.4.

81 10 17
                                    

"Chan, bu böyle devam edemez."

Suho, kahvesinden ikinci bir yudum aldıktan sonra sözlerine devam etti.

"Baek'in burada seninle kalması ikiniz hatta üçünüz içinde büyük bir tehlik-"

"Eğer her gelişinde aynı şeyi söyleyeceksen bir daha gelme, Suho."

Chan, koltukta kıvrılmış uyuyan Baek'in ayak ucunda otururken onu uyandırmamak için sesini kısarak konuşsada sesindeki gerginlik ve sinir belli olmaktaydı. Suho arkadaşının sinirlendiğini anlamıştı ama arkadaşı için endişe ediyordu. Bu yüzden devam etti.

"Bir klinik biliyorum, oldukça korunaklı ve bakım kalitesi yüksek. Hastaların hepsi özenle takip ediliyor. Baek'in orada iyileşeceğine emin-"

İnatla konuşmasını sürdüren suho gibi inatla sözünü kesmeye devam etti Chan.

"Artık ortaya çıkma süresi 2 haftaya indi. Bazen bu 3 haftayı bile buluyor. Geçen aya göre ortaya çıktığında Baek'e daha az zarar veriyor. Bu ortaya çıkışlar 3 ay kadardır en fazla 6 saat sürüyor. Sonra yine gidiyor. Baek, kendine geldiğinde daha az korkmuş oluyor. Suho, bu ye-"

"Hayır, yeterli değil..."

Baek'in kıpırdaması ile ikisininde bakışları ona çevrilmişti. Kısa süreli sessizlikten sonra Chan ayağa kalkmış ve Suho'ya kafasıyla koridoru işaret etmişti.

"Lütfen, uzatma Suho."

Henüz ağzını bile açamamış olan Suho yenilmişlikle omuzlarını düşürdü. Ne diyebilirdi ki? Arkadaşı oldukça inatçıydı.

"Pekâlâ... Fakat bir şeye ihtiyacın olursa ara beni."

Chan, gülümsedi. Ama yorgun bir gülümsemeydi bu... Suho üzülmeden edememişti yine. Omzunu sıktı ve paltosunu giyip kendini kışın soğuğuna atmaya hazırladı. Arkasını döndüğü sırada aklına gelen şeyle hızla geri döndü.

"Chan, şirketten ayrılalı çok oldu. Para ş-"

Chan, Suho'nun konuşmasına izin vermedi yine ve kapıyı açıp dışarıyı işaret etti.

"Arkadaşım artık defolur musun?"

Suho kısık sesli kahkahasına engel olamadan evden ayrıldı. Chan da gülümsemesine engel olamamıştı kapıyı ardından kapatırken.

Arkadaşının endişesini yerinde buluyordu ama kendisine yardım etmesini istemiyordu. Çevresinde kendisine değer veren birilerinin olmasını istemiyordu -Baek dışında-

İki yıl önce karar vermişti buna. Baek'i o hastaneden kaçırdığı o gün, bütün yaşamını geride bıraktığı o gün karar vermişti.

Annesi o küçükken ölmüştü, -intihar etmişti demek daha doğru olurdu-. Babası annesinin intihar etmesi üzerine delirmiş ve hastaneye kapatılmıştı. Bütün mal varlıkları ise, Chan henüz o zamanlar küçük olduğu için amcasına devredilmişti. Amcası ise bu mal varlıkları sahiplenmiş ve Chan'ı sahte deli raporu ile babasının bulunduğu hastaneye yatırmıştı.

Bu nedenle Chan akıl ve ruh sağlığı hastanesinde büyümüştü. Sağlıklı bir birey olmasına rağmen...

Amcası her ay ona belli bir miktarda para gönderiyor, ne isterse aldırıp ona yolluyor ama o hastaneden çıkmasına izin vermiyordu.

Chan, babası için her şeye katlanıyordu. Taki babası ölünceye kadar. 18 yaşındaydı... Artık o hastanede kalmak için bir sebebi olmadığından kaçmaya karar vermişti.

En üst katta, oldukça korunaklı bir yerde kalıyordu. Ancak buna rağmen zemin kata kadar gizlice gidebilmişti. Hastaneden kurtulmasına çok az kalmıştı ki sessiz koridorda yankılanan hıçkırık sesiyle durmuştu. Umursamadan yoluna devam etmek istemişti ama ardı arkası kesilmeyen hıçkırıklar gitmesine engel oluyordu.

Neden gitmesine engel olduğunu o da bilmiyordu, yolunu sesin gediği tarafa çevirmişti.

Ses uzun koridorun sonundan geliyordu, sessizce oraya varmıştı. Karşılaştığı şey, bacaklarını kendine çekmiş, kollarını etrafına sarmış ağlayan bir beden olmuştu.

Bu beden öyle şiddetli ağlıyordu ki, önünde diz çökmüştü hemen. Bunu neden yaptığını bilmiyordu ama orada durması gerektiğini hissetmişti. Sessizce fısıldadığını ve ona seslendiğini hatırlıyordu.

"Hey?"

Sesini duyan beden korkuyla başını kaldırmış ve ona bakmıştı.

Gözleri kesiştiğinde, Chan'ın hastanede kalmak için artık başka bir sebebi olmuştu.

Beynine hücum eden anılarla derin bir iç çekti Chan, ardından odaya geri döndü ve Baek'in bedenini kavrayıp üst kata çıkardı.

Koltukta, rahat uyuyamazdı. Yatağa bırakıp üstünü örttü. Baek'i o gün fark ettiği ve hastaneden kaçmadığı için hiç pişman değildi.

Örtüyü kaldırıp altına girdi ve Baek'in yanına uzandı.

Eğer kaçsaydı, belki de hiç bir zaman bu kadar huzurlu uyuyamayacaktı...

"Teşekkür ederim, Tanrım."

Yazarken ağlayasım geliyor...

Chanyeol o kadar güzel seviyor ki...

Ağlamak istiyorum.

Hush... [chanbaek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin