kısa sürede yapmak istiyodum.'
Hala gözüm ilerde oynayan çocuklardaydı. Ve tabiki anne babalarında. Ben ne kadar inkar etsemde anne ve babaya ihtiyacım vardı. Bunu biliyordum ama sesli bir şekilde dile getirmek inanın ki en zor şeydi benim için.
'Bora'ya verdiğin sözü anlatıcak mısın?'
'Hayır.'
'Öyle olsun bakalım. Ama sürekli etrafımda dolaşıp durma. Mümkünse okulda da. Burayada gelip durma. Bora'ya verdiğin söz umrumda bile değil. O artık yok ve ben başımın çaresine tek başıma bakabilmeyi öğrenmeliyim. Hiç bir zaman ne annem ne de babam oldu. Herzaman tek olduğumu sanırdım ama Bora gittikten sonra farkettim ki ben aslında şuan yanlız kaldım. Dediğim gibi sana ihtiyacım yok. Bora'ya verdiğin söz de her neyse unutabilirsin.' Gözlerimi ilerde çocuklarıyla oynayan aileden çevirmeden konuşmuştum. Çünkü daha yeni tanıdığım birinin beni ağlarken görmesini istemezdim. Gerçi beni ağlarken (Eylül dışında) kimse görmemişti. Elini omzuma koydu
'Neler olduğunu biliyorum. Senin hakkında herşeyi biliyorum Asya.'
Gözlerimi hızla ve tek hamlede silip dikleştim. Ona döndüğümde gülümsüyordu.
'Bunu ikidir söylüyorsun. Benim hakkımda ne bilebilirsin ki?'
'Kedilerden korkuyorsun, çilek en sevdiğin meyve, en çok kış mevsiminden hoşlanıyosun, üç dişli çatallarla asla bişey yiyemezsin, makarnayı sosu olmadan asla yemezsin, telefonunda her ruh haline farklı bi müzik listesi var, motor düşkünü olmana rağmen en çok elbise giymeyi seversin, dolabında hala balerin eteğin duruyo ve sadece tek bir kişiye aşık oldun..'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay ve Bayan 'BELA!'
Genç KurguFazla başına buyruk bir kızın istemeden neden olduğu -ki o her zaman böyle- bir kaza ve onun sonunda arkadaşının yardımıyla hayatına geri dönmesini anlatan bir hikaye..O her zaman birilerine borçlu kalıyor ve bunu ödemesi gerek.Sonuçta hiçbir iyilik...