1. BÖLÜM

96 19 221
                                    

Soğuk ve karanlık bir yolda yürüyordu. Havanın soğukluğunu aldırış etmeden emin adımlarla ilerliyordu. Bacağında oluşan sıcaklık ile olduğu yerde durdu. Yüz hatlarının kasılması kızıl sokak lambaları sayesinde gözüküyordu. Sıcaklık yerini acıya bırakınca yere yığıldı. Elini acıyan yere götürdü. Elindeki ıslaklığı anlamamıştı. Elini kendine doğru çektiğinde kanı gördü. Kanı görünce şaşırmıştı. Daha ne olduğunu anlamadan kafasına aldığı darbe ile iyice sersemlemişti. Gözünün bulanıklığı ile önünde beliren gölge ile kafasını kaldırmaya çalıştı. Fakat ensesine aldığı darbe ile tekrar yere yığıldı.

" Ağca Akabey. Ailesinin en kıymetlisi! Babana bir mesajım var. İletirsin diye umuyoruz." Dedikten sonra bacağındaki kanayan yaraya  silah ile baskı uyguladı. Acı ile inledi Ağca. Kafasını kaldırıp görebildiği kadar adama bakmaya çalıştı. Uzun boylu, yüzünde yara olan adam konuşmaya başladı.

" Bende öyle tahmin etmiştim. Başerlerin selamı var. " sözlerin bitiminde ensesine aldığı üçüncü darbeden sonra bayıldı. Artık soğuk havayı hissetmiyordu. Soğuk hava yerini koyu bir karanlığa bırakmıştı.

**********

" Merhaba" dedi ince ses tonu ile. Kimdi bu minik kız? Şaşkınlıkla etrafıma baktım. Yemyeşil çimlerle ve bembeyaz papatyalarla çevriliydi etrafım.

" Benden korktun mu? " diye devam etti o tatlı ses tonuyla. Ses tonu ve görünüşünden en fazla beş yaşındaydı. Kafamı tekrar o tatlı kıza çevirdiğimde, masum mavi gözlerini kocaman açıp bana dikmişti.

" Yok, hayır senden korkmadım. Burası neresi? " diye sordum. Kocaman mavi gözlerini daha çok açtı.

" Nerede olduğunu bilmiyor musun? Burası-- " Küçük kızın kelimeleri bitemeden, parlak bir ışık tarafından geriye çekildi. Işık anlamadığım bir şekilde yanıp sönmeye başladı. O ışıkla birlikte gelen ensemdeki ağır acı ile bulanık görmeye başladım. Bulanık beyaz giysili gölge sürekli aynı kelimeleri telaffuz ediyordu.

" Ağca Bey beni duyuyor musunuz? " gözlerimi açtığımda aynı soruyu tekrarladı. Konuşmaya halim olmadığı için sadece başımı salladım.

" Kendinizi nasıl hissediyorsunuz Ağca Bey?  " gücümü olabildiğince toplayıp konuşmaya çalıştım.

" Yorgun. " Ağzımdan çıkabilen tek kelime buydu. Doktor hemşirelere bir şeyler söyledi. Ardından odadan çıktı.

***********

Doktor odadan çıkınca Akabey ailesi doktoru çevrelemişti.

" Doktor bey oğlumun durumu nasıl? Nasıl olmuş? Ne olmuş? " Ailenin tüm fertlerinin ağzından çıkan kelimeler aynıydı. Doktor ilk olarak aile fertlerini sakinleştirdi. Ardından konuşmaya başladı.

" Lütfen sakin olun. Ağca Bey gayet iyi. Bacağından silahla vurulmuş. Kurşunu çıkartıp memur arkadaşlara verdik. Memur arkadaşlar bulduğunda baygın olduğu için tomografi çektik. Ensesinden aldığı ağır darbelerden dolayı beyin kanaması riski olduğu için onu müşahede altına alacağız. Yirmi dört saatin sonunda bir sorun olmazsa hastamızı taburcu edebiliriz. "  Berfu hanım üzüntüden yığılmıştı. Biricik oğulları içeride yatıyordu.  Atıf Bey doktora teşekkür edip Berfu hanım ve Lida  hanımın yanına gelmişti. Hepsi çok üzgün ve sinirliydi. Biricik oğullarına bunu yapacak kadar cesaretli olan kimdi?  Atıf Bey sinirli bir şekilde hastane koridorunda volta atıyordu.

" Bunu yapmaya kim cesaret eder? Benim oğlum Ağca Akabeye bunu kim yapar? " Sinirden  deliye dönen Atıf Beyi kızı Lida  sakinleştirdi.

" Babacım kardeşime bunu yapanı bulup cezasını keseceğiz. Lütfen sakin ol! İnsanlar bize bakıyor! " Atıf Bey kızının sözlerine güvenirdi. Nasıl olsa her zaman sözünü tutmuştu.

Kızıl ÇıkmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin