💧4🔥

23 3 8
                                    

        Şarkı:Chen - April and flower                       Medya:Demir YILDIRIM

YAZARDAN

   Bu aralar Yağmur'un gözleri hep karanlığı istiyordu. Herkese uğursuz gelen ona tatlı ve hoş geliyordu. Ama neden olduğunu bile bilemiyordu.
 
    Belki onun yokluğu belki de o gün onunla birlikte orada ölmüş olmasıydı sebep. Ama şundan emindi ki hiç bir şey düzelmiyecekti. 

   ''Anne ben kız kulesine gitmek istiyorum. Beni oraya götür.'' Uykulu haliyle ağzından çıkan tek kelime buydu.

    Bir rüyada olduğunun farkındaydı ya da şüphekar bir şekilde bunun olmasını istemiyordu. Çünkü annesi yanında olursa her şey düzelecek gibi geliyordu. Ne kadar hem rüyalarında hemde gerçek hayatında kabus olsa da Yağmur her zaman bir ışık aramaktan vazgeçmiyordu.

    Tıpkı bir aciz gibi hep ufacık da olsa bir umut aramakta gecikmiyordu. Peki ya bir gün yorulur ve o ufak ışıktan da vazgeçerse? Ya olacaklara teslim olursa?

  Artık yardım isteyecek bir o kalmazsa bunun sonu çok belli görünüyor aslında, onun yanına gidecek. Ali'nin yanına...

   Demir gece geç saatlere kadar içmişti neden içtiğini kendi bile bilmiyordu belkide. Yada kaçmak istiyordu her şeyden. Bu evlilikten, Yağmurdan, öz babasından...kısaca her şeyden. Kendisine itiraf edemese de özellikle Yağmurdan.

    Ona bir şey yapmak istemiyordu, aslında bu evlilik hiç bir şekilde planında yoktu. Yağmur Demirin hayatına bir anda girmişti. Tıpkı milli piyango dan fırlar gibi...

   Demir bu evliliği ilk duyduğunda kahkaha atmıştı. Neredeyse hiç görüşmediği ailesinin isteği ile onu tanımadığı biri ile evlendireceklerdi. Bu onu çok güldürmüştü.

   Ama sonra hesaba katmadığı bir şeyler gelişti. Babası onu tehdit etmişti. Elindeki bütün maddi desteği çekeceğini, hisseden pay alamayacağını öne sürmüştü ve kendinden bile çok sevdiği kız kardeşi Fatma ile tehdit etmişti. Demir babasının nasıl bir piç olduğunu bildiğinden kabul etmek zorunda kalmıştı.

     Ama bu aralar onunda sinirleri birbirine girmişti. Tuhaf bir şekilde Yağmurun yaptığı her harekette ona sinirleniyordu. Halbuki Yağmurun masum olduğunu düşünüyordu. Sadece yolunu kaybetmiş bir damla su... Gökten düşmüş bir melekti sanki. 

    Demir yavaş ve dengesiz adımlarla odaya girdi. Etraf gece lambasının loş ışığıyla aydınlatılmıştı. Sıkıntıyla saçlarını karıştırdı. Bal rengi gözleri baygın bir şekilde etrafı taradı. Kendini acayip bitkin ve yorgun hissediyordu.

    Yağmuru oda da göremeyince kaşları çatıldı. Hemen etrafı aradı. Banyonun kapısını açtı, yoktu. yavaş yavaş telaşlanmaya başlamıştı. 

    Sonra adımları balkona kaydı. Balkonda gözleri onu bulunca istemsizce kaşları düzeldi bakışları yumuşadı. Sandalyenin üstünde uyuyordu. Yağmurun yanına geldiğinde yanağına dokundu elleri buz tutan yüze dokununca ateşe dokunmuş etkisi yaratmıştı.

    Hemen elini geri çekti. tuhaftı ama sanki yanan ellerinin ateşini dindirmişti. Yavaşça Yağmuru kucaklayıp içeriye doğru adımlamaya başladı. Yatağa yatırdığında valizinden eşofman altı çıkardı. Üzerinde ki gömlekten ve pantolondan kurtulup eşofmanı üzerine çekti. 

    Yatağın sol tarafına gidip içine girdiğinde Yağmur yüzünü Demire çevirdi. Demir bu ani hareket karşısında dondu ve öylece kalakaldı. Yağmur ise kendince uyku arasında bir şeyler geveleyip yastığa daha çok sarıldı. 

Atesin SuyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin