6. Bölüm-Atarlı gençler-

13 0 0
                                    

'Tabikide hayır!..'

Eylül bişeyler söylüyordu.
'Asya hemen kestirip atma istersen..Yani..'

'Hayırın nesini anlamadınız?!...'

'Ne dersen de,burda kalmak zorundayım!..' 

biraz önceki konuşma sırasında yeterince sinirimi bozması yetmiyormuş gibi bir de karşımda benim güzelim kanepeme yayılıp -ayaklarını salonun tam ortasında bulunan sehbamızın üstüne koyarak- herhangi br konudan bahsediyormuşçasına devam etti:

'bende meraklı değilim burda kalmaya ama ne kadar mankafa olsanda bu üçüncü açıklamamda artık anlaman gerekiyor..Bora'ya bir söz verdim ve şuan bunu yerine getirmenin tam sırası..'

'Bak kendini bi bo..'

'ıhhmm.' 

Eylül hızla sözümü kesince duraksama ihtiyacı duydum..Gözlerimi devirme işlemimden sonra tekrar karşımda oturan gerizekalıya kafamı çevirdim..

'Bora'yı nerden tanıdığın,nasıl bi arkadaşlığınızın olduğu yada ona verdiğin söz gerçekten umrumda değil.Ayıca burda yabancı bir film çekmiyoruz.Yani evimde kalıp beni korumayı düşünmen saçma..O yüzden daha fazla değerli zamanımdan çalma ve defolup git şu evden..'

'yanılmamışım..' ceketinin fermuarıyla oynarken alnına düşen bir saç tutamını eliyle geriye doğru attı.

Tamammm...Evet normalde bu çocuğu görsem dibim düşer hatta ağzımın suyu bile akabilirdi ama şuan şu durumda olmaz tamam mı?!.. Kendine gel Asya!!

aniden ayağa kalktı ve gözlerini bana dikerek

'mankafa olman konusunda.. Sanırım burda kaldığım süre boyunca daha çok işim olucak..' diyerek yanımdan geçti ve yemek masasına oturdu..

Bir dakika bir dakika.. Yemek masasına oturdu?? Benim yerime oturdu ve şuan benim tabağımdaki yemeklerimi yiyor?? Hele biraz önce ona söylediğim onca sözden sonra,gitmesi gerektiğini söylediğim halde hala bana mankafa diyor..

Tamam sakin olabilirim. Değil mi? olabilirim...

Yavaşça yemek masasına yaklaştım ve derin bir nefes alarak söze girdim:
'Tamam sakince konuşalım. Bora'ya verdiğin sözü anlatabilirsin sonra bi çaresine bakarız.Tamam mı? ' dedim iki kaşımı kaldırıp sandalyeye otururken
'Bazen gerçekten psikopat olduğunu düşünüyorum. Böyle ani ruh değişimleri iyi değil bi psikoloğa gitmeye ne dersin?'
Yok ya valla gerçekten ben bugün kesin katil olucam başka açıklaması yok yani.Allahım sen neyle sınıyosun beni..
'Bak anlayışlı olup çare bulmaya çalışıyorum, asıl sen psikopata benzerken seni anlamaya çalışıyorum ama gerçekten işleri zorlaştırıyosun ve gerçekten tepemin tasını attırıyosun, daha fazla sinirlenmeden ya şu salak sözü anlat yada şu kapıdan çık yoksa ben bi çıkarıcam o olucak!!' Bağırmamla biraz kendine gelmiş olucak ki artık sandalyeye manda gibi yayılıp tabağımdaki yemekleri yemeye bi son verdi.
'Tamam mankafa atar yok.. sakinn'
Yarabbi bana biraz sabır. Yada 'biraz sabır' yetmiycek sen bayaa bi sabır ver..
'Artık çileden çıkıcam! Anlatıyo musun yoksa benim sandalyemde üzerinde oturduğun o poponu tekmeleyerek dışarı çıkarıyım mı? '
'Yok valla bu mankafa.' Dedi Eylül'e bakarak.
Bi hışımla ayağa kalktım.
'Yeter ama artık!!'
Eylül sakin olmamla ilgili bişeyler geveledi ama şuan gerçekten sinirliydim. Tanımadığım beyinsizin biri çat kapı evime geliyo, bundan sonra burada kalacağına dair bişeyler saçmalıyo ve ukala ukala hala laf sokmaya çalışıyo. Bence sinirlenmem için gayet güzel bi ortam. Siz ne dersiniz??

'Tamam tamam fazla gelmiycem üstüne.' diyerek o da ayağa kalktı
Ne yani bu fazla üstüme gelmemiş haliydi öyle mi? Şimdi bayılcam ortalık yere o olucak. Tekrar konuşmaya başladı:
'Evet biraz ani oldu yani pat diye geldim burda yaşıycam Bora'ya söz verdim falan demem saçma oldu haklısın.'
'Gerçekten mantıklı konuşuyosunn. Devam et.' dedim alayla karışık.  Gözlerini devirse de devam etti.
'Bak Bora'ya verdiğim sözü ilerde öğreniceksin emin ol. Neyse ben gidiyim görüşürüz kızlarr' dedi ve arkasını dönerek kapıya ilerledi.
'Dur bakalım bi.' diyerek arkasından bende ilerledim. Böyle gelip ortalığı karıştırıp gitmek yok mankafa, bu sefer sıra bende.
Sırıtarak arkasını döndü ve:
'Ne o? Yoksa gitme kal diye yalvarıcak mısın? ' diye şekilden şekilde girdi. Bak bak hareketlere bak Allahım bir insan bu kadar  itici hareketleri yaparken bile bu kadar yakışıklı olur mu ya?
LANNN. Dur bi orda,Asya!! Kendine gel ne diyon yakışıklı falan. Hafifçe kafamı iki yana sallayıp kendime gelmemi sağladım
'Saçmalama,seninle şuan konuşmaktan bile tiksiniyorum ama sormam gerekenler var, katlanıcaz artık bu kadarına da..
Bora'ya söz verdim dedin. Ne sözü?'
'Seni ilgilendirmez.'
'Ne demek ilgilendirmez. Bora benim kardeşim.'
'İlgilendirmez dedim!' diye suratıma çemkirdi ve bi hışımla çekti gitti.
Sen büyüksün Allahım, sen sabır ver!.
Biz orda öyle tartışmakla konuşmak arasında git geller yaşarken Eylül hanım maşallah hiç istifini bozmamış  yayılmış koltuğa televizyon izliyo. Yok ya valla bu kız değil,  insan bi merak eder bunlar ne konuşuyo iki saattir bi bağrışıp bi susuyolar diye. Ama yok ne sofrayı toplamış ne de yanıma gelip bana destek oldu.
'Artık ev arkadaşlığı kurallarına uymamaktan seni evden atıcam o olucak.'
'Hadi yaa.. vah vah çok üzüldüm. '
'Bide dalga geçiyo.'
'Kalk sofrayı topla yemekleri yerken gıkın çıkmıyodu.'
'Lan ben yemek mi yedim şu mal yüzünden. Bak hatırlattığın iyi oldu acıktım yine yiyim bişeyler.'
'Dana gibi oldunn.'
'Sensin danaa' derken masaya oturmuştum. Yemeği bitirip mutfağı topladıktan sonra direk yatağa gömüldüm. Daha fazla atraksiyonsuz bi gün için yatsın bu dünyaaa..

Sabah kalkıp apar topar bişeyler atıştırıp okula geçtik. Gayet sakin bi gün olmasını dileyen bu arkadaşınızın başına bilin bakalım yine neler geldi??
Sakin bir şekilde (benden beklenmiycek derecede bi sakinlik)  koridorcuğumda yürürken o maldan bozma beyinsiz Burcu fare gibi sesiyle Bora hakkında bişeyler söyledi. Bakın yemin ediyorum ilk başta sakin olmaya çalıştım ama yok. İlla 'Gel Asya beni parçala' diyo. E tabi bi arkadaşlık hukukumuz var bende kıramadım. O tuttuğum sarı saçları daha yeni yolmaya başlamışken şu mankafa geldi. Burcu'cuğumun saçlarında olmayan elimi kavradığı gibi çekti bi kenara.
'Napıyosun lan sen?'
Biraz sesli olmuştu sanırım kocaman açılan gözleri altında biraz korkmadım değil. Ama biraz yani çok korkmadım öyle.
Burcu bi yandan saçlarını düzeltmeye çalışırken bi yandanda üstündeki şoku atmaya çalışıyodu. Bunu yüzünden okuyabiliyodum. Her defasında böyle oluyodu bu kız, halbuki benden daha kötü dayak yemişliği vardı. Neyse Burcu öyle duruyo olsun bu karşımda hala mal mal bakıyo bana.
Kenarından geçmeye çalışırken beni tutmasıyla kendiyle duvar arasına alması bir oldu. Tamam Asya... sakin ol bişey yok gözleri guzel sadece,bide burnu ha bide dudakları.  Ya bi kendine gel!! Allahım iç sesimle bile kavga ederken nasıl bu insanlarla iyi anlaşabilirim ki??
Tekrar omuzlarından ittirip bağırmaya başladım.
'Ne yaptığını sanıyosun ya? Noluyo?'
'Bahçeye çık!'
'Çıkmazsam??' Diyerek tek kaşımı havaya kaldırdım. Ben sırf birisine atar yapmak için iki ay kaş kaldırmaya çalıştım be heytt yavrum.. ne diyorum ben ya?? Kafayı yedim sonunda.
Kolumu sıkıca tutup beni sürüklerken salak iç sesimle vedalaşmıştım.
Bahçenin en köşesinde kimsenin göremediği kör nokta olan banka kadar deyim yerindeyse sürükledi beni. Sonunda kolumu ondan kurtarabildiğimde cırlamaya başlıycaktım ki o söze girdi.
'Bak bi kere söyliycem ikiletme. Bu saatten sonra kavgaya yada tartışmaya girmiyosun!'
İki saniye kadar bekledikten sonra kahkaha atmaya başladım. Yoo hayır psikopat değilim :D
Kahkaham bittiğinde elleri hafifçe uzamış olan sakallarını kaşıyodu. Ahh hadi ama bi erkekte en sevdiğim hareket bu. Lütfen işimi zorlaştırma!.
Sinirli olduğu belliydi ama hala bazı şeylere anlam veremiyordum ve bu durumda bende sinirleniyodum.
'Birincisi bir daha sakın biriyle kavga ederken arama girme, ikincisi bir daha sakın beni çekiştirme, üçüncüsü bir daha sakın ama sakın bana ne yapıcağımı söyleme!!'
Derin bir nefes alarak iki saattir ben konuşurken başka tarafa bakmakta olan o mankafasını bana çevirdi.
'Birincisi bir daha kavgana karışmıycam çünkü bir daha kavga etmeyeceksin, ikincisi eğer bir şeyi bir kere söylediğim de anlarsan sana zor kullanmama gerek kalmaz, üçüncüsü bu saatten sonra ben ne dersem o!!'

Bay ve Bayan 'BELA!'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin