.Flower Field.

138 12 31
                                    

"Bitti mi şimdi Hyun?"

Hyun beyninin içindeki sesi, Baek'i onayladı.

"Bitti."

Bir saat önce Chanyeol ile ayrıldıkları ilk andan beri, evleri gözden kaybolana kadar arkasına bile bakmadan koşmaya başlamıştı, ta ki evden yeterince uzaklaşana, nefesi kesilip yere düşene kadar. Sahile kadar koşmuş, en sonunda ise dizleri üzerine yorgunca düşmüştü. Kafasını eğerek kumlara yaslandı, denizden gelen tuz kokusu, vücudunu titreten güçlü rüzgar düşüncelerini harekete geçirmeye başlamıştı çoktan. Beyninin içinde bir sıcaklık hissetti, bu his oldukça tanıdıktı.

Kafasını kaldırıp denize baktı, gün henüz yeni doğuyordu. Kokuyu ciğerlerine hapsetmek istermiş gibi derin bir iç çekti. Kolları yorgun bir biçimde bedeninin iki yanına düşmüş cansız bir şekilde sallanıyorlardı. Ayaklarındaki tüm güç çoktan çekilmişti, hareket ettirebildiği tek yerin başı olduğunu hissediyordu. Sahillerden nefret ederdi ancak şu an burada bulunmaya ihtiyacı varmış gibi ayakları onu buraya getirmişti.

Gülümsedi.

Başarmışlardı öyle değil mi? Chanyeol'ün varlığını hiçbir yerde hissetmiyordu. Hissettiği tek şey vücudunu kesercesine hızlıca esen rüzgar ve dizlerine kadar ulaşan deniz dalgalarıydı. Altındaki ayaklarını uzattı ve denizin ıslatmasına izin verdi. Bedenini geriye atarak tamamen kumsala uzandı. Gözleri şu an da tavanı değil, gökyüzünü seyrediyordu.

Bir kez daha derin bir iç çekti. Gözlerini kapadı usulca.

"Bu beden işte şimdi sadece sana ait Hyun."

Hyun, beyninin içindeki duyduğu sözlerle zamanın bir kaç yıl geriye sürüklendiğini hissetti. Kazadan sonraki zamanı anımsadı. Baek, ilk defa Hyun'un  zihninde belirdiğinde Hyuna'a içinde bulunduğu bedenin artık kendisine ait olduğunu söylemişti... Sonra ise Hyun kendini akıl hastanesinde bulmuştu. Beyninin içine, çok uzun yıllar önceye sürükleniyorken mırıldandı.

"Ben sanırım bedel ödedim Baek."

O gün eve neşeli dönmüştüler. Okulda oldukça eğlenmişler ve hiç tartışmamışlardı. Sakin bir gün geçirmişti her ikiside. Eve gelene kadar şakalaşıp durmuşlardı. Onların bu halini gören anne babaları şaşkınlıktan küçük dillerini yutacaklardı çünkü Baek ile Hyun doğdukları ilk andan beri tek yumurta ikizleri olmalarına rağmen hiçbir zaman anlaşamamışlardı. Çok sık kavga ederlerdi, kişilikleri görünüşlerine nazaran fazlasıyla zıttı. Fakat o gün öyle değillerdi, belkide 10. yaş doğum günleri olduğu içindi. Belkide artık büyümeye başladıkları içindi, anlaşmak için birer adım atmaya başlamışlardı o gün sanki.

Akşama kadar bu ateşkes ortamı sürmüştü. Baek ile Hyun odalarına çekilmek yerine anne babaları ile neşeli bir doğum günü geçirmişlerdi. Anne babalarının mutlulukları görülmeye değerdi. Baek ile Hyununkide öyle. 

Ancak herkes uyuduğunda, gece yarısı olduğunda bu mutluluk ortamı yok olmuştu. Evi saran yangın o gece bu aileyi dağıtmıştı. Yangını fark edip kurtulmuşlardı ilkin, Hyun dışında. Hyun'un içeride olduğunu düşünen anne baba içeri tekrar girip oğullarını kurtarmak istemişler ve ne yazık ki yangın sırasında meydana gelen patlamayla ikiside can vermişti. İçeride olduğunu sandıkları oğlu Hyun aslında evden kaçmış sahile gitmişti. Güzel bir günün ardından sahil kenarında biraz oturmak istemişti. Çıkan yangından, gelen patlama sesiyle haberi olmuştu.

Hızla evine doğru koşarken dehşet verici alevleri ve yanından süratle geçen ambulans ile itfaiyeleleri görmüştü. Korku içinde evinin tam önünde geldiğinde ise yerde, çökmüş bir şekilde yanan evi seyreden ikizini görmüştü. Anne babası ortalıklarda yoktu. Endişe içinde kardeşinin yanına geldiğinde ikizi onu henüz fark etmişti. Yüzünde dehşet verici bir ifade vardı. Bu Hyun'un birçok şeyi anlaması için yeterli olmuştu.

Hush... [chanbaek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin