"Hyun!"
Kapıyı yumruklamaya devam etti.
"Hyun! Lütfen!"
Ardı arkası gelmeyen göz yaşları, hıçkırıkları ve bedenini esir alan korku ile titrerken kapıyı kırmaya çalışıyordu.
"Yalvarırım!"
Ancak kapı kırılmıyordu.
"Bana bunu yapma!"
Nefes nefese kalmış, sesi kısılmıştı. Çünkü yarım saattir bağırıyor, önünde durduğu kapıyı kırmaya çalışıyordu.
Sadece 10 dakika.
Sadece 10 dakikalığına gözlerini yummuştu, çok yorulmuştu başı ağrıyordu. Bu yüzden göz kapaklarını örtmüştü.
Çok kısa ama. Sadece 10 dakika.
Ancak bilmiyordu, bu 10 dakika içerisinde Hyun'un hızla kendini banyoya kitleyeceğini bilmiyordu.
Banyo kapısının çarpılması ile uyanmıştı. Ve o andan beri kapının önünde kapıyı kırmaya çalışıyordu. Düzgün düşünemiyordu.
Chan, Hyun'dan korktuğu için bütün önlemleri almıştı. Evde kırılacak doğru düzgün bir şey yoktu ya da ilaç.
Ancak içeriden su sesleri geliyordu.
Düşünmek istemiyordu.
Kapıya son bir kez daha tekme attı ancak gücü tükenmişti, kapının önüne dizleri üzerine düştü.
Hıçkırıkları arasından bir fısıltı döküldü, loş koridorda.
"N-nefes alalamam."
"H-hyun, b-ben nefes alamam."
"G-giderse... nefes alamam."
Son dediklerini kendi bile zor duymuştu. Ayağa kalkmak için duvara tutunduğu sıradan içeriden gelen kilit sesi ile nefesini tuttu.
Kapı yavaşça aralanırken içeriden üstü tamamiyle ıslak olan Hyun çıktı.
Chan kafasını kaldırmış, kızarmış gözleri ve tuttuğu nefesi ile karşısındaki bedenin gözlerine bakmaya çalışıyordu.
Ancak karanlık buna izin vermiyordu.
Sertçe yutkundu.
Kendini boğmaya mı kalkış mıştı...
"H-hyun?"
Sesi çok kısıktı, çok.
Önünde ki beden ses vermedi, aniden dizleri üzerine düştü. Chan, korkuyla yerinde bir iki adım gerilemişti.
"Gitti."
Önünde ki beden fısıldayıp kafasını kaldırdı.
Chan, Baek'in gözlerini gördüğünde ağzından bir hıçkırık kaçmasına engel olamadı.
Hızla kendini ona doğru attı ve sarıldı.
Hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve kolları arasındaki bedeni sarabildiği kadar sarıyordu.
Öyle ağlıyordu ki, bedeni titriyor göz yaşları Baek'in boynunu ıslatıyordu.
Nasıl da korkmuştu Chan, nasıl da korkmuştu Baek'in gözlerini bir daha asla göremeyecek diye.
Kolları arasında ki Baek de ağlıyordu, isyan edermiş gibi ağlıyordu. Chan'ın boynuna saklanmış, ellerini beline sıkıca sarmış ağlıyordu.
"Özür dilerim."
"Teşekkür ederim."
O gece, o karanlıkta birbirlerine sıkıca sarılmış bir şekilde saatlerce ağlarlarken tekrarlamışlardı bu cümleleri.
Baek, defalarca özür dilemişti Tanrıdan. Chan'ın, kalbini gün geçtikte daha çok ağrıttığı için.
Chan, defalarca teşekkür etmişti Tanrıya. Baek, kalbini iyileştiren tek şey olduğu için.
↻Chen, nasıl oluyorda sesin kalbime sarılabiliyor?