Merhaba canlarım gene sizi şok edici entrikalar ile karşınızdayım sizleri çok seviyorum ve hepinize iyi okumalar diliyorum XOXO
Arsalın arkasından bende aynı hızla cafeye girdim. Yavaş adımlarla ablamın oturduğu masaya doğru ilerledim. Ablamın kulağına eğildim.
" Gidiyoruz. " dedim. Geldiğim yoldan ilerleyerek kasanın yolunu tuttum. Kasaya geldiğimde hızla hesabı ödeyip ablamın yanına doğru ilerledim. Evet biyolojik olarak ablam olmasa da bunca zaman bana ablalık yapmıştı, bunu göz ardı edemem. Hem kan bağına ne gerek var ki. Ablam ile arabaya ilerledik. Üzerimde göz hissedince bıyık altı küçük bir tebessüme büründüm. Hala kiraladığım aracı kullandığım için Acar yanımda değildi. Sahi Acar neredeydi acaba? Araca binmeden önce ablamın kapısını açtım. Ablam arabaya biner binmez kapıyı kapatıp, hızla sürücü koltuğuna ilerledim. Yol boyunca ablam hiç konuşmadı. Konuşması için birkaç soru yönelttim fakat ablam her defasında sorulara karşı kısa cevaplar verdi. Bende fazla üstelemedim. İlk olarak eve gitmemiz lazımdı. Ne ablam ne de ben orada kalabilirdim. Ama bizim eşyaya ihtiyacımız var. Elimizde olan parayı da çarçur edemezdik. Evin önüne geldiğimizde ablam yüzüme bakmıştı.
" Sadece eşyalarımızı alacağız ve sonra başka bir eve gideceğiz " diye açıklama yaptım. Tamam anlamında kafasını salladı. Aynı anda arabadan indik. Bahçede yürürken çocukluğum gözümün önüne geldi. Ablam ile aramızda yaş farkı fazla olsa bile ablam hep benimle oyun oynardı. Bu bahçenin her noktasında anımız vardı. Şimdi ise anıları arkamızda bırakıp gitmek için eve son kez geliyorduk. Anılardan zorda olsa ayrıldım. Cebimdeki anahtarı çıkartıp kapının anahtar deliğine soktum. Hızlı bir hareket ile kapıyı açtım. Evde kimse yok gibiydi. Ta ki odadan gelen yüzü görünceye kadar. Hızla boynuna sarıldım. Sanırım bu evde benim için endişelen tek kişi oydu. Hızla benden ayrılıp konuşmaya başladı.
" Ah be oğlum neredesin kaç gündür. Acara da ulaşamadım. Meraktan deliye döndüm. Hem sen iki çocuğundan haber alamayan bir annenin neler çektiğini bilir misin? " diye devam etti. Sultan annem ne zaman beni ve Acarı merak etse hep aynı konuşma geçerdi. Normalde annem olsa bu sorular beni sıkar. Fakat Sultan annem bana bu soruları sorunca kendimi çok değerli hissediyorum. Buda beni çok mutlu ediyor.
" İyiyim Sultan annem. Hem biz bir yere kaybolmadık. Alaçatı da Acarın arkadaşının yanındaydık. " dedikten sonra Sultan annemin rahatladığını gördüm.
" Şimdi eşyalarımızı toplayacağız. Rica etsem ablama yardım eder misin? " diye sordum.
" Elbette oğlum." Diye beni onayladıktan sonra ablam ile birlikte yukarı çıktılar. Bende son kez konuşmak için babamın yanına gittim. Çalışma odasını önüne geldiğimde içeriden gelen sesler ile yerimde kalakaldım
" Acar benim yaşadığımı bile bilmiyor. Hala Sultanı annesi olarak biliyor. Ben ortaya çıkınca ortalık çok karışacak. "
" Bebeğim sana bütün gerçekleri Acara anlat demiyorum. Sadece tekrar benim yanımda olmanı istiyorum. " dedi babam. Kim bu kadın? Ve bu saçma kelimeler neden sürekli kafamın içinde tekrar edip duruyor.
" Sevgilim bunu kimse bilmemeli. Özellikle Ağca ve Lida senin suratına bakmazlar ve ben bunu istemiyorum. Bir evladını kazanacağım derken iki tanesinden olma." İki tanesinden olma. Bir evladını kazanacağım diye. Ne demekti bunlar? Babam annemi aldatmış mıydı? Hem de farklı bir kadından çocuğu mu vardı? Peki bunların Acar ile ne alakası vardı? Kim bu kadın? Kendimi sorulara boğarken kapı açıldı. Karşımda ise yıllar önce bana bakıcılık yapması için evimize alınan Selda hanımı gördüm. Babam annemi bakıcım Selda ile mi aldatıyordu? İkisi de beni görünce telaşlandılar.
"Sen ne zamandır buradasın? " diye sordu baba kelimesine hiç uymayan kişi.
" Yeni geldim." dedim sert bir ton ile.
" Ağca ne kadar da büyümüşsün." Dedi gülümsemeye çalışan suratı ile Selda. Onu aldırış etmeden çalışma odasına girdim. Yıllar önce annem onu kovduğu için anneme sürekli kızmıştım. Bana sürekli yaşım büyüdüğü için işine son verdiğini söylemişti. Şimdi daha iyi anlıyorum nedeni. Aptal kafam.
" Bana para lazım. " dedim aynı ses tonu ile. Ben konuşmaya başladığımda ise Selda odadan çıkıp gitmişti bile.
" Sana ne için para vereyim? " diye sordu. Bu kadar pişkin bir aile içinde olduğumu tahmin etmemiştim.
" Bunca zamandır yapmadığın ama babam olduğun gerekçesi ile. " diye tısladım. Bu zamana kadar beni hiç sevmediğini düşünmüştüm. Şimdi ise bunu anlamıştım.
" Diyelim ki sana parayı verdim. Bu parayı ne yapacaksın? " diye devam etti. Çok umurundaydı sanki. Bunca zaman ne yaptığımı bilme gereksinimi duymayan adam şimdi mi merak ediyordu?
" Neden umurundaymış gibi yapıyorsun? " diye devam ettim.
" Ağca kendine gel! Tabi ki de seni umursuyorum. " dedi.
" Ev alacağım. " dedim sadece.
" Benim param ile kendine yeni bir hayat mı kuracaksın? Güldürme beni. Bu kararı sen tek başına aldın ve kendi hayatını da sen kuracaksın. Sana bunun için para vermem. " dedi. Biraz düşününce haklı olduğunu anladım. Aslında odamdaki kasada bunun için yeterli para vardı. Ne diye bu adamın yanına gelmiştim ki. Karısını aldatan adam sevmediği kadından olan oğluna para mı verecekti? Hızla çalışma odasından çıkıp kapıyı sertçe kapattım. Odaya gelip eşyalarımı bir valize yerleştirdim. Kasada kalan bütün paraları ve elmasları almıştım. Bunları bana o vermediği için alıyordum. Eşyalarımı topladıktan sonra hızlı adımlar ile merdivenlerden indim. Karşımda ablam ile Sultan Anneyi görünce gözlerimi kaçırdım.
" Sultan anne senin bugün izi günün değil mi? " diye sordum. Evet anlamında kafasını salladı.
" Acar evde mi? " diye sordum
" Evet odasında hemen çağırayım istersen. " diye devam etti. Hayır anlamında başımı sallayıp Acarın odasına ilerledim. Kapıyı çaldım. Gir sesini duyunca içeriye girdim.
" On dakikaya çıkacağız sana ihtiyacım var kardeşim. " dedim ve hızla salona geri döndüm. Ablamın ve kendi valizlerimi alırken Sultan anneme döndüm.
" Sultan anne hazırlan sende bizimle geliyorsun. " dedim. Sultan annem bana güvendiği için soru sormadan onaylamıştı bile. Ben eşyaları arabaya yerleştirirken, arkamdan gelen ses ile yerime çivilendim.
" O araba da benim paramla kiralandı. Umarım onunla gitmeyi düşünmüyorsundur. " dedi. Arabanın anahtarını cebimden çıkartım önüne attım. Cebimdeki telefonu kendi maaşımla aldığım güne bir kez daha şükrettim. Telefonu çıkartıp hızla bir taksi çağırdım. Ablam daha fazla dayanamayıp ağlamaya başlamıştı.
"Lida ağlaması gereken Ağca sen değilsin. Kendini aciz bir insan gibi göstermeyi kes ve kendini topla. "
Ablamın ağlamasının artığını görünce sinirle babamın üstüne yürüdüm. Gerilip bir yumruk attım.
" Ablam aciz biri değil. Aciz olan sensin annemi aldatan bir adamın benim ablama aciz demeye hakkı yok. " diye bağırdım. Bir anda fark ettim ki babam bana vurmuyordu. Söylediklerim karşısında donup kalmıştı. O sıradan gelen taksi kornası ile kendime geldim. Baba dediğim adamın üstünden çekilip taksiye doğru ilerledim. Valizleri taksiye koyması için taksiciye yardım ettim.
" Oğlum " dedi. Arkama bile dönmeden ablamı taksiye bindirip kendimde ön koltuğa oturdum.
" Ağca sana diyorum bu beni m hatam değil " diye devam ediyordu. Nasıl olurda hala kendini haklı çıkarmaya çalışabiliyordu. Acar ile Sultan anne gelmişti acar taksiye binmeden önce babam kulağına bir şeyler söyledi. Aldırış etmedim. Ardından Acar da taksiye bindi ve hareket etmeye başladık.
" Nereye gidiyoruz Ağca Bey. " diye sordu taksici. Aracım bozulduğunda sürekli aynı taksiciyi arardım. O yüzden beni tanırdı. Ama emin ol Mehmet amca bu defa nereye gideceğimi bende bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Çıkmaz
ActionKızıl sokaktaki sessizlik Ağcayı şaşırtmıştı. Bu sessizlik siren sesi ile bozulmuştu. Ağca neden Kızıl sokaktaydı? Akabey ailesi Ağcayı kendi islerinden uzak tutmak için yaptıkları tüm kötü işlerden kendilerini soyutladılar. Geçmişin karanlığı er...