.6.

73 9 20
                                    




"Sana demiştim..."

Hıçkırık.

"Sana demiştin Chan!"

Bir kaç damla daha düşen göz yaşı.

Sessizlik...

"Ağlama artık..."

Gri bulutların göğü kapladığı yağmurlu gecede, açık pencerenin önündeki koltukta oturan bedenlerden Baek, son yarım saattir olduğu gibi ağlarken Chan başını eline yaslamış yanında oturan bedeni izliyordu.

Yarım saat önce mutfakta Hyun, elindeki keskin plastiği Chan'ın boynuna henüz saplamıştı ki Baek bütün gücünü kullanıp Hyun'a karşı gelerek ortaya çıkmış ve plastiği Chan'a fazla zarar vermeden çekip çıkarmıştı. Keskin plastik, Chan'ın boynuna fazla zarar vermemiş sadece derin bir çizik oluşturmuştu. Chan uzunca bir süre anın etkisinden çıkamamış şaşkın bir ifadeyle Baek'e bakmıştı. Baek ise elindeki ucu kanlı plastikle dizleri üstüne çökmüş nöbet geçirmeye başlamıştı.

Baek'in şiddetli ağlamasıyla kendine gelen Chan, boynundaki sıcak sıvı ile irkilmiş ardından olayları kavramıştı. Kendini hızla yere atıp Baek'i sakinleştirmek istemiş ama kendisinden kaçan Baek yüzünden bunu yapamamıştı. Bir süre sonra ise ona yaklaşmaktan vazgeçip pelte olmuş zihniyle Baek'in önünde oturmuş sakinleşmesini beklemekten başka bir şey yapmamıştı.

Aradan geçen uzun süreden sonra Baek, sakinleşmiş ve ne yaptığını bilmez bir halde ayaklanıp kendini odadaki koltuğun üstüne atmıştı. Elindeki plastiği ise pencereyi açıp dışarı fırlatmıştı. Chan ise sadece onu izlemişti. Boynundaki kan kurumuştu ve pansuman yapmak umrunda olmamıştı.

Şimdi ise ikiside koltukta oturuyorlardı. Baek, Chan'ın uzağında bacaklarını kendine çekmiş kafasını eğmişti. Ağlamak istiyordu, içi dışına çıkana kadar... Chan ise hiçbir şey düşünmüyordu, ona sımsıkı sarılıp 'geçecek' demek dışında.

Sahi geçecek miydi?

"Geçecek Baek."

Sessiz odada yankılanan hırıltılı ses çok yorgundu.

"GEÇMEYECEK!"

Baek, ayaklanmış ve saçlarını çekiştirerek bağırmaya başlamıştı. Bir gece içinde ikinci nöbetini geçirmeye başlamıştı. Bu Chan'ın umudunu kaybetmesi için yeterli bir nedendi.

"SİKEYİM BUNLARIN HİÇBİRİ GEÇMEYECEK!"

Artık Chanyeol'de ayaklanmıştı. Umudunu kaybederse Baek'i de kaybederdi. Buna göz yummamalıydı.

"Baek, gittikçe daha iyi oluyorsun. Daha dün konuştuk bunu hatırlamıyor musun?"

Gülümsemeye çalıştı, ellerini sevgilisine uzatıp ona yaklaşmak istedi. Ancak Baek, kendisine uzatılan titrek elleri gördüğünde kahkaha atmaya başladı. Kimi kandırıyorlardı?

"KENDİMİZİ KANDIRIYORUZ, ORADAN KAÇTIĞIMIZ İLK ANDAN BERİ YAPTIĞIMIZ TEK ŞEY BU CHANYEOL!"

Chan sevgilisinin gözlerine sabitledi gözlerini. Umudunu yitirmiş sevgisiliyle umudunu paylaşmaya çalışıyordu. Ancak Baek'in gözlerinde koca bir boşluk vardı, her şeyi yutup yok ediyordu sanki.

"GEÇMEYECEK CHANYEOL!"

"GEÇECEK!"

Baek'i kendisine çekip sımsıkı sarıldığı sırada bağırmıştı.

"İYİ OLACAĞIZ!"

Baek kendisini geri çekmeye çalıştıkça o daha çok bağırıyordu.

"DUYUYOR MUSUN HYUN?! SENİ YOK EDECEĞİZ!"

Hyun'un adının geçmesiyle duraklamıştı Baek. Chan, bundan faydalanıp onu kolları arasına kıstırmış başını boynuna gömmüştü. Derin bir iç çektikten sonra saklandığı boyna minik bir öpücük bırakmıştı. Bu Baek'in kendine gelmesine yetmişti.

"Sözümü tutmamda bana yardım et Baek. Seni ve kendimi korumam için yardımına ihtiyacım var."


Öhm, finale doğru...

Geceniz güzel geçsin.

Hush... [chanbaek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin